
SOLLAMAZSAN GEÇEMEZSİN
Melih Pekdemir Birgün Gazetesinde yazdı; “Solamazsan geçemezsin! Hazindir, meclisteki muhalefete de muhalefet etmenin, iktidara muhalefet için gerekli olduğu günleri yaşıyoruz. Çünkü meclisteki muhalefet, muhalefet tarzıyla çoğu kez iktidardan farksızlaşıyor. Meclisteki muhalefet siyasi İslam’a karşı mı? Yoksa İslam’ın Saraylılar tarafından tefsir edilmesi tarzına mı karşı? Muhalefet neo-liberalizme karşı mı? Yoksa neo-liberalizmi bile ihlal eden (!) keyfi uygulamalarına mı? Muhalefet laiklikten yana mı? Ama yıllardır ağızlarında böyle bir kelimeyi hiç duymuyoruz. Muhalefet onlar gitsin biz gelelim demekten öte hangi farklı çözümü öneriyor? Milliyetçilik dediklerinde, din iman dediklerinde, sermayenin çıkarları dediklerinde, iktidarla yarışa girmekten veya hatta iktidarın arkasına dizilmekten öte ne diyorlar, ne ediyorlar bilen var mı? Peki, meclisteki muhalefet aslında neye karşı, neyin muhalefeti?”

SAĞ SOL ÇATIŞMASI YOK!
İŞSİZLİK VE YOKSULLUK VAR
Melih Pekdemir’in yazısı şöyle devam ediyor; “Bakın işte Kılıçdaroğlu ısrarla “sağ sol yok” deyip duruyor. Belki de en istikrarlı kullandığı cümle, bu cümledir. Daha iki gün önce CHP’nin “sağa kaydığı” eleştirilerine, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde 21. yüzyılın sorunlarını çözmek için yeni kavramlar bulmak zorundayız. 21. yüzyılın temel kavramı demokrasidir, sağ sol kavramları yok burada. Biz demokrasiyi savunuyoruz, birileri de otoriter meseleleri’ demedi mi? Dedi. Muhtemelen gündelik dilde sağına soğan soluna sarımsak diyordur. Demese iyi olurdu. Ya da birisi ona doğrusunu söylese, çünkü sermayeden yana sağ siyasete sağcılık denir, emekten ve ezilenden yana sol siyasete solculuk denir. (Gençlere sağ ve sol kavramlarının tarihsel kökenlerini de hatırlatayım: 1789 Fransız devrim meclisinde farklı sınıfların sağda ve solda oturmasından dolayı bu kelimeler siyasi birer kavram haline de geldi ve sonra zaman içinde bu siyasi konumlanış hep ‘sermayenin çıkarını savunmak’ ve ‘emeğin çıkarını savunmak’ olarak bilindi ve biliniyor. Sağ ve solun yok sayılması için sermaye ve emek de yok sayılmalı.)” Biz de işte bu yüzden “Politika kaç beden giyer, bizim ülkemizde? Ve özellikle de CHP’de politikaya soyunanların siyasi gömleği kaç beden olmalı?” diye soruyoruz.

O ARTIK DENİZLİ CHP’NİN “AĞIR TOPU”
CHP Merkezefendi İlçe Başkanı Ali Osman Horzum Başkan seçileli neredeyse 1,5 yıl oldu. Talihsizlik bu ya; Horzum’un başkanlık döneminin hemen sonrasında pandemi salgını patladı. CHP saflarından ve SMMM0’daki STK çalışmaları dönemlerinden “hareketli, aktif ve atak” bir politik aktör olarak tanıdığımız Ali Osman Horzum şu sıralar ağır mı ağır bir kişilik haline geldi. İşin şakası bir yana Horzum son 10 ayda neredeyse 8-10 kilo aldı ve epey şişmanladı. Geçtiğimiz günlerde Adalet Mahallesi Muhtarı Terzi Nevzat Kavlak’la bir fotoğraf veren Ali Osman Horzum, aldığı kilolarla Denizli CHP’nin eski il Başkanlarından Ümit Dizdaroğlu ile de yarışıyordu adeta. Bu arada elinde mezure ile Terzi Nevzat CHP’li Başkana; “Sen kaç beden oldun, gel bir ölçünü alayım” diyor gibiydi. Bu durumda biz de “CHP’de politika kaç beden giyer başkan?” demeden geçemedik.

