Kızılcabölüklüler Vakfı ve Denizli Metropol işbirliği ile 15 günde bir yayınlanan “Yaşasın Kızılcabölük” programı sürüyor. Programın onuncu bölüm konukları Denizli Orman Bölge Müdürlüğü Merkez Bölge Şefi Ömer Didik ve Üretici Mesut Dayıoğlu oldu. Programda Kızılcabölük’te tarım ve Kızılcabölük’ün coğrafi yapısı konuşuldu.
ÖZEL RÖPORTAJ
Kızılcabölüklüler Vakfı ve Denizli Metropol işbirliği ile 15 günde bir yayınlanan “Yaşasın Kızılcabölük” programı sürüyor. Kızılcabölük’e dair her şeyi bulabileceğiniz programın onuncu bölümü yayınlandı. Bu bölümün konukları Denizli Orman Bölge Müdürlüğü Merkez Bölge Şefi Ömer Didik ve Üretici Mesut Dayıoğlu, program moderatörü Ertan Gürgün’ün sorularını yanıtladı.
ERTAN GÜRGÜN: Yaşasın Kızılcabölük programına hoş geldiniz. Bugünkü konuklarımız, Denizli Orman Bölge Müdürlüğü Merkez Bölge Şefi Ömer Didik ve Üretici Mesut Dayıoğlu.. Hoş geldiniz programımıza… Kızılcabölük’te tarım ve Kızılcabölük’ün coğrafi yapısını konuşacağız konuklarımızla…
ERTAN GÜRGÜN: Sizinle başlayalım isterseniz Ömer Bey, Kızılcabölük’ün coğrafi yapısını anlatır mısınız bizlere?
ÖMER DİDİK: Kızılcabölük’ün coğrafi yapısını şöyle anlatalım. Kızılcabölük Ege Bölgesi’nin güney doğusunda yer alıyor. Denizli’nin ise güneyinde. Kızılcabölük’ü iki kısımda anlatabiliriz. Dağlık alan kuzey kısmında Çakıroluk’a kadar, Tavas Karacasu altındaki bölüm ise ovalık kısımdır. Ormanlardan bahsedersek, türlerimiz kızılçam, karaçam, sedir, ardıç, çınar, meşe ağaçlarıdır. Kızılcabölük’ün iklimini de irdelersek, iklim Akdeniz iklimidir. Dağlar kıyıya dik uzandığı için ılıman iklim hakim. Yazlar kurak ve sıcak geçiyor. Kışlar ise eskisine nazaran daha ılık geçiyor. Denizli tam bir geçiş bölgesi olduğu için iç Anadolu’nun sertliğini de barındırıyor. Yükseklere çıkınca hava sertleşiyor. Kızılcabölük’te rakım 900. Yüksek bir rakım. Kışlar o yüzden sert geçer. Dereler ve ovalara gelirsek, Çakıroluk yolunu baz alırsak, sırtımızı ovaya verdiğimizde sol kısımda 8 çam vardır. Yukarıya çıktığımızda Çileli çeşme, söğüt önü gelir. Firmanlar Çamlığı, Kahramanlar Çamlığı vardır. Kahramanlar Çamlığı’nın ismi Kahramanlar Sülalesi’nden geliyor. Arıcılık ve tarımla uğraşırlarmış. Firmanlar Sülalesi’de var. Akarsuları incelersek, Kahraman yarması da var. Orman tarlaların arasında kalmış vatandaşlar o dönem ormanı korumuşlar. Kızılcabölük’te kahraman yarmasının suyu çok az akıyor. Daha yukarıda yer oluk, yukarı yer oluk var. Bu Evran Dağı’na kadar dayanıyor. Evran Dağı en yüksek dağımız 2 bin 140 metre. Sonra Çakıroluk ise bin 700 metre. Kızılcabölük’ün sol tarafı böyle. Sağ tarafı ise köpek deresinden başlıyor. Belhan, Ercek, Çarşır, örtülü, daha doğusunda Çatal Armut var. Yola yaklaştığımızda mevkii olarak Şimşek’in Havuzu deriz. Herkes bilir. Hırpınar vardır üstünde. Yaylalarımız var. Yemişen, Başalan ve Taşağar var. İbişin Kahvesi bizim için bir duraktır. Denizli’ye yakındır. Yürüyüşlerde yemek yediğimiz alan. Sağ tarafta Yanmaz Deresi var. Birde Kızıldere Barajımız var. Çatal Armut, Cafer Deresi’nden beslenir. Yolun altında ise ovalarımız var. Sınırımız Altınova ve çiftliğe kadar dayanır. Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın Kızılcabölük kitabını okudum. Kızılcaoluk diye bir isim geçiyor. Kızılcabölük’ün isminin buradan geldiği yazıyor kitapta. Kuzeyi Çakıroluk, batısı vakıf, doğusu pınarlık, güneyi ise Tavas Ovası ve çiftliğe kadar uzanıyor. Vakıf Köyü’nün üstünde kalıyor taş ocağı sınırı kesiyor.
