Doğaç Yapı bünyesinde kurulan ve sanatsal çalışmaların sergilendiği SESEART, kapılarını açtı. Arkeolog ve Tarihi Anıtlar Restoratörü Sanatçısı ve Heykeltraş Prof. Dr. Hesam Mohtasham’ın eserlerinin sergilendiği SESEART Müzesi’nin varoluş hikayesini Doğaç Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Doğaç anlattı. Prof. Dr. Hesam Mohtasham ise SESEART’taki sanat çalışmalarını beğeniye sunarken, ne tür eserler yarattığını paylaştı. Mohtasham, Denizlilileri eserlerini görmeleri için SESEART’a davet etti.
Doğaç Yapı bünyesinde kurulan ve sanatsal çalışmaların sergilendiği Sese Art, kapılarını hakla açtı. Arkeolog ve Tarihi Anıtlar Restoratörü Sanatçısı ve Heykeltraş Prof. Dr. Hesam Mohtasham’ın oluşturduğu 200’ün üzerinde eserlerin yer aldığı müzenin tanıtımı yapıldı. Tanıtım toplantısına Prof. Dr. Mohtasham’ın yanı sıra; eşi Shiva Taghipoor, Doğaç Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Doğaç, Doğaç Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Serhat Doğaç katıldı.
Müzenin varoluş hikayesini anlatan Doğaç Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Doğaç; “İranlı Profesörümüz muhteşem. Kendisi arkeoloji profesörü, aynı zamanda küçük el sanatlarında çok başarılı bir hocamız. Yaklaşık 9 yıldır Denizli’de yaşıyor. Bizim yaklaşık 2 yıldır tanışmışlığımız var. Hocamın yaptığı eserleriyle birlikte biz Sese Art’ı oluşturarak hocamızı bünyemizde yer açtık. Hocamız eserleriyle hemşehrilerimize ve Türkiye’ye katkı sağlamak adına burada çalışmalar yapıyoruz. Şirketimiz bünyesinde 2 tane atölyemiz var. Bu atölyelerimizden bir tanesi, hocamızın küçük el sanatlarını yaptığı bir atölyedir. Diğer atölyede ise heykelleri yapıyor” diye konuştu.
Şirket binasının ikinci katında bütün eserleri açık müze şeklinde sergilediklerini ifade eden Doğaç; “Burası halka açık. İsteyen istediği gibi gelip, hocamızın eserlerini görebilirler. Çalışmalarımız devam edecek. Şehrimize katkımız olacak. Ülkemizin diğer illerinde de girişimlerimiz var. Önümüzdeki ay İstanbul’da bir katılımımız olacak. Hocamın eserlerini orada sergileyeceğiz” ifadelerini kullandı. İranlı Prof. Dr. Hesam Mohtasham ile karşılaşma hikayesini anlatan Doğaç; şunları kaydetti: “Hocamla tanıştık ve hocam bana özel bir eser yapmak istedi. Benim motor hobim var. Oğlum ile birlikte çok sevdiğim bir resmim var. ‘Bunu bana yapar mısınız?’ dedim. Daha sonra hocam ahşaptan güzel bir eser yaptı ve ondan sonra kopamadık.”
Müzede yer alan eserleri gurup olarak birlikte yaptıklarını ifade eden İranlı Prof. Dr. Hesam Mohtasham; “Tek kişiyle hiçbir şey olmaz. Şu anda biz bir gurubuz. 9 senedir Türkiye’de yaşıyorum. Türklere borcum var. Burada çok istediğim bir şeyi yapıyorum. İlk sergimi ise Turan Bahadır Sergi Salonu’nda açtım. Doğaç Yapı ve Sedat Bey ana sponsorumuz oldu. Biz sergimizi depremzede aileler için açtık. Sedat Bey, orada; ‘Bu eserler niye raflarda tozlansın. İnsanlar gelsin görsünler. Bir farkın olsun. İnsanlara faydan olsun. Bir kişi bunu öğrensin’ dedi. Biz de geldik burada bir müze gibi yer açtık. Bunun için baya telaş ettik. Ben değilim, biziz. Doğaç Gurup olarak hep birlikte yaptık. Onun için de elimizden ne gelirse, yapmaya çalıştık. En güzel yıllarımı Türkiye’de gördüm. Bu millete borcum var. Bunu bir şekilde ödemek istiyorum. Doğaç Gurup böyle bir imkanı benim için hazırladı ve ben şu anda onu yapmaya çalışıyorum” diye konuştu.
