Mustafa KAYA

Mustafa KAYA

504 Yazı

(EKOPOLİTİK) “VE ARTIK DENİZLİ’DE HAZİRAN’DA ÖLMEK YOK!”

**HAZİRAN’DA ÖLMEK ZOR!



işten çıktım, sokaktayım 
elim yüzüm üstüm başım gazete

sokakta tank paleti, sokakta düdük sesi 
sokakta tomson, sokağa çıkmak yasak…


sokaktayım, gece leylâk ve tomurcuk kokuyor 
yaralı bir şahin olmuş yüreğim. uy anam anam 
haziranda ölmek zor!


(Hasan Hüseyin Korkmazgil)



HAZİRAN’DA ÖLMEK ZOR, NAZIM HİKMET OLMAK ÇOK DAHA ZOR!
Her Haziran ayı “en acı ay” olarak bu ülkenin yitirdiği en değerli ve en büyük isimleri hatırlatır. İşte bu yüzden; ünlü şair ve ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil’in büyük Usta Nazım Hikmet için yazdığı ve 3 Haziran 1963’teki ölümünden tam 13 yıl sonra tamamladığı “Haziran’da Ölmek Zor” şiiri bu ülke ve insanları için çok önemlidir. Ve işte bu yüzden Haziran’ı hep hatırlamak gerekir.



CEVAHİR KALBİYLE, HAZİRAN SICAĞINDA NURHAKLARDA
Haziran’ın ilk günü (1 Haziran 1971) bize Hüseyin Cevahir’i hatırlatır. Hani o Bergamalı Şair Halim Yazıcı’nın “Cevahir Kalbiyle Dolunay” isimli şiir kitabının ‘Hüseyin Cevahir’ini.. (Cevahir Maltepe’de vurulduğunda yanı başındaki Mahir Çayan da yol arkadaşı ile birlikte ölmek ister. Tetiğe basar ancak kurşun şans eseri kalbinin yanından geçer)

Yine Mayıs’ı Haziran’a bağlayan gün bize “71 sıcağında canım Nurhak Dağı’nda” ağıtı ile Sinan Cemgil’in eşi Buldanlı Şirin Cemgil (Yazıcıoğlu)’nu hatırlatır. 31 Mayıs 1971 günü THKO militanları, cezaevindeki Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını sağlamak için Malatya Kürecik'te (Nurhak’larda) bulunan ABD Radar Üssü'nü basmaya giderken güvenlik güçleriyle çatışmaya girer. Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga, askerler tarafından öldürülür. Mustafa Yalçıner ağır yaralanır, Hacı Tonak silahsız olduğu için çatışamadan ele geçirilir.



AHMET ARİF, ORHAN KEMAL, 15-16 HAZİRAN VE GEZİ; “ONLAR BAŞKALDIRAN BİR HALKIN ÖZETİ!”
Her Haziran’ın 2’si tarihi bize Ahmet Arif’i ve o her satırı vurucu sözcüklerle dokunmuş bir kilim gibi her renkte en acıyı, dramı ve umut dolu hayatı anlatan “Hasretinden prangalar eskittim” kitabından ezbere bildiğimiz o güzelim şiirlerini anımsatır. Ve de; “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin, haberin var mı taş duvar? Demir Kapı, kör pencere. Yastığım, ranzam zincirim, zulamdaki mahsun resim, haberin var mı? Görüşmecim yeşil soğan göndermiş, karanfil kokuyor cigaram…” şeklindeki o büyülü sözleri.

Yine her Haziran ayının 2’si bize “Ekmek Kavgası, 72. Koğuş, Murtaza, Avare Yıllar, Bereketli Topraklar Üzerinde, Nazım Hikmet’le 3,5 Yıl, Grev, Devlet Kuşu” gibi eserlerinden tanıdığımız büyük romancı Orhan Kemal’i ve o “Borç, borç, borç. O kadar oku, sonra gel, elifi mertek belleyen birine köle ol! Gönül kimi severse güzel o. Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa!” şeklindeki ünlü sözlerini hatırlatır.