ERTAN GÜRGÜN: Kızılcabölük’te tarımı ise Mesut Dayıoğlu’ndan dinleyeceğiz.
MESUT DAYIOĞLU: Kızılcabölük’te tarım deyince 1970’li yıllarda öküz ve beygir çiftleri vardı. Traktör yeni yeni kullanılıyordu. Ana meslek dokumacılık olduğu için o dönem sadece hayvanlarla yapılan tarım vardı. Almanya’ya gitmiştim. Orada çok değişik tarım aletleri gördüm. Hasadı makinalarla yapıyorlardı o dönem biz insan eliyle yapıyorduk. Tekstille beraber tarımı az da olsa beraber yürüttük. Almanya’dan döndüğümde Denizli’de lise okudum. Denizli Lisesi o dönem çok başarılıydı. Zaten dört lise vardı. Eğitim kadrosu çok güzeldi. Denizli Lisesi’ni bitirdim ve hedefim yüksekti. 500 bin giren var üniversiteye 50 bin öğrenci alıyorlardı. İstediğim üniversiteyi kazanamadım. Askere gittim. Döndüm bir şeyler yapmam lazım. Babam illa üniversite okuyacaksın diyor. Çift aşamalı sınav. Birincisi Denizli’de ikincisi İzmir’de. Okuduk, Denizli’ye döndüm. Evlilik ardından ne yapalım. Bağ var. 8 dekarlık bir alan var. Üzüm ekili. Kaliteli üzümler aşılanmış. Elmacılık o zaman gözde. Bağımız benimle yaşıt şimdilerde. 60’ın üzerinde. Tarımı bağcılığı büyüklerimizden öğrendik. İbrahim Kunaç ve Ahmet Yakıt’tan öğrendim. İkisi de sert mizaçlı ama işinin erbabı kişilerdi. Yanlarında çalışmak kolay değil. İkisine de sevdirdim kendimi. Pekmezi de öğrendim. Kızılcabölük’e hizmet etmem lazım. Ne yapabilirimi düşünüyorum. Babamın üzümcülük ve elmacılık faaliyetleri çok dikkat çekiyor ve iştah kabartıyor çevremizde. O dönem yetiştirdiğimiz bir elma 375 gram gelmişti. 15 çeşit üzüm yetişiyor o zamanlar. İlk ticari üzüm ve elmacılığı babam yapmıştı. O dönem herkes yiyeceği kadar ekiyordu.
