EKONOMİ

DETGİS'İN ''20. YILINDA 20 DUAYEN” ANLATIYOR

DETGİS'İN ''20. YILINDA 20 DUAYEN” ANLATIYOR
Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği ve Denizli Metropol Haber işbirliği ile “DETGİS'in '20. Yılında 20 Duayen İş insanı” ile belgesel tadında hazırlanan programın on beşinci bölümü yayınlandı. Denizli Metropol’de konuğumuz Neşe Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Arif Şensöz oldu.

ÖZEL RÖPORTAJ
Her Hafta Salı günü yayınlanan ve tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı bu çok özel programın on beşinci bölümünde duayen İşadamı Neşe Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Arif Şensöz iş ve özel hayatından kesitler anlattı.

DETGİS Yönetim Kurulu Başkanı Mukaddes Başkaya’ya mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İşadamı Şensöz, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı. İzleyici rekoru kıran programda ayrıca Denizli tekstil sanayisinin dünü ve bugünü de masaya yatırıldı.

İŞTE O RÖPORTAJ…

MUKADDES BAŞKAYA: İş dünyasından çok önemli isimleri kaybettik. Hepsine Allahtan rahmet diliyorum. Hepimizin gündemi pandemi isterseniz bununla başlayalım. Bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?

ARİF ŞENSÖZ: Fabrikamızda tüm önlemleri aldık. Korunmaya çalışıyoruz. Süreç içinde hastalanan arkadaşlarımız oldu. Bazı bölümleri peyderpey kapattık. İki hafta öncesine kadar sıkıntı vardı. Bu hafta rahatladık. Ben iki haftadır günde 3-4 saat işe geliyorum. Çok kıymetli ağabeylerimizi kaybettik bu süreçte. Hepsine Allah Rahmet eylesin. Bu süreçten en kısa zamanda bitmesi için dua ediyoruz.   

MUKADDES BAŞKAYA: Böyle bir sürece rağmen ihracatta başarı sağlandı. İhracat rakamlarında artış var. Böylesine sıkıntı içinde ihracatın artması umut verici değil mi?

ARİF ŞENSÖZ: Pandemi sürecinde yurt dışında bekleyen siparişler bir anda yüklendi. Ekstra bir artış bizde olmadı. Bizdeki siparişler bu şekilde.

MUKADDES BAŞKAYA: Sizde e-ticaret yapıyorsunuz. Online ticarette bir artış söz konusu mu?

ARİF ŞENSÖZ: O kısımda her geçen gün artarak devam ediyor. İlerisi hep birlikte göreceğiz.

MUKADDES BAŞKAYA: Sizi tanıyabilir miyiz?

ARİF ŞENSÖZ: 1960 Babadağ doğumluyum. İlkokulu Babadağ’da okudum. Ortaokul birinci sınıftayken ben okumak istemiyorum dedim ve okulu bıraktım. Muhasebe öğrenmek için babamın tanıdığı bir firmada çalışmaya başladım. 1975 yılında oradan ayrıldım ve bir kooperatifin muhasebe bölümünde askere gidene kadar çalıştım. 1978 yılında askere gittim. Yaşımı iki yaş büyüttüm. Muhasebeyi ve tekstili o şirkette öğrendim. Evde dokuma makinalarımız vardı. Babam rahmetli dokuma makinası ustasıydı. Gece gündüz demeden paralı parasız herkesin makinasını babam tamir ederdi. Çalışırken öğle yemeği için eve gittiğimde makinalar susmasın diye annem ara verirdi ben dokuma makinasında çalışırdım. Akşam gittiğimde evde yine çalışırdım. 17.00’de işten döner, gece 22.00’ye kadar çalışırdım dokumada. Askerden döndüm. 1980’de Denizli’ye taşındık. Babam bir şirketin ortağıydı. Ben kendi başıma ham bez dokutmaya başladım. Ticari hayata başlamam bu şekilde.  Babam sonra şirketten ayrıldı birlikte çalışmaya başladık. Bez dokutup, çizgili çarşaf, nevresim takımı imalatına başladık. Fason dokutarak işi yürütüyorduk. Sipariş alıyoruz, müşteriye söz veriyoruz, fason dokuttuğumuz için bazen yetişmeyebiliyordu. Baktık olmuyor kendimiz makina aldık. 1984 yılında önce 12, sonra 9 makine aldık. Şemikler’de bir yer tuttuk. Kendi malımızı kendimiz dokuduk. İç piyasaya çalışıyorduk. Şu an geldiğimiz noktanın alt yapısını o zamanlar kurmuş olduk. 1986 sonrasında Denizli Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındık. Biraz daha ilave makine aldık. 1995’e kadar bez işi yaptık. Nevresimi kademeli bıraktık. Toptan ham bez ticaretine başladık. 1995’de havlu makinası aldık. Fason dokuma yapmaya başladık. 2002 yılına kadar bu şekilde yürüdük. Sonra havlu ve bornoz ihracatına başladık.

