Rahime Hande ESEN

Rahime Hande ESEN

3 Yazı

KÖRE DÜŞMEDEN

Bütün dünyayı etkisi altına alan covid-19 pandemisi nedeniyle çoğu sektör işi durdurmak zorunda kaldı. Özellikle bire bir insan etkileşimli meslek alanlarında henüz işi başlatamayan pek çok işletme var. Bu işletmelerin büyük çoğunluğu ise ülkemizin “bacasız endüstrisi” olarak nitelendirilen turizm sektörüne ait.

Peki bundan sonra turizm sektörünü neler bekliyor? Acaba günlük hayatlarımızda mecburen değiştirmek zorunda kaldığımız ve adına “yeni normal” dediğimiz bazı temel alışkanlıklarımız, tatile gitme şeklimizi de baştan aşağı değiştirecek mi? Artık eskisi gibi olmayan yaşamımız turizm sektöründeki trendlerin de belirleyicisi olacak mı? Tatil alışkanlıkları değişecek mi? Bunları elbette zaman gösterecek, ama biz turizm temsilcileri daha şimdiden bazı eski uygulamaları yenileriyle değiştirmeye başladıysak, bundan sonra daha “dikkatli”, “bireysel” ve “tedbirli” tatil yapmak isteyecek birçok yerli ve yabancı turistin ihtiyaçları doğrultusunda geçmişten farklı bazı eğilimlerin de ortaya çıkacağının bilincine varmak zorundayız. Basit bir örnek vermek gerekirse, otellerin yiyecek-içecek maliyetini kararında tutmaya faydası büyük olan açık büfe yemek kavramı yerini kişiye özel hizmete bıraktı. Bundan sonra kalabalık, sıkışık, dip dibe tatil köylerinin ve büyük otellerin pek revaçta olmayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

 

Buraya kadar tamam, fakat bunca işletme bu gidişata nasıl ayak uyduracak? İşte bu noktada turizm temsilcilerini çok ciddi bir sorumluluk bekliyor. Bu sorumluluk, bilinçli ve tedbirli tatil yapmak isteyen misafirlere karşı olduğu kadar aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği açısından üst düzeyde korunması gereken personele karşı da olmak zorunda. Zira bulaşıcılığı bu denli kolay olan bir hastalığa karşı korunmak ve de korumak için yerine getirilmesi gereken kriterler savsaklanamayacak veya kestirmesi, kolayı uydurulamayacak kadar hayati önem taşımakta. Evet, covid-19 en çok konaklama-yeme-içme sektörlerini etkiledi ve zaman içinde eski hizmet şeklinin değişmesi ve yepyeni uygulamaların geliştirilmesi gerekecek. Fakat bütün bu bahsettiklerimiz sektörü radikal biçimde değiştirmeye yönelik, zaman ve maliyet gerektiren kökten değişiklikler ve hepsinin aynı anda gerçekleşmesi günümüz ekonomisinde pek gerçekçi görünmemekte. Gücü yerinde olmayan ama bir şekilde ayakta kalmaya çalışan tesisler gerekli önlemleri tam anlamıyla alabilecek mi? Peki ya bu önemleri almak için dürüstçe çaba sarfedenler ayakta kalmayı başarabilecek mi?

Oysa ülkemiz, dünya ekonomisini de alaşağı eden bu pandemi sürecinden turizm vasıtasıyla sıyrılmaya çalışırken göz ardı edilen önemli hususlar var; hem yerli hem de yabancı misafire “güvenli” bir ortam sunmak için yapılması gereken yatırımların maliyetlerini karşılamak üzere turizm yatırımcılarına destek verilmeden yeni koşullara uymaya çalışmak iyimserlikten(!) öteye gitmeyecektir. Destek alamayan ama işletmesini açık tutan yatırımcıların istemeden de olsa çoğu tedbiri es geçebileceği, bunun sonuçlarının ise orta ve uzun vadede güvenli ve sağlıklı turizm için ciddi ve problemli sonuçlar doğuracağı unutulmamalıdır. Göstermelik tedbirlerle güvenli turizm yapılamaz. “Güvenli Turizm Sertifikası” layıkıyla sahip olunması gereken hayati bir belgedir.

 

Ülkemiz bacasız endüstrisinin bacasını tüttürmek istiyorsa turizmcilere mütemadiyen uyulması gereken kriterlerin yanında nefes aldıran, kolaylaştıran ve çalışma motivasyonunu yükselten teşvikler sunmak durumunda. Bu zor süreçte turizm çalışanlarının su almakta olan gemiyi yüzdürmek için tek başına mücadele etmesi maalesef pek çok geminin batmasıyla sonuçlanacak. Denizciler bu terimi bilir, “köre düşmenin” işten bile olmadığı bu zor dönemde turizm yatırımcıları ve tüm çalışanları vira etmek büyüklerimizin elinde.

Rüzgarımız 2021 yılında kolay olsun!

 

Rahime Hande Esen

Abdurrahman Karamanlıoğlu

Turizm Otelcilik A.Ş.

Colossae Thermal & SPA Hotel

Yönetim Kurulu Üyesi

ATİD Yönetim Kurulu Üyesi

fixed-whatsapp-icon