MESUT DAYIOĞLU: Bademcilikle ilgili de konuşalım. Benim için çok önemli bu husus. 1994 yılında ilçe tarım müdürlüğü tarafından bir seminere katılmak için görevlendirildim. Gittim, giderken de seminere katılan hocaların branşlarını öğrendim. Tarım ve ilaçlama üzerine görüşmem gereken hocalar var. Dr. Atıf Atilla var o zaman. 75 yaşında. Onunla konuşmam gerektiğini söylediler. Sürekli beni çağırdı istişare ettik. Kızılcabölük deyince “Sen şöyle bir dur” dedi. “Kızılcabölük’ü severim havası güzel ama insanları inatçıdır” dedi. “Nasıl hocam” dedim. “1945 yıllarında genç mühendisim Kızılcabölük’te Mustafa Yağcıoğlu vardı belediye başkanı” dedi. “Kızılcabölük’te badem olur dedim ve badem fidanları getirip örnek bir bahçe yaptık Kızılcabölük’e” dedi. “Bu bahçeyi akıllandıracağız dedim ve başka bir ile göreve gittim” dedi. Yıllar sonra aynı yere gelmiş, “Bademler var ama hiçbiri aşılanmamış halbuki anlatmıştım” dedi. “Bu konuda dargınım” dedi. “Girişimciler aslında” dedi… Böyle bir olay. Bademcilik böyle başlıyor ve artarak devam ediyor. Üzüm devam, bakliyatta devam ediyor ama ana işimiz hala tekstil. Günümüzde meyve bahçeleri büyüdü ve artık iyi ticaret yapılıyor. Biz karasabanla başlamışız Kızılcabölük’te tarıma. Sabah 3 saat yol gidermiş dedelerimiz, karasabanla işlermiş. Sonra at çiftleri sürmüş tarlaları. Babam yenilikleri çok severdi. 1950’li yıllarda ilk traktörü Kızılcabölük’e o getirdi. Tarıma onunla devam etmiş. Zorluklarda yaşamış. Traktör var ama gerekli alet edavat yok. Sonra Avrupa serüveni başlıyor ve 20 yılı orada geçiriyor. Tarımda işlenebilir alan Kızılcabölük’te 20 bin dekarlık bir alan şimdilerde. 5 bini asfaltın üstünde, 15 bin dekarı ovada. 11 bini ÇKS’ye kayıtlı. Kalanı aile büyüklerine ait ve çekinceleri var ÇKS konusunda. Şu anda Kızılcabölük’te kuru tarım yapılırdı. Buğday, arpa gibi. Günümüzde bunlar azaldı. Bu ürünlerin maliyetleri yükseldi. 1994 yılında arayış içindeydim. o dönem deneme kuyusu açıldı sulama ile ilgili. Deneme kuyusu için kooperatif kurulması istendi. Yaparız dedik. 15 kişi bir araya geliyor kooperatif kurmak için. Resmiyete dönüştürdük. Köy hizmetleri ile görüşmeniz gerekiyor dediler. Devamı için alan tespit edilmesi gerekli dediler. Bu işi başarıp Kızılcabölük’te ekonomik bir patlama olur mu diye düşünüyoruz. Tarla sahipleri ile görüştük yüzde 60’ını kaydetmemiz gerekiyormuş. Hazırladık. Köy Hizmetlerine götürdük. Bir eksik yok dediler ve kabul gördü. Üst yazımız yazıldı ve ertesi gün yazı ile dosyalarla İzmir’e gidip evrakları teslim ettik. İşler Aydın DSİ’ye aktarılmış. Sondajları yapacaklar Kızılcabölük’te. İşi hızlandırdık. 5 kuyu kazıldı. Suyu çıkardık. Şimdi tarımda nasıl kullanacağız iş oraya geldi. Köy Hizmetleri ellerinde bir model olduğunu söyledi. Sulama sahasında toplulaştırma yapacağız ve suyu kullanması çok güzel olacak dediler. O alandaki kişilerin yüzde 60’ı kabul etmesi gerekiyor. Yeraltına döşenecek kullanacağız diye sevindim. Kızılcabölük’te 4 çeşit toprak çeşidi var. Toprakların çeşidi yüzünden sulama ile ilgili sıkıntı yaşayabiliriz. Ben gittim Köy Hizmetlerine kanalları yaparak suyu verin dedim. Başladı yapıldı. Teslim edildi. Çiftçiler kanalın üzerinde geçiyor yapmayın diyoruz. Olmadı. Suyu kullanan yok. Masraf kooperatifte çok fazla o zaman. Her yıl genel kurul yapıyoruz. Yönetim değişmiyorsa iki yılda bir yapın dediler. Ben 10 sene başkanlık yaptım. Her şeyi başardık ama su kullanmayı başaramadık. Şimdiki durum çok güzel. Gençler çok güzel çalışıyor. Ayçiçeği ve mısır üzerine gittiler ve sonuca vardılar. Kızılcabölük’te şimdi ceviz çoğaldı. Cevizciliği geliştirmeye çalışıyoruz. Ceviz çok su istiyor. Chandler cinsi çok su istiyor. Şimdi kuraklık var. sanırım yerli cevize dönmemiz gerekecek.
