Sebahattin NAS

Sebahattin NAS

7 Yazı

BİLİM-TEKNOLOJİ-LİDER-GELECEK

Günümüz dünyası; bilim, teknoloji, ticaretin arttığı, bu artışa paralel olarak kurum, kuruluşların gittikçe büyüyerek devasa boyutlara ulaştığı bir süreci yaşamaktadır.  Kurumlar bir taraftan var olan bilgiyi etkin bir şekilde kullanarak mal ve hizmet üretimine dönüştürürken, diğer yandan yeni bilgiler üreterek insanoğluna göz kamaştıran ufuklar açmaktadır. Göz kamaştıran ufukların arkasında yatan güç, bu ufukların mimari olarak karşımıza çıkan bilgidir. Bilgiyi üretme yeteneği kazanan gruplara sahip olan, bu grupları yetiştiren toplumların geleceğinin aydınlık, ufuklarının geniş olacağı dünyevi bakışla tartışmasız görünmektedir. Kalkınma, gelişme ve geleceği kurmada en önemli faktör, her şeyden çok insan varlığı ve insanın var olan ve gelişebilecek olan bilgileri, becerileri ve tutumlarıdır.

Geleceğin kurumları gelecekte kurulmaz. Yarının aydınlık, ufkumuzun geniş, emniyet ve huzur içinde bugünden yarına bakmak için kurumlarımızı bugünden şekillendirmeye başlamak zorundayız. Kurumlar için, kurumun niteliğine göre, sermaye, hammadde, bilgi-teknoloji, yetişmiş eleman ve benzeri ölçülebilir nitelikli fiziksel üretim faktörlerine ihtiyaç vardır.  Bunlar üretimin fiziksel koşullarını optimize etmek için gerekli olan üretim faktörleridir. Bir kurumun başarısı ve geleceğinin garanti altında olması için kurum çalışanlarının, özelliklede karar alma ve yönlendirme kademelerinde bulunanların liderlik, girişimcilik, tecrübe, güvenirlilik, yüksek bilgi birikimi, tanınırlık gibi fiziksel olmayan bazı özelliklere de sahip olması gereklidir.  Bu insana ait nitelikler çağdaş kurumların konumlarını koruma, ilerleme ve geleceği oluşturmada vazgeçilmezidir. Bu özellikler üzerinde yapılmış pek çok bilimsel nitelikli çalışmalar bulunmaktadır. Ülkemizde ise bu konuların önemi hala yeterince anlaşılmamış ve kavranmamıştır. Gerçi her karar verici/yetkili insan faktörünün önemi üzerinden bu konulara atıf yaparak bu niteliklerin üzerinde dursa da, hala çalışma hayatında, istihdam konusunda toplumda yaygın olarak söylenen ‘’Liyakat ve adalet konusuna riayet edilmediği’’ hususu basitçe durumu izah etmektedir.



İnsana ait gelişme, üretim, yönlendirme gibi niteliklerin en önemlisi olan vasfı/niteliği toplumun geleceğini garanti etmenin en önemli unsurlarından biridir. Özelikle gelişmesini tamamlamayan, kurumsal kimlik ve aidiyet oluşmamış ve oturmamış kurum ve toplumlarda liderlik yol gösterici, yönlendirici, vizyon oluşturucu, istikamet belirleyici, güven veren özellikleriyle vazgeçilmez bir nitelik kazanmaktadır. Lider, en basit şekilde, insanları yönlendiren, harekete geçiren ve motive edici kişi olarak bilinmektedir. Lider kendi alanı içinde onunla çalışan ve çalıştığı kişileri yönlendiren bireyler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle toplumlarda lider olarak sadece tepe noktalarda yer alan kişileri düşünmek doğru değildir. Lider vaziyeti idare eden yönetici de değildir. Geleceği öngörerek kararlar alan kişilerdir. Liderlik genellikle kişisel özellikler ile ilgiliyken, yöneticilik bulunulan pozisyonla ilgilidir. Lider insanları yönlendirirken, yönetici yönetir. Lider örgütte herhangi bir pozisyonda bulunan herhangi bir kişi olabilirken, yönetici örgütün belli hiyerarşik kademelerinde yer alan kişilerdir.

Ülkemizin geleceğinin aydınlık olması, kurumlarının gelişmesi, insanlarının mutlu ve huzurlu olması bütün toplum katmanlarının birlikte başarabileceği bir iştir. Buda ‘’insan gelişiminin ve onun bilgi ve becerisini nasıl geliştirip, bilgisiyle kalkınmada etkin rol almasının ne derece ve nasıl sağlanabileceği?’’ sorusuna verilecek cevapla belirlenebilir.



İnsan gelişiminin, yeterli olmasa bile zorunlu ön koşulu eğitim olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle hayat boyu öğrenme, eğitim; çağdaş dünyanın vazgeçilmezidir. Ömür boyu öğrenmenin gelişmenin olmazsa olmaz olduğu çağdaş dünyada mesleki bilgilerin verildiği yükseköğretim, toplum kalkınmasının itici gücü olarak karşımıza çıkmaktadır. Her kurum gibi yükseköğretim yöneticilerinin de liderlik özelliğini taşıması ülkemiz koşullarında daha fazla önem arz ettiği yükseköğretimin vardığı noktada ortadadır. Her yüksek öğretim kurumu için bu olmakla birlikte henüz gelişimi stabilize olamamış kurumlarda daha fazla önem taşımaktadır. Bu açıdan Pamukkale Üniversitesi iyi irdelenmelidir. 1992 yılında kurulan ve şimdiye değin 6 tepe yöneticinin (Rektör) görev yaptığı bu kurumun durumu da özellikle liderlik açısından iyi irdelenmelidir. Benim bir fikrim var şüphesiz. Ama yönlendirenler sorumluluk sahibi olarak değerlendirmeyi iyi yapmalıdır. Neredeydik, neredeyiz, nereye gidiyoruz. Kim ne yapabildi, kimler ne yapacak…



Dünü, bugünü tecrübe ve bilgi ışığında iyi irdelemeden yarının nasıl inşa edileceği bir meçhul olarak karşımıza çıkacaktır. Yarınsa belki de çok geçtir.
fixed-whatsapp-icon