Mustafa KAYA

Mustafa KAYA

569 Yazı

EKOPOLİTİK: HAVA DÖNDÜ; HALKTAN, DAR GELİRLİDEN ESİYOR YEL!

**BU ÜLKEDE KADINLARA YÖNELİK BİR CİNSKIRIM VAR!



Kültür sanat etkinlikleri, konserler ve festivaller ile "önce insan ve mutlu insanlar kenti" için çalışan, insana ve insan üst yapısına da hizmet sunan Denizli Büyükşehir Belediyesi Yönetimi ilk 7 ayında seçimlerde söz verdiği çok sayıda vaadini yerine getiren kararlar aldı.





İŞİN SIRRI; ÖRGÜT DİSİPLİNİ
Bu kararlar sadece CHP’li Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı kararlar olarak da kalmadı. Denizli ve ilçelerinin 16 CHP’li Başkanı da “birlik dayanışma içinde” çok sayıda demokratik ve şeffaf uygulamaya damga vurdu. Bu arada siyaseten “örgüt-belediye kayışlarını” da doğru ve olumlu kurgulayıp birbirine bağlayan CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum’un da bunda önemli önemli payı vardı.






 
DENİZLİ’DE EMEKLİ VE EMEKÇİ YAŞADI!
“İçme suyunda indirim, belediye çalışanlarına sendika hakkı, içkili mekanlar bölgesi, ekonomik Beltaş belediye kafe ve dinlenme mekanlarını yaygınlaştıran, Arama Konferansları, Halkın Sofrası; Kent lokantaları, aş evi, çalışan anneler için ücretsiz ve ucuz kreşler, lise ve üniversite öğrencilerine burs, emekliye ve doğum yapan anneye destek, temiz ve çevreci enerji santralleri ile kendi elektriğini üreten sistemlerle tasarruf, Halk Süt, Halk Ekmek ve en son da “Halk Et” mağazaları ve kendi fırınları ile vatandaşı enflasyona ezdirmemeye uğraşan; başta Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu ve Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan ile Pamukkale Belediye Başkanı Ali Rıza Ertemur olmak üzere kentteki CHP’li 16 Belediye Başkanı kısa sürede Denizli’de; “halkçı, insancıl ve özgürlükçü” bir iklimin oluşmasına ve “havanın da dönmesine” imza attı.


 
CHP’Lİ BELEDİYELERLE DENİZLİ NEFES ALDI!”
“Halk Süt ve Halk Ekmek” uygulamaları ile ilçe sakinlerinin enflasyondan daha az etkilenmesini sağlamaya çalışan ve “piyasa regülatörü” olarak fiyat istikrarına destek veren Merkezefendi Belediyesi’nin kadın Belediye Başkanı Şeniz Doğan şimdi de, ilçedeki vatandaşlara uygun fiyatlı ve kaliteli et ürünleri sunan “Merkezefendi Halk Et Mağazası’nı” hizmete açtı. Merkezefendi Belediyesi “sosyal belediyecilik” anlayışı ile çalışmalarına devam ederken, hizmete açılan Halk Et Mağazası büyük ilgiyle karşılandı. Denizlili vatandaşlara hizmet veren ‘Merkezefendi Halk Et’ yerli üreticilerden temin edilen sağlıklı ve hijyenik et ürünlerini tüketiciyle buluşturuyor. 



ÜRETİCİDEN VATANDAŞA, KOOPERATİFLERDEN HALKA!
CHP’li Başkan Şeniz Doğan, “Merkezefendi Halk Et Mağazamızın ilk şubesini hizmete aldık. Hemşehrilerimiz, bu mağazamızda kaliteli ve uygun fiyatlı ete kolayca ulaşacak.  Yerel üreticilerimizden aldığımız uygun, kaliteli ve ekonomik et ürünlerini hemşerilerimizle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İçerisinde doğal kooperatif ürünlerinin de yer aldığı mağazamızın ilçemize hayırlı olmasını diliyor, tüm hemşehrilerimizi mağazamıza bekliyoruz” diye konuştu.



DOĞAN’IN HALK ET’İNDE KIYMA 350 LİRA!
‘Merkezefendi Halk Et’te; pirzolanın kilosu 650 lira, kaburganın kilosu 500 liraya, külbastının kilosu 600 liraya, kuşbaşının kilosu 480 liraya, dana kıymanın kilosu 350 liraya, dana kuşbaşının kilosu 450 liraya, antrikot-bonfilenin kilosu 700 liraya, ızgara köftenin kilosu 350 liraya ve haşlama kemiğin kilosu ise 350 liraya satılacak.