Her Haziran’ın 3’ü ise hepimize; Dünya Şairi, Türkçe’yi en iyi kullanan edebiyatın mavi gözlü devi, toplumcu şair Nazım Hikmet Ran’ı ve dörtlüklerini haykırır. Yine her 15-16 Haziran 1970 bizim aklımıza; “100 bin işçinin yürüdüğü” bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük işçi yürüyüşünü getirir.

Yine Mayıs’ın sonu ve 2013 yılının bütün bir Haziran ayı bize “Gezi Direnişi’ni” hatırlatır. Bugünlerde 11. yılını andığımız ve 28 Mayıs 2013’te başlayan “Gezi Günleri’nin” en iyi özetini Gezi Mağdurlarından Tayfun Kahraman yapar. Kahraman; “Ülkemiz tarihine damga vuran, değeri ve önemi gün geçtikçe daha fazla anlaşılan 2013 Mayısı’nın üzerinden 11 yıl geçti. Kentine ve doğasına sahip çıkmak için Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesini protesto eden bir avuç insan bir hafta sonra sayılarının milyonlara varacağını asla bilemezdi. Onlara yapılan gaddarca müdahale, çeşitli hoşnutsuzluklarını dışarı vurmak için mecra arayan toplumun vicdanını harekete geçirdi ve milyonlar Anayasal haklarını kullanarak Gezi Parkı’nı itirazlarını dile getirecekleri bir alan haline getirdi.”



ŞAİR CEKETLİ ÇOCUK KARADENİZ’E NAZIM’DAN MİRAS
Ve bir de her Haziran’ın 25’i yüreğimize ”Karadeniz’in asi çocuğu, Karadeniz Müziği’nin hüzünlü sesi, şair ceketli çocuğu” müzisyen, söz yazarı, derlemeci, oyuncu ve aktivist Kazım Koyuncu’yu düşürür.

“İşte gidiyorum, bir şey demeden./ Arkamı dönmeden, şikayet etmeden./ Hiçbir şey almadan, bir şey vermeden Yol ayrılmış, görmeden, gidiyorum../ Ne küslük var ne, pişmanlık kalbimde./ Yürüyorum sanki, senin yanında. / Sesin uzaklaşır, her bir adımda Ayak izim, kalmadan, gidiyorum./ Gerdiğin tel, kalbimde kırılmadı./ Gönül kuşu, şarkıdan yorulmadı./ Bana kimse sen, gibi sarılmadı./ Işığımız, sönmeden, gidiyorum..”

Her Haziran’ın 25’inde en verimli döneminde “faşist kanserin” aramızdan alıp gittiği Kazım Koyuncu’nun bu “ayrılık şarkısı” dökülür dudaklarımızdan. O; “Şarkılarla geçti aramızdan. Yalnızlar gibi susup uzun uzun.. Ve yaralı birer kuş gibi bırakıp gitti bizleri..”



HAZİRAN’DA ÖLMEK ZOR!
İşte bu yüzden her Haziran ayı bize “en acı ay” olarak bu ülkenin yitirdiği en değerli ve en büyük isimleri hatırlatır. İşte bu yüzden; ünlü şair ve ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil’in büyük Usta Nazım Hikmet’in 3 Haziran 1963’te ölümünden tam 13 yıl sonra tamamladığı ve yine bir Haziran ayında aramızdan ayrılan Toplumsal Gerçekçi Yazar Orhan Kemal anısına 3 Haziran 1976’da yayınladığı “Haziran’da Ölmek Zor” şiiri bu ülke insanları için çok önemlidir.

