Mustafa KAYA

Mustafa KAYA

504 Yazı

(EKOPOLİTİK) BUGÜN GÜNLERDEN “GEZİ” VE ULUCANLAR BİR “UTANÇ DAMI!”

“Gezi büyük bir direnişin, bir haysiyet isyanının adı olarak toplumsal hafızaya kazındı.Kent ve doğa mücadelesi tüm toplumsal itirazların seslendirildiği bir alan haline gelirken Gezi de dünya çapında bir simge oldu.”  (Dr. Tayfun Kahraman)



GEZİ “DÜNYA ÇAPINDA BİR DİRENİŞ SİMGESİ!”

Bugün 11. yılında andığımız “Gezi Günleri’nin” (28 Mayıs 2013’te başlayan) özetini şöyle yapıyor Kahraman; “Ülkemiz tarihine damga vuran, değeri ve önemi gün geçtikçe daha fazla anlaşılan 2013 Mayıs’ının üzerinden 11 yıl geçti. Kentine ve doğasına sahip çıkmak için Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesini protesto eden bir avuç insan bir hafta sonra sayılarının milyonlara varacağını asla bilemezdi. Onlara yapılan gaddarca müdahale, çeşitli hoşnutsuzluklarını dışarı vurmak için mecra arayan toplumun vicdanını harekete geçirdi ve milyonlar Anayasal haklarını kullanarak Gezi Parkı’nı itirazlarını dile getirecekleri bir alan haline getirdi.”





ÖZEL; “SON YILLARIN EN BARIŞÇIL, EN KİTLSEL SİVİL EYLEMİ GEZİ 11 YAŞINDA!”
Öte yandan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gezi Parkı Direnişi’nin 11’inci yılında paylaştığı mesajda “Son yılların en barışçıl, en geniş katılımlı sivil eylemi Gezi 11 Yaşında” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, X hesabından yayınladığı mesajda şunları söyledi: “Gezi sürecinde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla anıyorum. Haksız yere cezaevinde tutulan Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Osman Kavala’nın bir an önce özgürlüklerine kavuşmaları ülkenin normalleşmesi önündeki en büyük fırsattır.”





ULUCANLAR BİR MÜZE DEĞİL, 81 YILLIK TÜRKİYE TARİHİ
Ankara Ulucanlar Cezaevi… Tam 81 yıl boyunca şairinden yazarına, politikacısından sinemacısına ve hatta sağcısından-solcusuna kadar farklı görüşlerde onlarca insan bu koğuşlarda kalmıştır. Nazım Hikmet Ran, Necip Fazıl Kısakürek, Sami Cebeci, Yılmaz Güney, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Peker, Oral Çalışlar, İpek Çalışlar, Beyhan Cenkçi Adnan Cemgil, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Toker, Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Yüksel Serdengeçti, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Erdal Eren, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan, Muharrem Şemsek bu cezaevinde yatan önemli isimlerdir.



Ulucanlar Cezaevinde; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Erdal Eren, Necdet Adalı' ve Mustafa Pehlivanoğlu’nun da aralarında bulunduğu 19 kişi idam edildi. Tarihi boyunca işkencelere, infazlara, acılara tanıklık eden Ulucanlar Cezaevi'ne 1999 yılında (devlet otoritesinin tesis edilmesi adı altında) operasyon düzenlenmiş, 10 kişi yaşamını yitirmiştir. 1925 yılında ceza ve tutukevi olarak hizmete giren Ulucanlar Müze yapılmak amacıyla kapatıldı. Ve ülkenin politik ve sosyolojik tarihine tanıklık eden en önemli müzelerden biri haline geldi.



