EKONOMİ

DENİZLİLİ İLETİŞİMCİ ŞİT, ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİYLE BULUŞTU

DENİZLİLİ İLETİŞİMCİ ŞİT, ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİYLE BULUŞTU
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen sektör profesyonelleri ve öğrencilerin bir araya getirildiği kariyer söyleşisinde yılın son konuğu Denizlili İş İnsanı, Kurumsal İletişim ve Marka Danışmanı Zeliha Şit oldu. 2011- 2016 yılları arasında öğrencisi olduğu Ege Üniversitesi'ne sektör profesyoneli olarak davet edilen Şit, kurumsal hayatta on yıla yaklaşan deneyim ve tecrübelerini genç iletişimciler ile paylaştı.

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi binasında gerçekleşen moderatörlüğünü Prof. Dr. Elif Yıldız'ın üstlendiği ve yaklaşık iki saat süren etkinlikte iş insanı Zeliha Şit, üniversite döneminde inşa etmeye başladığı kariyerinden başlayarak mezuniyet sonrası İzmir, İstanbul ve Denizli üçgenini kapsayan yolcuğunu hazırladığı sunum üzerinden öğrencilere aktardı. Sunum sonrası öğrencilerin merak edilen sorularını da yanıtlayan Şit, mezun olmayı beklemeden şimdiden harekete geçmeleri gerektiğinin altını çizerek, hem mesleki hem de kişisel tavsiyelerde bulundu.

Etkinlik sonunda teşekkür amaçlı ve günün anısına Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi adına gerçekleştirdiği fidan bağışının sertifikasını moderatör Prof. Dr. Elif Yıldız’a takdim eden Şit, duygu ve düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi. “Öğrenciyken derse gelen mezunların yolunu gözler, hikayelerini dinledikten sonra onlar gibi olabilir miyim diye kendimi yoklardım. Bugün gördüm ki olabilmişim. Öğrencilikten başlayan hala devam eden kendi alanım ile ilgili zorlu bir yolculuğum, onlara anlatacak uzunca bir hikayem olmuş. Bugün mezun öğrencileri olarak kariyer söyleşilerine konuk olduğum Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi aileme, misafirperverliği için çok sevdiğim Prof. Dr. Elif Yıldız hocama, bu tür etkinliklerin gerçekleşmesi için desteğini esirgemeyen İletişim Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Bilgehan Gültekin hocama ve beni dinleyen herkese teşekkür ederim. Umarım anlattıklarımla dinleyen öğrencilerin hayatlarına dokunabilmiş, onlara ilham olabilmişimdir. "



Şit'in sunumundan geleceğin iletişimcileri için öne çıkan tavsiyeler ise şu şekilde;

Üniversite döneminde zorunlu stajınız dışında gönüllü stajlar yaparak yaz tatillerinizi değerlendirebilirsiniz. Bu stajları ilgi duyduğunuz sektörlerde yapmanız oldukça önemli. Staj yaptığınız yerlerde tanıştığınız ve oluşturduğunuz iş ağını diri tutmalı, bu kişilerle iletişim halinde kalmalısınız.

Reklamcılıkta olduğu gibi bizim alanımızda da yazılı olmayan bir kuraldır, ajanstan marka tarafına geçilir, yani işi iyi öğrenmek için işin mutfağı ajanslardır. Özellikle mezun olmadan önce bir PR ajansının havasını soluyabiliyorsanız çok şanslısınız. Eğer öğrencilikte bunu gerçekleştiremediyseniz mezun olur olmaz yola bir PR ajansından koyulmanız ve en az üç yıl çalışmanız size Kurumsal İletişim mesleğinin kapısını aralayacaktır.

Pazarlama, marka ve iletişim dünyasına dair okumalar yapmalı, alanınız ile ilgili haber bülteni ya da röportajlara yer veren yayınları radarınıza almalı, sektör profesyonellerinin çalışmalarını yakından takip etmeli hatta sosyal medya platformları üzerinden onlar ile bağlantı kurmalısınız. Linkedin gibi iş ağı oluşturabileceğiniz platformlarda profilinizi mutlaka güncel tutmalısınız.

İngilizcenizin iyi olması hem mesleki hem de kişisel gelişiminiz açısından size tahmin edemeyeceğiniz kadar artı katacak ve sizi mülakatlarda birçok kişinin önüne geçirecektir. Biz mezun olduktan sonra sınırlı, pratiği olmayan İngilizce bilgimiz ile çok zorlanmış, öğrencilikte üzerine düşmediğimiz için uzun süre hayıflanmıştık.

Üniversite ya da fakülte bünyesinde alanınıza yakın kariyer kulüplerinde aktif rol almanız sizi hem sosyalleştirecek hem de sektöre hazırlayacaktır. Kariyer kulüplerinde alacağınız çeşitli görevler size ekip çalışmasından organizasyon becerisine kadar çeşitli katkılar sağlayacaktır.