HACI ŞERİF NECİP AĞA
Hacı Şerif Şekerlemeleri ve markasının kurucusu sempatik işadamı Necip Helvacı Korona dönemini tam koruma ve izolasyon ile geçiriyor. Fırsattan istifade sık sık; salgının ve insanın az olduğu ıssız ‘gizli cennetler’de görülen Necip Helvacı son olarak giydiği ilginç bir kasketle fotoğraf verdi. Duyduğumuza göre ünlü isim Necip Helvacı’yı bu haliyle görenler ona “Necip Bey” demeyi bırakıp “Necip Ağa” demeye başlamış!

REKTÖR KUTLUHAN’IN DOĞRULARI
Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan köşe yazılarımızdan birinde aşağıdaki dipnot ile DRT Denizli’de birlikte çalıştığımız Gazeteci İrfan Atasoy’un Pamukkale Üniversitesi’ne transfer olduğunu yayınlamıştık; “NOT; Gazeteci İrfan Atasoy PAÜ’nün Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü atanmış. Bize göre bu hareket de PAÜ Rektörü Ahmet Kutluhan’ın doğru yaptığı isabetli işlerden biri olmuş.” Ancak İrfan Atasoy basın müdürü değil, “2021 Mart ayından itibaren Pamukkale Üniversitesi Rektör Basın Danışmanı olarak görev yapmaya başlamış. (PAÜ’nün mevcut Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü bu görevi sürdürmektedir) Biz de bu yüzden bu yanlışlığı biraz da İrfan dostumuzdan söz edip yine bu köşede düzeltelim istedik.

İRFAN ATASOY KİMDİR?
İrfan Atasoy Lisans ve Yüksek Lisansını İletişim Tasarımı üzerine yaptı. “Sosyal Medyanın Toplumsal Hayata Etkileri ve Yeni Medya İle Oluşan Yeni İletişim Dili” başlıklı yüksek lisans tezi literatürdeki ilk çalışma. Ayrıca Halkla İlişkiler mezunu da olan İrfan Atasoy, Türk Dili ve Edebiyatı üzerine de Yandal Eğitimi aldı. Ayrıca İBB Gösteri Sanatları Merkezi’nde konservatuvar temelli eğitim veren ‘Oyunculuk Okulu’nda iki yıl eğitim gördü. 14 yıl boyunca TGRT FM ve TGRT Haber’de program yapımcılığı ve sunuculuk yapan İrfan Atasoy, Türkiye Gazetesi’nde de iki yıl güncel meselelere dair kaleme aldığı yazılarıyla köşe yazarlığı yaptı. 2017-2019 yılları arasında ise DRT TV’de Ana Haber Spikerliği ve Güne Bakış adlı programını hazırlayıp sundu. (Hâlihazırda DRT TV’de her Çarşamba yayınlanan “Haftaya Bakış” adlı gündem programının yapımcılığını ve sunuculuğunu yapıyor) 2014 yılından bu yana da Denizli Gazetesi’nde köşe yazılarına devam ediyor.

Öte yandan yurt içi ve yurt dışında tanınan bir seslendirme sanatçısı olan İrfan Atasoy, birçok yapımda da seslendirme yapmaya devam etmektedir. 2005 yılından bu yana da bireysel, kamu kurumu ve özel şirketlere birçok eğitim vermiştir. İletişim, Diksiyon, Seslendirme, Pazarlamada Dijital Sunum Teknikleri, Haber Yazma ve Sunuculuk, Medya Şirketlerinde Yönetim ve Organizasyon, CV Hazırlama-Sunum-Mülakat Teknikleri, Hasta-Hekim İlişkisi ve İletişimi, Beden Dili ve Etkili İletişim Stratejileri, Dramatik Doğaçlama ve Sahne Performans, Yeni Medya ve Yeni İletişim Dili, Business Agility, Kurumsal İletişim, Dijital Dönüşüm Süreçleri, Kurum Kültürü vb. birçok eğitim başlığı altında eğitimler vermiş ve danışmanlık hizmetleri sunmuştur.

KOCASERT, ŞENEL VE ATAR,
ONLAR PAÜ’DE İYİ İŞLER YAPAR
Evet, daha önce de ‘İrfan Atasoy ataması’nı Rektör Kutluhan’ın yaptığı doğru atama ve görevlendirmelerden biri olarak yorumlamıştık. Tıpkı; Denizli’nin tanınmış ihracatçı işadamı, (eski DENİB Başkanı ve TİM Başkan Yardımcısı) politikacı ve spor adamı Süleyman Kocasert’in Rektör Danışmanı ve eski İMO Başkanı Prof. Dr. Şevket Murat Şenel’in Dekan olarak atanmalarında olduğu gibi.. Rektör Kutluhan’ın bu doğru ve isabetli atamalarına bir ekleme daha yapacak olursak; Prof. Dr. Necip Atar’ın Rektör Yardımcısı atanmasını da bunlar arasında sayabiliriz.