HER ŞEYİN VAR BİR ÇARESİ!
Kısacası; CHP’nin son kurumsal kampanyası; “Var Bir Çaresi,  Cumhuriyet Halk Partisi” sözü Denizli’de ete kemiğe büründü ve artık hayata geçirilir oldu. Peki; “bitti mi, her şey tamam mı?” Hayır, değil. Daha yapılacak çok şey var. Bu arada Denizli’de Başkan Çavuşoğlu ve 15 CHP’li Başkan Dünya Yazarı Tolstoy’un, “Her şeyden haberim var, ama bazı şeyleri bilmek istemiyorum” sözünü düstur edinmiş bir şekilde mutlu bir geleceğe doğru olan bitmeyen yolculuklarına devam ediyor.



DENİZLİLİ KADINLARDAN ‘CİNSKIRIMA HAYIR’ EYLEMİ!
Kadınlar, İstanbul-Fatih’te katledilen Ayşenur Halil ile İkbal Uzuner için Türkiye’nin her yerinde eylemlerini sürdürürken, Denizli Kadın Platformu’nun çağrısıyla Çınar Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar da adeta “kadınlara yönelik cinskırıma hayır” eylemi yaptı. Çınar Meydanı’nda Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Nuri Çavuşoğlu’nun da katıldığı eylemde Platform Dönem Sözcüsü Ayşegül Odabaşıoğlu ile çok sayıda kadın örgütünün temsilcisi de hazır bulunurken, Platform adına basın açıklamasını Merve Öğüt okudu. Öğüt, resmi verilere göre Türkiye’de 2024 yılı içerisinde 292 kadın erkek şiddetiyle öldürüldüğünü, 164 kadının ölümünün hala şüpheli olduğunu, Eylül ayı içerisinde 34 kadın cinayeti işlendiğini, 20 şüpheli kadının ölümü gerçekleştiğini söyledi.



Denizli Kadın Platformu’nun basın açıklaması özetle şöyle; “İstanbul’da İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil, gözü dönmüş bir cani tarafından katledildi. Failin yıllardır İkbal’in peşini bırakmadığını, bir sene önce İkbal’e gönderdiği video ile öldürme planlarını açıkça anlattığını, defalarca kez şikâyet edilen, madde bağımlısı ve psikolojik sorunları olan, daha önce beş kez hastanede tedavi gören fail hakkında hiçbir koruma tedbirinin alınmadığını öğrendik. İstanbul’da bir kadının, sokak ortasında Semir Tarhan ve Ömer Koru isimli iki erkek tarafından cinsel tacize uğradı. Genç kadının can güvenliği olmadığı için şikâyet hakkını dahi kullanmaktan imtina ettiği faillerin serbest bırakıldığını, üstelik faillerin adeta suç makineleri olduğunu, birçok suç kaydı olmasına rağmen cezaevinden salıverildiklerini öğrendik. Sosyal medyadaki tepkiler üzerine failler tutuklandı. Van’da 21 yaşındaki Rojin Kabaiş 9 gündür kayıp.