KARACA “ULUCANLAR BİR UTANÇ DAMI!”
CHP Denizli Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca geçtiğimiz günlerde (Tam da politikanın unutulmaz ismi TİP Genel Başkanı Behice Boran’ın Ulucanlara tutuklu olarak konulduğu ilk gün olan tarihte) Ulucanlar Cezaevi Müzesi’ni ziyaret etti. Ziyaret sırasında duygusal anlar yaşayan Karaca, Ulucanlar’la ilgili çok anlamlı ve çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Ve sosyal medya hesabından paylaştı. İşte Gülizar Biçer Karaca’nın o yazısı; 


 
“Ulucanlar Cezaevi insanlığa dair utanç damıdır. Bu utancı unutmamak ve hatırlayıp bir daha yaşamamak adına yazılan acı hikaye, bugün #UlucanlarCezaeviMüzesi'nde hafızalarımızı tazelememizi sağlıyor. (Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ile 12 Eylül Faşizmi'nin idam ettiği Erdal Eren ve Necdet Adalı da bu cezaevinde inançları uğruna idam sehpasına giden devrimcilerdir) Hayat hikayelerine en çok acılarını dağlayanların, idealleri uğruna en büyük bedeli tutsak edilerek ödeyenlerin öyküleri hep mahpus damlarında yazılmıştır. Türkiye'ye yön veren onlarca yazarın, gazetecinin ve siyasetçinin sureti tutsak edilse de kaleme aldıkları bu çatı altında zincirlenememiştir.



DUVARLARINDA HALEN “YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE” SLOGANI YANKILANIYOR
Kadın hareketlerinin sembol ismi Behice Boran, 26 Mayıs 1971'de tutuklandığında Ulucanlar Cezaevi'ne getirilmişti. 53 yıl önce tam da bugün artık mahpustu... Deniz Yusuf ve Hüseyin, #6Mayıs1972'de daracığına çıkartılmadan önce Deniz'in son sözlerine zincir vurulamadı: “Yaşasın tam bağımsız Türkiye!” Yılmaz Güney ve nice mahpus bu çatı altında insanlığa olan borcu için onuruyla mücadele ettiği için özgürlüğüyle bedel ödemeye mahkum edildi… Fakir Baykurt cezaevi hikayelerini anlattığı İçerideki Oğul'u bu çatı altında karanlık gecelerde mum ışığında derledi...



NAZIM’LA ZİNDANDA GÜN BE GÜN BİRİZ!
"Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar./ Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak, bu kadar mavi, bu kadar geniş olduğuna şaşarak, kımıldamadan durdum./ Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara./ Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım./ Toprak, güneş ve ben...Bahtiyarım..."



Nazım Hikmet, bu dizeleri 1938 yılında Ulucanlar Cezaevi'nde kaleme aldı. Sinan Cemgil'in babası, Cumhuriyet'in yetiştirdiği aydın öğretmen Adnan Cemgil, yurdu bilimin ışığıyla aydınlatabilmek için onlarca kitap çevirdi. Antonio Gramsci'nin Hapishane Defterleri'nde yazdıklarını bu çatının altında hissetti... İsimleri bilinmeyen, suretleri kadraja girmeyen nice mahpus “yare, anaya, kardaşa, can yoldaşa” bu çatı altından mektuplar yazdı...  Bir avlu aralığından, küçücük bir pencereden görülen gökyüzünde süzülen güvercinlere, nice umutlar yerine ulaştırılsın diye gülümseyerek teslim edildi... Yaşam mücadelesi akıp giderken, şehrin ortasındaki bu çatı altında, zindan sessizliğinde nice canlar göçtü gitti, o canların hikayeleri hepimizin bildiği öykülere konu oldu… Ulucanlar Cezaevi Müzesi; tüm yaşanmışlıklarıyla, silinmeyen anılarıyla Altındağ'da insanlığa dair hafızasını diri tutmak isteyen ziyaretçileri bekliyor. Geçmişte yaşanan acılardan ders alıp bu utancı insanlığın tarihi hafızasında yaşatabildiğimiz sürece, çocuklarımıza miras bırakacağımız geleceğe umutla bakabiliriz. Umudumuz ve en büyük rehberimiz daima insanlığımız olsun… (Gülizar Biçer Karaca)”

BİR NOT;
Müzenin ziyaret edebileceğiniz yerlerinin başında “Hilton Koğuş” adı verilen 9. ve 10. koğuşlar bulunuyor. Bu koğuş alanındaki ranzalarda mahkûmların biyografileri yer almakta. Yaşanan acıların izlerini taşıyan bu tarihi binada mahkumlara ait eşyaları, dönemin gazete sayfaları, film afişleri, duvar yazıları ve son durak olarak darağacını görülebilirsiniz.
fixed-whatsapp-icon