“işten çıktım, sokaktayım. elim yüzüm üstüm başım gazete./ sokakta tank paleti, sokakta düdük sesi, sokakta tomson, sokağa çıkmak yasak./ sokaktayım, gece leylâk ve tomurcuk kokuyor./ yaralı bir şahin olmuş yüreğim, uy anam anam; haziranda ölmek zor./

“BEN BİR BASIN İŞÇİSİYİM, ELİM YÜZÜM ÜSTÜMBAŞIM GAZETE!”
“uyarına gelirse, tepemde bir de çınar» demişti on yıl önce./ demek ki on yıl sonra, demek ki sabah sabah./ demek ki «manda gönü» demek ki «şile bezi» demek ki «yeşil biber» bir de memet'in yüzü../ bir de güzel İstanbul, bir de «saman sarısı»bir de özlem kırmızısı./ demek ki göçtü usta, kaldı yürek sızısı./ geride kalanlara, yıllar var ki ter içinde, taşıdım ben bu yükü, bıraktım acının alkışlarına; 3 haziran '63'ü../ bir kırmızı gül dalı , şimdi uzakta, bir kırmızı gül dalı, iğilmiş üzerine, yatıyor oralarda, bir eski gömütlükte, yatıyor usta../ bir kırmızı gül dalı, iğilmiş üzerine, okşar yanan alnını./ bir kırmızı gül dalı,  nâzım ustanın./

gece leylâk ve tomurcuk kokuyor, bir basın işçisiyim./ elim yüzüm üstümbaşım gazete, geçsem de gölgesinden tankların tomsonların./ şuramda bir çalıkuşu ötüyor./ uy anam anam,
haziranda ölmek zor! (Hasan Hüseyin Korkmazgil)…”


Nazım Hikmet için Hasan Hüseyin tarafından yazılan “Haziran’da ölmek zor” şiiri; Haziran ayında hayatını kaybeden bu ülkenin bütün değerlerine armağan ve yıldızlar yoldaşları olsun…



DENİZLİ BÜYÜKŞEHİR ÖNÜNDE “NAZIM USTA’YA SAYGI SERGİSİ”
Evet, duygu yüklü bu Haziran ayı Denizli’de adeta “değişim ve dönüşümün” ilk tomurcukları gibi patlayan etkinliklerle kendini gösteriyor. Denizli Büyükşehir Belediyesi ile Karikatürcüler Derneği’nin birlikte düzenlediği “61 yıllık hayatın, 61. ölüm yıldönümü” Nazım Hikmet Karikatür Sergisi 3 Haziran Pazartesi günü Belediye Önü Delikliçınar Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Yine Denizli Büyükşehir Belediyesi 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde bir “Çevre Günü” karikatür sergisi gerçekleştirecek.



“BAŞKAN ÇAVUŞOĞLU ‘EN DOĞRU İŞİ’ SELÇUK KARARI İLE YAPTI!
Kısacası Kültür Dairesi Başkanlığı ataması için Karikatür Sanatçısı  Mehmet Selçuk seçen Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu bu kararı ile “en doğru işi yaptığının” olumlu sonuçlarını ve alkışları toplamaya başladı bile. Daha önce de yazdık; Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı’na ünlü Karikatür Sanatçısı  Mehmet Selçuk getirilme kararı olumlu tepkiler aldı.



“VE ARTIK DENİZLİ’DE HAZİRAN’DA ÖLMEK YOK!”
Çok yönlü sanatçı kişiliği ile tanınan ve her Cumartesi Cumhuriyet Gazetesi’nde karikatürleri yayınlanan Mehmet Selçuk “siyasi ve sosyal sorunlara” parmak basan eserleri ile tanınan bir isim. Denizli, Muğla ve İzmir’de çok sayıda belediye ve yerel yönetimle birlikte karikatür sergisi ve yarışma etkinlikleri düzenleyen, Denizli Sanatsevenler Derneği Başkanlığı da yapan Selçuk’u bu göreve getiren Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu da takdir ve övgüyle karşılanmıştı. Özetle; Denizli Büyükşehir Belediyesi’nde kültür sanat adına “alkışlanacak işler” yapılmaya başlandı. Ne diyelim “Artık bu Denizli’de Haziran’da ölmek yok!”

fixed-whatsapp-icon