Yaptığı çalışmalara dair bilgiler aktaran Prof. Dr. Mohtasham; “Bizim limitimiz yok. Boyut olarak milimetrikten metrekareye kadar her şeyi sanata dönüştürebiliyoruz. Malzeme olarak da limitimiz yok. Taş, ahşap, metal gibi her türlü malzemeden eserimiz var. Beklentimiz ve limitimiz yok. Her şeyi sanat eserine çevirebiliyoruz. Artık malzemeden bir şeyler yaptıran insanları daha çok severim. Bütün eserlerimiz, sipariş geldiği için yapmadık. Bular hoşuma gittiği için ya da ilham geldiği için yaptım. Aşk heykelleri de var. Heykellerimizin hepsi de hikayeli” ifadelerine yer verdi.
İran’dan Türkiye ve hatta Denizli’ye geliş hikayesini hakkında da konuşan Prof. Dr. Mohtasham; “Ben restorasyoncu, arkeoloğum. Denizli’nin de çok büyük bir potansiyeli var. Ben de buraya geldim ve bunlar için kaldım. Çok güzel bir şey. Türkiye zaten arkeologların cenneti. Denizli’nin de çok büyük bir potansiyeli var. Sakin ve güzel bir şehir. Hierapolis’te ve Laodikya’da da çalıştım. Bu eserler normal bir eser değil. Herkesin bunları alma şansı yok. En azından gelsinler, görsünler. Pazartesiden cumartesiye kadar sabah 8.30’dan akşam 18.00’e kadar kapımız herkese açık. Herkes Doğaç Yapı’ya gelip, bunları görebilirler. Biz buradayız” şeklinde ifade etti.
Doğaç Yapı bünyesinde kurulan ve sanatsal çalışmaların sergilendiği Sese Art, kapılarını hakla açtı. Arkeolog ve Tarihi Anıtlar Restoratörü Sanatçısı ve Heykeltraş Prof. Dr. Hesam Mohtasham’ın oluşturduğu 200’ün üzerinde eserlerin yer aldığı müzenin tanıtımı yapıldı. Tanıtım toplantısına Prof. Dr. Mohtasham’ın yanı sıra; eşi Shiva Taghipoor, Doğaç Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Doğaç, Doğaç Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Serhat Doğaç katıldı.
Müzenin varoluş hikayesini anlatan Doğaç Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Doğaç; “İranlı Profesörümüz muhteşem. Kendisi arkeoloji profesörü, aynı zamanda küçük el sanatlarında çok başarılı bir hocamız. Yaklaşık 9 yıldır Denizli’de yaşıyor. Bizim yaklaşık 2 yıldır tanışmışlığımız var. Hocamın yaptığı eserleriyle birlikte biz Sese Art’ı oluşturarak hocamızı bünyemizde yer açtık. Hocamız eserleriyle hemşehrilerimize ve Türkiye’ye katkı sağlamak adına burada çalışmalar yapıyoruz. Şirketimiz bünyesinde 2 tane atölyemiz var. Bu atölyelerimizden bir tanesi, hocamızın küçük el sanatlarını yaptığı bir atölyedir. Diğer atölyede ise heykelleri yapıyor” diye konuştu.
