İbrahim TÜRKÇÜER

İbrahim TÜRKÇÜER

11 Yazı

NORMALLEŞME, YENİ NORMAL VE BİZ

Pandeminin birinci yılını doldurduğumuz şu günlerde geriye dönüp baktığımızda hayat tarzımız, hayata bakış açımızın ne kadar farklılaştığını, şekil değiştirdiğini derinden hissetmeyen yoktur diye düşünüyorum.

Mavi mi? yoksa sarı mı? Ya da turuncu ya da kırmızı renk mi hayatımıza yön verecek diye günlük olarak rakamları daha yakından takip etmeye başladık.

Normalleşme adımları başladığında o kadar hızlı bir şekilde pandemi öncesi normal hayat tarzımıza dönmeye çalışıyoruz ki, sonuçlarını hep beraber artan vaka sayılarında görüyoruz. Bu hastalığa karşı şu ana kadar etkili olan iki silahımız var. Birincisi maske, mesafe ve temizlik ikincisi ise aşı. Normalleşirken temel kural yani maske, mesafe ve temizlikten kesinlikle geri adım atmamalıyız. Yoksa tekrar tam kapanma, ya da kısıtlamaların geri dönüşü ile çok kısa süre içinde karşı karşıya kalabiliriz.

Normalleşme denilince aklımıza pandemi öncesi yaşadığımız hayatımız ve kurallarımız gelmemeli. Artık herkesin ‘yeni normal’ini belirleme ve sürekli kendini yenileme zamanı. Eskiye dönüş mümkün değil. Uzaktan eğitim, online görüşme, mesafeli selamlaşma, kısıtlama, maske, dezenfektan, kolonya….. Liste giderek uzuyor. Listeye baktığımızda pandemi sonrası yaşamımızın değişimini görebiliyoruz.

Hayatımızın her alanında -sağlık, aile, iş, eğitim, sosyal yaşam- yeni normaller biz farkına varmadan oluştu bile. Sağlığımızın kıymetini anladık, aynı evin için yaşadığımız aile fertlerimizle daha çok vakit geçirip yakından ilgilendik. Aynı zamanda kısıtlamalardan kaynaklı fiziksel ve psikolojik problemler ile karşı karşıya kaldık. Aile içi ya da insan ilişkilerimizde göz ardı ettiğimiz sorunlar gün yüzüne çıktı.   

Bu nedenle kendimizi gözden geçirmenin, hayatımızın yeni normalini kabullenmenin, eksiklerimizi tamamlayıp hatalarımızdan ders alarak daha güçlü bir şekilde ileriye doğru adım atmanın tam zamanı.

Tekrar pandemiyle mücadeleye gelecek olursak; Ülkemizde aşılanan kişi sayısının her geçen gün giderek arttığını görüyoruz. Dünya genelinde de hem aşılanan hem de hastalığı geçirip bağışıklık gelişen kişilerin sayısının artması çok sevindirici bir gelişme. Tam olarak normalleşmek, yurt içi-dışında kısıtlama olmaksızın seyahat edebilmek yani özgürce yaşayabilmek maskesiz mesafesiz sosyal hayata dönebilmek için toplumsal bağışıklık oranının yüzde altmışın üzerine çıkması gerekiyor. Onun için Sağlık Bakanlığımızın onay verdiği COVİD-19 aşılarını olmaya devam.

Yeri gelmişken yapılan araştırmalarda aşı olanlar, hastalık geçirip bağışıklık kazananların aşılanmayan ya da hasta olmayanlara göre maske, mesafe ve temizlik kurallarına daha yüksek oranda dikkat etmedikleri tespit edilmiş. Aman dikkat aşı olanlar veya hastalığı atlatanlar da hasta olabilir, virüsü başkasına taşıyabilir.

Maske, mesafe, temizlik kuralını tekrar hatırlatarak yeni ‘normal’ hayatımızda sağlıklı, huzurlu, mutlu günler dilerim.
fixed-whatsapp-icon