MESUT DAYIOĞLU: Kızılcabölük ile ilgili tarım bilgilerini de paylaşalım. Ovamızda 70 çeşit ürün yetişiyor. Bitkilerde bunun içinde. Tarımla kayıtlı uğraşan kişi sayısı bin 600. Son güncel rakamlar bunlar. Toplam tarım dekar alanımız 11 bin 735. 2 bin 344 dekar çerezlik ayçiçeği, 2 bin 272 dekar ceviz, bin 295 dekar mısır, arpa, ayva, elma, yonca, badem, tütün, yulaf, kiraz, buğday, karpuz, kavun, lavanta, kekik bunlar 300 ile 800 dekar arasında. Lavanta ve kekik artsın isterim. Bunlar katma değeri yüksek ürünler. Bu ürünler su da istemiyor. Atıl durumdaki arazilere bunlar ekilebilir. İyi kazanç elde ederler. Bu işe girmelerini tavsiye ederim. Baş ürünlerimiz ayçiçeği, mısır…
ÖMER DİDİK: Bende programın sonunda bir mesaj vermek istiyorum özellikle tarımla uğraşanlara. Kekik ve lavanta ekmelerini diliyorum. Evet Kızılcabölük su zengini ama, kuraklık var malum. Suyu lütfen tedarikli kullansınlar.
MESUT DAYIOĞLU: Son olarak buradan bir şey söylemek istiyorum. Tarımda aşılama çok önemli. Kızılcabölük’te ilgi duyan varsa tespit edelim. Ben aşılamayı gençlere öğreteyim istiyorum. Fidan alırlarsa masraflı olur. Buradan gençlere çağrım budur.
YAŞASIN KIZILCABÖLÜK PROGRAMININ ONUNCU BÖLÜMÜMÜN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
ÖZEL RÖPORTAJ
Kızılcabölüklüler Vakfı ve Denizli Metropol işbirliği ile 15 günde bir yayınlanan “Yaşasın Kızılcabölük” programı sürüyor. Kızılcabölük’e dair her şeyi bulabileceğiniz programın onuncu bölümü yayınlandı. Bu bölümün konukları Denizli Orman Bölge Müdürlüğü Merkez Bölge Şefi Ömer Didik ve Üretici Mesut Dayıoğlu, program moderatörü Ertan Gürgün’ün sorularını yanıtladı.
ERTAN GÜRGÜN: Yaşasın Kızılcabölük programına hoş geldiniz. Bugünkü konuklarımız, Denizli Orman Bölge Müdürlüğü Merkez Bölge Şefi Ömer Didik ve Üretici Mesut Dayıoğlu.. Hoş geldiniz programımıza… Kızılcabölük’te tarım ve Kızılcabölük’ün coğrafi yapısını konuşacağız konuklarımızla…
ERTAN GÜRGÜN: Sizinle başlayalım isterseniz Ömer Bey, Kızılcabölük’ün coğrafi yapısını anlatır mısınız bizlere?