Şirket binasının ikinci katında bütün eserleri açık müze şeklinde sergilediklerini ifade eden Doğaç; “Burası halka açık. İsteyen istediği gibi gelip, hocamızın eserlerini görebilirler. Çalışmalarımız devam edecek. Şehrimize katkımız olacak. Ülkemizin diğer illerinde de girişimlerimiz var. Önümüzdeki ay İstanbul’da bir katılımımız olacak. Hocamın eserlerini orada sergileyeceğiz” ifadelerini kullandı. İranlı Prof. Dr. Hesam Mohtasham ile karşılaşma hikayesini anlatan Doğaç; şunları kaydetti: “Hocamla tanıştık ve hocam bana özel bir eser yapmak istedi. Benim motor hobim var. Oğlum ile birlikte çok sevdiğim bir resmim var. ‘Bunu bana yapar mısınız?’ dedim. Daha sonra hocam ahşaptan güzel bir eser yaptı ve ondan sonra kopamadık.”
Müzede yer alan eserleri gurup olarak birlikte yaptıklarını ifade eden İranlı Prof. Dr. Hesam Mohtasham; “Tek kişiyle hiçbir şey olmaz. Şu anda biz bir gurubuz. 9 senedir Türkiye’de yaşıyorum. Türklere borcum var. Burada çok istediğim bir şeyi yapıyorum. İlk sergimi ise Turan Bahadır Sergi Salonu’nda açtım. Doğaç Yapı ve Sedat Bey ana sponsorumuz oldu. Biz sergimizi depremzede aileler için açtık. Sedat Bey, orada; ‘Bu eserler niye raflarda tozlansın. İnsanlar gelsin görsünler. Bir farkın olsun. İnsanlara faydan olsun. Bir kişi bunu öğrensin’ dedi. Biz de geldik burada bir müze gibi yer açtık. Bunun için baya telaş ettik. Ben değilim, biziz. Doğaç Gurup olarak hep birlikte yaptık. Onun için de elimizden ne gelirse, yapmaya çalıştık. En güzel yıllarımı Türkiye’de gördüm. Bu millete borcum var. Bunu bir şekilde ödemek istiyorum. Doğaç Gurup böyle bir imkanı benim için hazırladı ve ben şu anda onu yapmaya çalışıyorum” diye konuştu.
Yaptığı çalışmalara dair bilgiler aktaran Prof. Dr. Mohtasham; “Bizim limitimiz yok. Boyut olarak milimetrikten metrekareye kadar her şeyi sanata dönüştürebiliyoruz. Malzeme olarak da limitimiz yok. Taş, ahşap, metal gibi her türlü malzemeden eserimiz var. Beklentimiz ve limitimiz yok. Her şeyi sanat eserine çevirebiliyoruz. Artık malzemeden bir şeyler yaptıran insanları daha çok severim. Bütün eserlerimiz, sipariş geldiği için yapmadık. Bular hoşuma gittiği için ya da ilham geldiği için yaptım. Aşk heykelleri de var. Heykellerimizin hepsi de hikayeli” ifadelerine yer verdi.
İran’dan Türkiye ve hatta Denizli’ye geliş hikayesini hakkında da konuşan Prof. Dr. Mohtasham; “Ben restorasyoncu, arkeoloğum. Denizli’nin de çok büyük bir potansiyeli var. Ben de buraya geldim ve bunlar için kaldım. Çok güzel bir şey. Türkiye zaten arkeologların cenneti. Denizli’nin de çok büyük bir potansiyeli var. Sakin ve güzel bir şehir. Hierapolis’te ve Laodikya’da da çalıştım. Bu eserler normal bir eser değil. Herkesin bunları alma şansı yok. En azından gelsinler, görsünler. Pazartesiden cumartesiye kadar sabah 8.30’dan akşam 18.00’e kadar kapımız herkese açık. Herkes Doğaç Yapı’ya gelip, bunları görebilirler. Biz buradayız” şeklinde ifade etti.
0 Yorum