BU ÜLKEDE BİLİNÇLİ OLARAK YARATILMIŞ KADINLARA YÖNELİK BİR CİNSKIRIM VAR!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti iktidar ve devlet erki; uluslararası sözleşme ve taahhütlerle, 1986’dan bu yana taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi ’ne dair CEDAW Sözleşmesiyle, 1999’da imzaladığı İhtiyari Protokol’le, Anayasa’yla, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu'yla üstlendiği kadının yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü yerine getirseydi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı; 2011’de taraf tüm Devletlerden önce bizzat kendisinin imzaladığı, salt varlığıyla dahi kadınların üstünde bir koruma kalkanı olan İstanbul Sözleşmesi’ni hukuka aykırı şekilde feshetmemiş olsaydı, Kanun koyucular; kadınların güvende ve şiddetsiz yaşam hakkını koruyacak, etkin ve caydırıcı yasalar yerine bilhassa İnfaz Yasasında defaatle yaptıkları fail lehine düzenlemelerle, sayfalarca sabıka kaydı olan, kadına yönelik şiddetten, taciz ve istismardan hüküm giyen hükümlüleri cezaevlerinden salarak toplumdaki bu suç iklimini körüklemeselerdi, Kolluk kuvvetleri erkek şiddetinden kendilerine sığınan kadınların şikayetlerini dahi almaksızın, şiddete uğradıkları eve geri göndermeseydi; demokratik protestolarda yüzlercesi karşımıza dikilirken, kadınların yardım çığlıklarına da bu denli hızlı koşabilselerdi, Sosyal platformlarda düşünce ve fikir hürriyetlerine şafak operasyonlarıyla karşılık veren Cumhuriyet Savcıları; kadınların maruz kaldıkları erkek şiddetine ilişkin ardı ardına yaptıkları şikayetlerine de hızlı ve etkin bir soruşturma başlatıp gerekli tedbirleri alsalardı, Hakimler; şiddet mağduru kadınların 6284 Sayılı Kanun uyarınca talep ettikleri koruma kararlarını sanki Devlete kadınları korumak zülmüş gibi, 15 günle sınırlandırmasaydı, koruma kararlarını ihlal eden faillerin tazyik hapsi kararlarını zamanında, kadınlar erkek şiddetiyle öldürülmeden önce verebilselerdi; kadın cinayeti faillerini bol keseden haksız tahrik ve iyi hal indirimleriyle, cezasızlık politikasıyla ödüllendirmeselerdi, Münevver, Şebnem, Emine, Narin, İkbal, Ayşenur ve daha nicelerimiz hala hayatta olacaktı! Kadınları koruma yükümlülüğünü yasalarla, uluslararası sözleşmelerle taahhüt eden Devlet erki; tüm mekanizmalarıyla, elbirliği ile sistematik erkek şiddetine cevaz vermiş, faillere aymaz bir cesaret vermiş, kadın cinayetlerine zemin hazırlamış ve kadınları ölüme terk etmiştir! 19 yaşındaki İkbal Uzuner’in ve Ayşenur Halil’in, gözü dönmüş bir cani tarafından vahşice katledilmesinin sorumlusu; erkek egemen iktidar ve her bir zümresiyle yarattığı bu cins kırım hareketidir. Faillerin işledikleri suçları madde bağımlılığıyla, psikolojik sorunlarla, cinnet getirmeleriyle açıklamaya çalışmayın! Erkeklerin rahatça, vahşice, canavarca kadın cinayeti işleyebilmesinin; boşandıkları kadınlara musallat olup hayatlarını zindana çevirebilmesinin, kadınlara sokakta, herkesin ortasında cinsel tacizde bulunabilmesinin sebebi tüm bunlara izin verilmesidir!



KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!
Kadınları eril tahakkümlerle nefes alamaz hale getirinceye kadar baskılarla boğan erkek iktidar; şimdi de yarattığı korku ve vahşet ikliminde kadınları sosyal hayattan silme kurgusu içindedir. Bu kurguya boyun eğmeyeceğiz! Kadına, bilime, akla düşman; kadına karşı şiddetin önlenmesi için “eşitlikçi ve laik” politikaları esas almak yerine ataerkiyi şiar edinen, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği aleyhine bilinçli ve organize kara propagandalarla sonlandırdıkları İstanbul Sözleşmesi’nden sonra gözlerini “Türk Aile yapısını bozuyor” naralarıyla 6284 ve Medeni Kanun’a diken, kadınların yaşamlarını kutsal aile bahaneleriyle kısıtlayan, kadınların bedeninden başka bir şey düşünmeyen, kadınların bedenlerini dillerinden düşürmeyen, yıllarca kaç çocuk doğuracağımıza karıştıkları yetmediği gibi özelleştirme politikaları yüzünden sağlık hizmeti bile alamayan kadınların nasıl doğum yapacağına dahi karışan, her toplumsal kaosta ortaya atılan şeriat çığlıklarını sevinçle karşılayan, her şeyin yetkilisi ama hiçbir şeyin sorumlusu olmayan erkek egemen iktidarın 20 yılda yarattığı işte bu hegemonik erkek cehennemidir!