ÖMER DİDİK: Kızılcabölük’ün coğrafi yapısını şöyle anlatalım. Kızılcabölük Ege Bölgesi’nin güney doğusunda yer alıyor. Denizli’nin ise güneyinde. Kızılcabölük’ü iki kısımda anlatabiliriz. Dağlık alan kuzey kısmında Çakıroluk’a kadar, Tavas Karacasu altındaki bölüm ise ovalık kısımdır. Ormanlardan bahsedersek, türlerimiz kızılçam, karaçam, sedir, ardıç, çınar, meşe ağaçlarıdır. Kızılcabölük’ün iklimini de irdelersek, iklim Akdeniz iklimidir. Dağlar kıyıya dik uzandığı için ılıman iklim hakim. Yazlar kurak ve sıcak geçiyor. Kışlar ise eskisine nazaran daha ılık geçiyor. Denizli tam bir geçiş bölgesi olduğu için iç Anadolu’nun sertliğini de barındırıyor. Yükseklere çıkınca hava sertleşiyor. Kızılcabölük’te rakım 900. Yüksek bir rakım. Kışlar o yüzden sert geçer. Dereler ve ovalara gelirsek, Çakıroluk yolunu baz alırsak, sırtımızı ovaya verdiğimizde sol kısımda 8 çam vardır. Yukarıya çıktığımızda Çileli çeşme, söğüt önü gelir. Firmanlar Çamlığı, Kahramanlar Çamlığı vardır. Kahramanlar Çamlığı’nın ismi Kahramanlar Sülalesi’nden geliyor. Arıcılık ve tarımla uğraşırlarmış. Firmanlar Sülalesi’de var. Akarsuları incelersek, Kahraman yarması da var. Orman tarlaların arasında kalmış vatandaşlar o dönem ormanı korumuşlar. Kızılcabölük’te kahraman yarmasının suyu çok az akıyor. Daha yukarıda yer oluk, yukarı yer oluk var. Bu Evran Dağı’na kadar dayanıyor. Evran Dağı en yüksek dağımız 2 bin 140 metre. Sonra Çakıroluk ise bin 700 metre. Kızılcabölük’ün sol tarafı böyle. Sağ tarafı ise köpek deresinden başlıyor. Belhan, Ercek, Çarşır, örtülü, daha doğusunda Çatal Armut var. Yola yaklaştığımızda mevkii olarak Şimşek’in Havuzu deriz. Herkes bilir. Hırpınar vardır üstünde. Yaylalarımız var. Yemişen, Başalan ve Taşağar var. İbişin Kahvesi bizim için bir duraktır. Denizli’ye yakındır. Yürüyüşlerde yemek yediğimiz alan. Sağ tarafta Yanmaz Deresi var. Birde Kızıldere Barajımız var. Çatal Armut, Cafer Deresi’nden beslenir. Yolun altında ise ovalarımız var. Sınırımız Altınova ve çiftliğe kadar dayanır. Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın Kızılcabölük kitabını okudum. Kızılcaoluk diye bir isim geçiyor. Kızılcabölük’ün isminin buradan geldiği yazıyor kitapta. Kuzeyi Çakıroluk, batısı vakıf, doğusu pınarlık, güneyi ise Tavas Ovası ve çiftliğe kadar uzanıyor. Vakıf Köyü’nün üstünde kalıyor taş ocağı sınırı kesiyor.
ERTAN GÜRGÜN: Kızılcabölük’te tarımı ise Mesut Dayıoğlu’ndan dinleyeceğiz.
MESUT DAYIOĞLU: Kızılcabölük’te tarım deyince 1970’li yıllarda öküz ve beygir çiftleri vardı. Traktör yeni yeni kullanılıyordu. Ana meslek dokumacılık olduğu için o dönem sadece hayvanlarla yapılan tarım vardı. Almanya’ya gitmiştim. Orada çok değişik tarım aletleri gördüm. Hasadı makinalarla yapıyorlardı o dönem biz insan eliyle yapıyorduk. Tekstille beraber tarımı az da olsa beraber yürüttük. Almanya’dan döndüğümde Denizli’de lise okudum. Denizli Lisesi o dönem çok başarılıydı. Zaten dört lise vardı. Eğitim kadrosu çok güzeldi. Denizli Lisesi’ni bitirdim ve hedefim yüksekti. 500 bin giren var üniversiteye 50 bin öğrenci alıyorlardı. İstediğim üniversiteyi kazanamadım. Askere gittim. Döndüm bir şeyler yapmam lazım. Babam illa üniversite okuyacaksın diyor. Çift aşamalı sınav. Birincisi Denizli’de ikincisi İzmir’de. Okuduk, Denizli’ye döndüm. Evlilik ardından ne yapalım. Bağ var. 8 dekarlık bir alan var. Üzüm ekili. Kaliteli üzümler aşılanmış. Elmacılık o zaman gözde. Bağımız benimle yaşıt şimdilerde. 60’ın üzerinde. Tarımı bağcılığı büyüklerimizden öğrendik. İbrahim Kunaç ve Ahmet Yakıt’tan öğrendim. İkisi de sert mizaçlı ama işinin erbabı kişilerdi. Yanlarında çalışmak kolay değil. İkisine de sevdirdim kendimi. Pekmezi de öğrendim. Kızılcabölük’e hizmet etmem lazım. Ne yapabilirimi düşünüyorum. Babamın üzümcülük ve elmacılık faaliyetleri çok dikkat çekiyor ve iştah kabartıyor çevremizde. O dönem yetiştirdiğimiz bir elma 375 gram gelmişti. 15 çeşit üzüm yetişiyor o zamanlar. İlk ticari üzüm ve elmacılığı babam yapmıştı. O dönem herkes yiyeceği kadar ekiyordu.