MUKADDES BAŞKAYA: Denizli’nin tekstil yolculuğuna sizde şahitlik edenlerdensiniz. Denizli’nin tekstil geçmişi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

ARİF ŞENSÖZ: Babadağ’da arazi şartları tarım yapmaya uygun değil. Biz bunu avantaja dönüştürdük. Tarım arazisi olsaydı, dokumacılık bu kadar ileri olmazdı. 1946 büyük yangınında Babadağ’ın şimdilerdeki Menderes Tekstil yakınlarına taşınması gündeme gelmiş. O dönemin belediye başkanı ve ilçe büyükleri bunu kabul etmemiş. İyi ki etmemişler. Eğer taşınmış olsaydı, tekstil bu duruma gelmezdi. Denizli’de tekstil sektöründekilerin neredeyse yüzde 80’i Babadağlıdır. Tekstil bitiyor diyorlar. İnsanoğlu var oldukça tekstil bitmez. İnsanların tekstile her zaman ihtiyacı var. Bugün bornoz olur, yarın iç giyim. Tekstil devam eder. 70’li, 80’li yıllarda da tekstil bitiyor dendi. Ben buna hiç inanmadım. Tekstil bitmedi ve bitmez.

MUKADDES BAŞKAYA: 80’li yıllardan bu yana bakıldığında birçok kriz yaşandı. Siz bu krizleri nasıl yönettiniz?

ARİF ŞENSÖZ: Şansımızdan sanırım biz krizlerde büyümeye devam ettik. 90’lı yıllardaki bir krizde makinalar durma noktasına geldi. İşletmeyi kapatsan çalışanları çıkarsan bunları geri getirmek çok zor. Zararına mal sattık işletmeyi ayakta tutmak için. Bizim yaptığımızı yapmayıp elemanlarını çıkaranlar, daha sonra aynı kapasiteyi tutturmak için aylarca eleman aradılar. Kalifiye çalışanda bulmak zor o zamanlar. 2-3 ay zarar ettik. İşler açıldığında açığımızı kısa sürede kapattık. İşten çıkarma yapan firmalara güvensizlik oluştu. Bizim firmamız ise güven aşıladı piyasaya. Müşterim olmayan firmalar kriz dönüşünde bizden mal istemeye başladı. Kriz döneminde çünkü kimseyi malsız bırakmadık.

MUKADDES BAŞKAYA: Büyümenize katkı sağlayacak ne gibi adımlar attınız?

ARİF ŞENSÖZ: Firmamızı büyütmek için ne tür ekip ve ekipman gerekiyorsa aldık. Kapasitemizi kademeli bir şekilde arttırdık. Tam olarak ihracata 2002 yılında başladık. Şimdilerde yüzde 90 oranında ihracat yapıyoruz.

MUKADDES BAŞKAYA: İş dışında gününüz nasıl geçiyor?

ARİF ŞENSÖZ: Ben Cumartesi dahil işe her gün gelirim. Sabah belirli saatte işe gelirim. Akşama kadar işin başında dururum. Eve gittiğimizde torunları seviyorum. Kızlarım işin içinde o yüzden biraz daha rahatım. Bir kızım mağazanın başında. Diğer kızım finansmana, bir diğer kızım ise pazarlamanın başında. Hep beraber ülke ekonomisine katkı koymak için çalışıyoruz.

MUKADDES BAŞKAYA: Denizli İhracatçılar Birliği’nde 8 yıl görev aldınız. O dönemki çalışmaları da anlatır mısınız bize? Çok aktif çalışmalarınız oldu?