KADINLARA REVA GÖRÜLEN BU CEHENNEMDEN ÇIKACAĞIZ!
Kadınları birbirine görünmez iplerle bağlayan bu öfke; 20 yıllık eril tahakkümünüzü, inşa ettiğiniz sosyal, kültürel ve devletin tüm mekanizmalarındaki çürümüş sisteminizi, sistematik erkek şiddetinizi, yarattığınız karanlık düzeninizi yok edecek! Şiddetin gölgesinde yaşamaya mahkûm edilmenin, her an erkek şiddetiyle öldürülme tehlikesi altında yaşamanın, kadınların kaderi haline getirilmesine izin vermeyeceğiz! Her bir kadın eşit, onurlu ve şiddetsiz yaşam hakkına sahip oluncaya kadar her gün daha yüksek sesle tekrarlayacağız:



İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİMDİR! VAZGEÇMEYECEĞİZ!
Yaşam hakkımız kimsenin lütfu değil; doğuştan sahip olduğumuz insan hakkıdır. Kadınları koruma yükümlülüğünüzü yerine getirecek; eşit, şiddetsiz, güvende, insan onuruna yaraşır yaşam hakkımızı teslim edeceksiniz!



ATAMAN MESLEKTE 55. YIL PLAKETİNİ MARIM’DAN ALDI!
Denizli Mimarlık Festivali Haftası kapsamında, Laodikya Trajan Çeşmesi'nin bulunduğu mekânda, İmparator Trajan Heykeli’nin önünde yapılan bir törenle “Mimarlık mesleğinde belirli yıllarını dolduran mimarlara onur plaketi verildi. Törenin ev sahipliğini Mimarlar Odası Denizli Şube Başkanı Özlem Durdu Kabel yaparken, TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi ve eski şube başkanı Mimar Arif Balkanay da törene katıldı. Denizlili mimarların en kıdemlilerinden biri olan ve iki koltuğunda çok sayıda yeteneği ve işi barındıran eski Mimarlar Odası Denizli Şubesi Başkanlarından Hüsamettin Ataman “55. Yıl Onur Plaketi” ile ödüllendirildi. Yerel Tarihçi ve Belgeselci Yazar Ataman’a plaketini Denizli Büyükşehir Başkanvekili Ali Marım verdi. Ataman konuyla ilgili yaptığı fotoğraflı paylaşımda; “Mimarlık Mesleğine Adım Attığım 1969 Yılından Bu Yana Geçen 55 Yıl Anısına Denizli Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Değerli Arkadaşım Ali Marım'ın Ellerinden Aldığım Onur Plaketi İçin Denizli Mimarlar Odası Yöneticilerine Teşekkür Ederim” dedi.



BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR TAKIMI VE SPORCULARI İSTİM ÜSTÜNDE!
Denizli Büyükşehir Belediyesi kentte bulunan amatör spor kulüplerine destek olurken, kendi bünyesindeki Denizli Büyükşehir Belediyespor Kulübü bünyesinde bulunan çeşitli branşlardaki kadın ve erkek spor takımlarını da olumlu yönde motive edeyerek “sportif başarıları” da artırmaya başladı. Örneğin; 2024-2025 Voleybol sezonunda Kadınlar 2. ligde mücadele eden Denizli Büyükşehir Belediyespor Voleybol Kadın Takımı ilk maçını Aydın Belediyespor Kadın Voleybol takımı ile yaptı. Belediyespor’un Kadın Voleybol Takımını yolcu edenler arasında Belediyespor Başkanı İbrahim Doğan ve kulüp yöneticileri de vardı. Bu arada Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Bülent Bozbaş da, voleybol takımı oyuncuları ile sohbet etti ve moral-motivasyon desteğinde bulundu. 



BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR’LU AKINCI BALKAN 3’ÜNCÜSÜ 
Bu başarıların göstergelerinden biri de; Arnavutluk’un başkenti Tiran’da 5-6 Ekim 2024 tarihleri arasında düzenlenen Gençler Balkan Şampiyonası’nda Denizli ve Türkiye’yi Milli Takımlar bünyesinde temsil eden Denizli Büyükşehir Belediyespor Judo Takımı sporcusu Mehmet Ali Akıncı’nın “ +100 Kg’da” Balkan 3’üncüsü olması idi. “Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Slovenya, Arnavutluk, Kuzey Makedonya,Moldovya Bosna-Hersek, Bulgaristan, Romanya Yunanistan ve Türkiye den” 193 bayan 246 erkek olmak üzere toplam 439 sporcunun  katıldığı şampiyonada dereceye giren Mehmet Ali Akıncı’ta tebrik ve kutlama yağdı.
fixed-whatsapp-icon