Gazetecilik meslek etiğini güzel ülkemin güzel insanları unuttu. Türk ulusal medyasında öyle bir kültür oluşturuldu ki; Ya tarafsın ya da bertaraf. Beğenmedikleri yerel basın, yaşadığı ağır sorunlara rağmen ulusal basın kuruluşlarına göre daha demokratik bir duruş sergiliyor.
Denizli basının durumunu tartışma konusu yapsak, çoğu eleştirir. Ulusal basının durumuna bir bakın ondan sonra eleştirin Denizli ve diğer illerin yerel basın kuruluşlarını. Yerel medyamız, tarihinin belki de en zor günlerini geçirirken, demokrasi sınavında da tam olmasa bile bu sınavdan yüzünün akıyla çıkar.
İktidara yakın ya da iktidarı destekleyen medya kuruluşlarını biliyoruz. Toplumda onlara ‘YANDAŞ MEDYA’ deniyor. 1.80 dil, yala babam yala. Ülkemizi tanımayan biri olsa, Avrupa Birliği’ne girdiğimizi ya da kişi başına düşen milli gelirde Japonya’yı solladığımızı falan düşünür!.
Bir de diğer basın var. Muhalif basın dedikleri. Onlarda yandaş. Kimin yandaşı? Kuşkusuz muhalif partilerin yandaşı onlar da. İktidara yakın televizyonları izlerken ya da yayın organlarını okurken, toplumsal gerçeklerden çok uzak yaşadığımıza dair algı yaratılmak istendiğini söyleyebiliriz. Mulaif basında da her g ün kriz haberleri. Elbette bu haberler yapılacak ama her gün her saat tekrarlanması toplumun enerjisini düşürüyor. İnsan bunalıma giriyor. Hiç mi bu işin ortası olmaz. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demez mi insan (Medya).
Gazetecilik meslek etiğinin ilk maddesi: Gazetecinin ilk görevi, hakikate ve toplumun bilgiye ulaşmasına riayet eder. İnanın gazeteciler meslek etiğine uyar. Ancak, çalışmak zorunda oldukları kuruluşlar etik-metik dinlemiyor.
Kısacası, Türk ulusal medyasının durumu içler acısı. Her gün A Haber ya da benzeri kanalları izleyen, aynı grupların internet sitelerini, gazetelerini takip edenler de usandı. Her gün Halk TV, Sözcü TV gibi kanalları izleyenler de neyin doğru neyin yanlış olduğunu karıştırmaya başladı.
Hem iktidarın hem de muhalefeti destekleyen yandaşlar; bir projenin parçası olabilir mi? Nedir bu proje? Türk toplumun da ayrımcılık yaratmak, birlik ve beraberliği bozmak, kin ve nefret duygularını arttırmak, kendisi gibi düşünmeyenleri düşman ilan etmek gibi bir projenin parçası olabilirler mi? OLABİLİRLER.
EY İKTİDARA YAKIN MEDYA: Hiç mi kusuru yok iktidarın. Hiç mi yanlış yapmıyor. EY MUHALEFE YAKIN MEDYA: İktidarın hiç mi hayırlı çalışması olmuyor. Hep mi yanlış. Yok mu bu işin ortası.
Ya TV dizilerine ne demeli? O konuya girmiyorum bile. Dedim ya, hepsi bir projenin aktörleri bular.
Ancak, bunu belirteyim; İster iktidar yanlısı ister muhalefet yanlısı medya organlarında çalışan emekçilerin kusuru yok. Onlar ekmek parası derdinde. Türkiye üzerine kurulan büyük oyunu bozmak başta iktidar sonra muhalefetin görevi. Bir araya gelsinler Allah aşkına toplumu daha fazla germesinler. Medya patronlarını da maşa gibi kullanmasınlar. Medya işini yapsın.
Denizli basınını eleştirenler de, bu kadar zorlukların için de hala ayakta durabilmek, demokratik sistemi koruyabilmek için çırpınan yerel basınımızı anlasın ve onları desteklesin.
SAYGILARIMLA.