ARİF ŞENSÖZ: Denizli İhracatçılar Birliği’nde iki dönem görev aldım. 8 yıllık görevimde 6 yılı saymanlıktı. Bu dönem görevde değilim kızım Pelin şimdi yönetimde. Diğer kızım Sevde ise DETGİS Yönetiminde görev aldı. Pelin daha önce BASİAD Yönetimindeydi. Ben üç dönem BASİAD Yönetiminde görev aldım. Bir dönemde TETSİAD yönetiminde çalıştım. Sivil toplum örgütlerine katılarak aktif olmaya çalışıyoruz. Çocuklarım özellikle bu tür sivil toplum örgütlerinde görev aldıkları için mutluyum. 

MUKADDES BAŞKAYA: Çocukluğunuza dönsek, en çok neyi özlüyorsunuz?

ARİF ŞENSÖZ: Bisiklete binmeyi çok özlüyorum. Üstüm başım kir içinde eve gelirdim. Annem kızardı. 1975 yılında babam Rahmetli Anadol marka bir araba aldı. Babamın asker ehliyeti var. Normal ehliyet almak için başvuruda bulundu. O zaman Babadağ’da benzin istasyonu yok. Ben Sarayköy’e benzin almaya gidiyorum. Üç sefer yakalandım. Büyük cezalar yedik. Babam bu böyle olmayacak dedi. Yaşımı büyüttü ve ben hemen ehliyet aldım. O yüzden yaşıtlarımdan iki yıl önce askere gittim.

MUKADDES BAŞKAYA: İş yaşamınızda size en çok heyecan veren yaşadığınız tecrübe neydi?

ARİF ŞENSÖZ: Çok yüklü bir sipariş aldığımızda onu yetiştirebilme heyecanı çok büyük. O sipariş yüklenene kadar gözüme uyku girmez. Ben bunu 80’li yıllarda birkaç kez yaşadım. İki makine arıza yapsa gününde yetiştiremezsin. Şimdi olsa kalanını fason dokutturursun. O zaman çevrede bu kadar makine yok. Varsa da adamın kendine lazım.

MUKADDES BAŞKAYA: Kızlarınızla çalışıyorsunuz. Üçüncü kuşak devreye girdi. Gençlerle çalışmak ve yeni kuşağa işi aktarabilmeyi nasıl başardınız?

ARİF ŞENSÖZ: Bunu başarmak zorundayız. İsim vermeyeceğim ama örnekleri çok. Başaramayan, çocuğuna güvenmeyip genç yaşta hayatını kaybeden kişilerin firmalarının akıbetini görüyoruz. Çocuklarımıza güvenip işin başına getirmezsek yarın bizimde başımıza bir şey geldiğinde bizim işletmemizde felç olur. Firmaların devamlılığı için bu önemli.  

MUKADDES BAŞKAYA: Yeni nesle buradan ne gibi tavsiyeleriniz olur?

ARİF ŞENSÖZ: Büyüklerinin sözlerini dinlesinler. Yeni nesil evinde yiyecek ekmeğe muhtaç cebinde 10 bin liralık telefon kullanıyor. Ben bunu görüyorum.  1975 yılında kooperatifte çalışırken bana işi öğreten Rahmetli Salih Kahramanoğlu ismindeki amca bana “Atasözünden dışarı çıkma. Onların nasihatlarını dinle. Onların karşısında sigara içme” dedi. Babamın da bana söylediği üç nasihat vardır. Ben bunları kızlarımla da paylaştım. Yeni nesil atalarının sözlerinden dışarı çıkmasın. Çalışsınlar. Gezmeye de vakit ayırsınlar ama önce iş gelir. Biz öyle öğrendik.

MUKADDES BAŞKAYA: Yeniden dünyaya gelseniz yine aynı işimi yapardınız?

ARİF ŞENSÖZ: Ben yine aynı işi yapardım. İşimden memnunum. Bilmediğiniz iş sizin işiniz değildir. Başka işler yapmayı düşündüm ama yoldaş bulamadım. Rüzgar enerjisine bir dönem kafa yordum. Sonra olmadı yanıma yoldaş bulamadım.

MUKADDES BAŞKAYA: Hayatınızla ilgili bir film yapılıyor olsaydı ismi ne olurdu?

ARİF ŞENSÖZ: Yaşa gör olurdu…

ŞENSÖZ İLE YAPILAN BU ÇOK ÖZEL RÖPORTAJIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
HABER MERKEZİ

HABER MERKEZİ

0 Yorum

Yorum yaz

fixed-whatsapp-icon