MESUT DAYIOĞLU: Bademcilikle ilgili de konuşalım. Benim için çok önemli bu husus. 1994 yılında ilçe tarım müdürlüğü tarafından bir seminere katılmak için görevlendirildim. Gittim, giderken de seminere katılan hocaların branşlarını öğrendim. Tarım ve ilaçlama üzerine görüşmem gereken hocalar var. Dr. Atıf Atilla var o zaman. 75 yaşında. Onunla konuşmam gerektiğini söylediler. Sürekli beni çağırdı istişare ettik. Kızılcabölük deyince “Sen şöyle bir dur” dedi. “Kızılcabölük’ü severim havası güzel ama insanları inatçıdır” dedi. “Nasıl hocam” dedim. “1945 yıllarında genç mühendisim Kızılcabölük’te Mustafa Yağcıoğlu vardı belediye başkanı” dedi. “Kızılcabölük’te badem olur dedim ve badem fidanları getirip örnek bir bahçe yaptık Kızılcabölük’e” dedi. “Bu bahçeyi akıllandıracağız dedim ve başka bir ile göreve gittim” dedi. Yıllar sonra aynı yere gelmiş, “Bademler var ama hiçbiri aşılanmamış halbuki anlatmıştım” dedi. “Bu konuda dargınım” dedi. “Girişimciler aslında” dedi… Böyle bir olay. Bademcilik böyle başlıyor ve artarak devam ediyor. Üzüm devam, bakliyatta devam ediyor ama ana işimiz hala tekstil. Günümüzde meyve bahçeleri büyüdü ve artık iyi ticaret yapılıyor. Biz karasabanla başlamışız Kızılcabölük’te tarıma. Sabah 3 saat yol gidermiş dedelerimiz, karasabanla işlermiş. Sonra at çiftleri sürmüş tarlaları. Babam yenilikleri çok severdi. 1950’li yıllarda ilk traktörü Kızılcabölük’e o getirdi. Tarıma onunla devam etmiş. Zorluklarda yaşamış. Traktör var ama gerekli alet edavat yok. Sonra Avrupa serüveni başlıyor ve 20 yılı orada geçiriyor. Tarımda işlenebilir alan Kızılcabölük’te 20 bin dekarlık bir alan şimdilerde. 5 bini asfaltın üstünde, 15 bin dekarı ovada. 11 bini ÇKS’ye kayıtlı. Kalanı aile büyüklerine ait ve çekinceleri var ÇKS konusunda. Şu anda Kızılcabölük’te kuru tarım yapılırdı. Buğday, arpa gibi. Günümüzde bunlar azaldı. Bu ürünlerin maliyetleri yükseldi. 1994 yılında arayış içindeydim. o dönem deneme kuyusu açıldı sulama ile ilgili. Deneme kuyusu için kooperatif kurulması istendi. Yaparız dedik. 15 kişi bir araya geliyor kooperatif kurmak için. Resmiyete dönüştürdük. Köy hizmetleri ile görüşmeniz gerekiyor dediler. Devamı için alan tespit edilmesi gerekli dediler. Bu işi başarıp Kızılcabölük’te ekonomik bir patlama olur mu diye düşünüyoruz. Tarla sahipleri ile görüştük yüzde 60’ını kaydetmemiz gerekiyormuş. Hazırladık. Köy Hizmetlerine götürdük. Bir eksik yok dediler ve kabul gördü. Üst yazımız yazıldı ve ertesi gün yazı ile dosyalarla İzmir’e gidip evrakları teslim ettik. İşler Aydın DSİ’ye aktarılmış. Sondajları yapacaklar Kızılcabölük’te. İşi hızlandırdık. 