Öğrenciyken mutlaka sivil toplum kuruluşları ve derneklerde gönüllü olarak yer almalısınız. Gönüllüsü olduğunuz projeler, sizlere hem yeni arkadaşlıklar kazandıracak, hem özgüveninizi geliştirecek, hem de maneviyatınızı besleyecektir. En önemlisi, meslek hayatına atıldığınızda sizden kurumsal sosyal sorumluluk projeleri oluşturmanız, bu projeleri hayata geçirmeniz kısacası kurumunuz adına toplumdan aldığınızı topluma verme bilinciyle hareket etmeniz beklenecek. Bu bağlamda bir zamanlar “gönülden, karşılık beklemeden içinde yer aldığınız işler” sosyal sorumluluk bilincinizin en alt basamağını oluşturacaktır.

Yerel ve ulusal söyleşi, seminer ya da konferanslara mutlaka katılmalısınız. Alanınız gereği çalışacağınız marka ya da kurumlarda bu etkinlikleri organize edenler sizler olacaksınız ya da bu etkinliklerden sorumlu olacaksınız o nedenle bu tür etkinliklere yalnızca katılımcı gözüyle değil bir iletişimci gözüyle bakmalısınız. Hatta olabiliyorsanız etkinliklerin mutfağında olmalı, organizasyonun A'dan Z'ye nasıl planlandığını, nasıl hayata geçirildiğini ya da ne gibi aksilikler ile karşılaşıldığını, bu aksilikler karşısında nasıl aksiyon alındığını gözlemlemelisiniz. Bu tür etkinliklerde sektör profesyoneli olan konuşmacıların notları kariyer yolculuğunuzda size ilham verebilir, mutlaka kendinize notlar çıkarmalısınız.

İçerik üretmek ve metin yazmak kurumsal iletişimin olmazsa olmazlarından. İşiniz yalnızca basın bülteni yazmak değil yeri geldiğinde yöneticiniz için bir açılış konuşması, yeri geldiğinde bir taziye ilanı, yeri geldiğinde faaliyet raporu kısacası kurumunuz için kurumsal dilde birçok metin yazmanızın gerektiği durumlar olacaktır.

Benim önerim bu nokta iyi kötü bir şekilde yazmaya şimdiden başlamanız. İlginizi çeken konularda, okuduğunuz bir kitap ya da izlediğiniz bir film hakkın olabilir, deneyimlediğiniz bir ürün ya da hizmet olabilir, kendinize bir blog açıp bu konularda yazabilirsiniz.

Öğrenciyken katılabileceğiniz ve öğrencilikte ödül kazanmanın tadına varabileceğiniz birçok yarışma var. Bu yarışmalara hazırlanırken ekip çalışmasından zaman yönetimine, rekabetten kazanmaya ve kaybetmeye kadar her şeyi deneyimleyebilirsiniz. Özellikle kaybetmenin size mutlaka bir artısı oluyor, bir sonrakinde eğer pes etmezseniz kaybetmemek için “neleri gözden kaçırdığınızı, neyi tekrar yapmayacağınızı” tecrübe etmiş oluyorsunuz.

Kitap ve dergi okumak, gündemi takip etmek, dijitali bilmek, dünyadaki trendleri ya da ülke gündemindeki gelişmeleri kaçırmıyor olmak sizi besleyecektir. Mesleğimiz gereği kendimizi her alanda güncel tutmak zaten en önemli görevimiz.

Üniversite döneminde imkânınız varsa okuduğunuz bölümü destekleyen ikinci bir üniversiteyi okuyabilirsiniz. Çift diploma ile mezun olmanın ya da yüksek lisans yapmanın her zaman işveren gözünde bir artısı olduğunu düşünürüm.

Krizler. Meslek yaşantınızda karşınıza çıkabilecek krizler için kurumların yaşadığı krizleri yakından takip etmeli ve bu krizler karşısında ajans ya da kurumların nasıl aksiyon aldığına bakmalısınız. Bu anlamda okulda aldığınız teorik eğitimin yanı sıra kriz iletişiminin uygulamalarını örnek olaylar çerçevesinden irdelemiş olursunuz. 

Kurumsal İletişim ve Halkla İlişkiler terminolojisine hakimiyet önemli hatta en temelde bu iki kavramı çok iyi biliyor ve çok iyi anlatabiliyor olmanız gerekiyor. Türkiye’de mesleğimiz hala hak ettiği yerde değil ve çoğu işletmede yeterince değer görmüyor hatta ne iş yaptığımız tam olarak bilinmiyor. Bu yüzden okuduğunuz bölümü iyi anlamalı ve iyi anlatabilmelisiniz.

En önemlisi kendinizi nasıl ifade edebildiğiniz. Bir iletişimci olarak sizden iletişim becerilerinizin, beden dili ya da diksiyonunuzun çok iyi olması beklenecek. Bu noktada da birtakım eğitimleri sektöre adım atmadan önce almanız bu yönlerinizi geliştirmeniz faydanıza olacaktır”
HABER MERKEZİ

HABER MERKEZİ

0 Yorum

Yorum yaz

fixed-whatsapp-icon