Sebahattin NAS

Sebahattin NAS

7 Yazı

İDDİA-HEDEF-GERÇEK

Bireysel ve toplumsal hayatımızda yönlendiğimiz, gerçekleştirmek istediğimiz ardışık pek çok davranış, düşünce, eylem içerisinde oluruz. Bu hallerin bir kısmı doğal süreçte kendi akışı içerisinde kendiliğinden içsel bir yönlenmeyle gerçekleşirken bir kısmı da belirli düşünce, yönlenme, hedef belirleme ile gerçekleşir. Birey bütün belirgin tercih ve hedeflerinde iddia sahibi olur. Hedeflenen iddiayı gerçekleştirmek için sistematik davranmak, kararlı olmak, devamlı takip ve çalışma içerisinde bulunmak ve disiplinden asla sapmamak gereklidir.

Bireyler gibi kurumların/toplumlarında iddiaları vardır. Kurumlar sahip olmadıkları bir yeteneği elde etme, bir durumu gerçekleştirme için öncelikle durumlarını tespit etmeli, imkânlarını, yeteneklerini gerçekçi olarak ortaya koymalıdır. İddia sahibi olabilmek için duygu, düşünce, maddi imkân ve eylem kabiliyetinin olması gereklidir. Mevcut konum ve durumlarını kabullenen veya kabullenmese bile yeterli ve gerekli aktiviteyi göstermeyen kurumlar gerçekçi bir iddia sahibi olamazlar. İddiası olmayan kişi/kurumların hedefinin olması mümkün değildir.

Gerekli eylemleri yapmayan kişi/kurumlar hedef belirlese bile bu sadece sözel veya yazılı bir ifadeden öteye gidemez. Hedefin ortaya konulabilmesi için iddia ve hedef etrafında tüm yandaş/paydaşlar fikir, duygu, eylem birliği içinde olmalıdır. Kişiler/kurumlar hedefledikleri amaçlarını, vizyonlarını ancak huzur, barış ortamı içerinde disiplinli ve özverili çalışma ile gerçekleştirebilir. Hiçbir eski veya yeni yöneticisini, çalışanını, personelini, paydaşını ötekileştirme lüksüne sahip değillerdir. Böyle bir tutum ve davranış iddia, hedef, vizyon gibi öngörülerin asla gerçekleşememesi gibi bir sonucun baştan kabullenilmesi demektir. Görünen köy kılavuz istemez" sözü bu anlamda yılların deneyiminin basitçe ifadesidir.

Çağdaş kurumlar, lider nitelikli bireyler hedefledikleri amaçlara, misyonlarına uygun biçimde geliştirdikleri vizyonlarıyla kenetlenirken kendilerini saptıracak her türlü etkeni bertaraf etmek için gerekli tedbirleri alırlar. Hiçbir ön yargı olmaksızın başarı için gerekli işlemleri yapmada tereddüt etmezler. Ancak günümüzde kurumlar bu açılardan ciddi zafiyet göstermekte, dış tesirler, yönetsel yetersizlikler, kaynaklarını yeterince tanımama ve değerlendirmeme, yönetenlerinin yetersizliği gibi nedenlerle vizyon ve amaçlarına uygun davranamamaktadır. Özellikle bütünselliğin, geleceğe yatırımın çok önemli olduğu günümüzde yükseköğretim kurumlarını bu açıdan iyi irdelemek gereklidir. Lokal, lisans düzeyindeki başarılarla övünmek bir yükseköğretim kurumu olarak üniversiteler için çok çok yetersizdir. Bu kurumlar geleceğin bilgisi, teknolojisi ve ekonomilerini oluşturacağı bilinci ile hareket etmeli ve amaç/vizyonlarını buna göre şekillendirmelidir. Hiçbirimiz/hiçbir kurum kendini tekrar değerlendirmekten çekinmemelidir. Belki de hikâyemiz yeni yaşamımızda gizlidir.

Çağımızda, şair M. Çınarlı’nın dediği gibi;
Gerçek hayali aştı, ufuklar uzak değil.
En olmaz isteklere uzanmak yasak değil.
Uçuyor rüzgâr gibi altımdaki küheylân,
Ne kadar dizginlesem yavaşlayacak değil."
bilgi, teknoloji, ekonomik büyüklükler hayalleri bile zorlarken; statükocu, ben bildimci olmak; şimdiden yoksulluğa, geri kalmışlığa razı olmak anlamına gelmektedir.
fixed-whatsapp-icon