5 kuyu kazıldı. Suyu çıkardık. Şimdi tarımda nasıl kullanacağız iş oraya geldi. Köy Hizmetleri ellerinde bir model olduğunu söyledi. Sulama sahasında toplulaştırma yapacağız ve suyu kullanması çok güzel olacak dediler. O alandaki kişilerin yüzde 60’ı kabul etmesi gerekiyor. Yeraltına döşenecek kullanacağız diye sevindim. Kızılcabölük’te 4 çeşit toprak çeşidi var. Toprakların çeşidi yüzünden sulama ile ilgili sıkıntı yaşayabiliriz. Ben gittim Köy Hizmetlerine kanalları yaparak suyu verin dedim. Başladı yapıldı. Teslim edildi. Çiftçiler kanalın üzerinde geçiyor yapmayın diyoruz. Olmadı. Suyu kullanan yok. Masraf kooperatifte çok fazla o zaman. Her yıl genel kurul yapıyoruz. Yönetim değişmiyorsa iki yılda bir yapın dediler. Ben 10 sene başkanlık yaptım. Her şeyi başardık ama su kullanmayı başaramadık. Şimdiki durum çok güzel. Gençler çok güzel çalışıyor. Ayçiçeği ve mısır üzerine gittiler ve sonuca vardılar. Kızılcabölük’te şimdi ceviz çoğaldı. Cevizciliği geliştirmeye çalışıyoruz. Ceviz çok su istiyor. Chandler cinsi çok su istiyor. Şimdi kuraklık var. sanırım yerli cevize dönmemiz gerekecek.
MESUT DAYIOĞLU: Kızılcabölük ile ilgili tarım bilgilerini de paylaşalım. Ovamızda 70 çeşit ürün yetişiyor. Bitkilerde bunun içinde. Tarımla kayıtlı uğraşan kişi sayısı bin 600. Son güncel rakamlar bunlar. Toplam tarım dekar alanımız 11 bin 735. 2 bin 344 dekar çerezlik ayçiçeği, 2 bin 272 dekar ceviz, bin 295 dekar mısır, arpa, ayva, elma, yonca, badem, tütün, yulaf, kiraz, buğday, karpuz, kavun, lavanta, kekik bunlar 300 ile 800 dekar arasında. Lavanta ve kekik artsın isterim. Bunlar katma değeri yüksek ürünler. Bu ürünler su da istemiyor. Atıl durumdaki arazilere bunlar ekilebilir. İyi kazanç elde ederler. Bu işe girmelerini tavsiye ederim. Baş ürünlerimiz ayçiçeği, mısır…
ÖMER DİDİK: Bende programın sonunda bir mesaj vermek istiyorum özellikle tarımla uğraşanlara. Kekik ve lavanta ekmelerini diliyorum. Evet Kızılcabölük su zengini ama, kuraklık var malum. Suyu lütfen tedarikli kullansınlar.
MESUT DAYIOĞLU: Son olarak buradan bir şey söylemek istiyorum. Tarımda aşılama çok önemli. Kızılcabölük’te ilgi duyan varsa tespit edelim. Ben aşılamayı gençlere öğreteyim istiyorum. Fidan alırlarsa masraflı olur. Buradan gençlere çağrım budur.
YAŞASIN KIZILCABÖLÜK PROGRAMININ ONUNCU BÖLÜMÜMÜN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
0 Yorum