EKONOMİ

“DEGİAD KONUŞUYOR, DENİZLİ VE DÜNYA DİNLİYOR” PROGRAMINDA DEGİAD ÜYESİ EZGİ SAN HEM KENDİNİ, HEM DE İŞİNİ ANLATTI

“DEGİAD KONUŞUYOR, DENİZLİ VE DÜNYA DİNLİYOR” PROGRAMINDA DEGİAD ÜYESİ EZGİ SAN HEM KENDİNİ, HEM DE İŞİNİ ANLATTI
Denizli Genç İş İnsanları Derneği Üyeleri hem kendilerini, hem de firmalarını “DEGİAD Konuşuyor” programında anlatıyor, bu çok özel söyleşileri Denizli Metropol, Denizli ve Dünyaya aktarıyor… Dokuzuncu program yayınlandı. Programın konuğu DEGİAD Üyesi ve Taff Mimarlık Kurucu Ortağı Ezgi San oldu.

ÖZEL RÖPORTAJ
DEGİAD üyelerini tanıtan, anlatan program haftanın iki günü Denizli Metropol ekranında… Dokuzuncu program yayınlandı. Dokuzuncu bölümde program sunuculuğunu DEGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Halit Coza yaparken, programın konuğu DEGİAD Üyesi ve Taff Mimarlık Kurucu Ortağı Ezgi San oldu… San, programda hem kendini, hem de işini anlattı.

İŞTE O SÖYLEŞİ…

HALİT COZA: DEGİAD ve Denizli Metropol iş birliği ile başlatmış olduğumuz DEGİAD Konuşuyor programının dokuzuncu bölümündeyiz. Bugünkü konuğumuz DEGİAD Üyesi ve Taff Mimarlık Kurucu Ortağı Ezgi San.. Hoş geldiniz. Sizi ve şirketinizi tanıyarak programa başlayalım isterseniz…
 
EZGİ SAN: 1987 Safranbolu doğumluyum. Kimya Mühendisi bir baba, bankacı bir annenin kızıyım. Bir tane erkek kardeşim var. Öğretmen lisesi mezunuyum. Buna herkes çok şaşırıyor. 2006 yılına kadar Safranbolu’da yaşadım. Daha sonra ODTÜ Mimarlık Fakültesi’ni kazandım. Mezun olduktan hemen sonra daha önce staj yaptığım Öncüoğlu Mimarlık’ta çalışmaya başladım. 2016 yılında Saliha Yavuz ile birlikte Taff Mimarlık’ı kurduk…

HALİT COZA: Ankara ve İstanbul’u deneyimlemiş bir mimar olarak Denizli’deki mimarlığı İstanbul ve Ankara ile kıyaslasak ne dersin?

EZGİ SAN: Saliha Yavuz ile üniversiteden arkadaşız. Taff’a daha çok değer katarak ilerliyoruz. Öğrendiklerimizi Denizli ölçeğinde yeni bir şey üretmek için kullanıyoruz. Amacımız bu. Her projemiz aynı heyecanla sürüyor. İki kişi olmanın avantajlarını kullanıyoruz. İkimizde farklı konularda geliştirdik kendimizi. Ben daha çok konsept ve daha büyük ölçek projelerde, Saliha ise uygulama projelerinde kendini geliştirdi. Onun göremediğini ben, benim göremediğimi o görüyor. Plan, cephe, iç mimarisi bizim için bütün oluyor. Çeşitli ölçeklerde projeler yapıyoruz. Her çeşit projeyi yapıyoruz. Otel, toplu konut, kurumsal binalar… Böyle olduğunda kendimizi daha da çok geliştiriyoruz. Bu da bizi dinamik tutuyor.   

HALİT COZA: Sizi en çok kısıtlayan unsunlar ne?

EZGİ SAN: Aslında pek çok faktör var. En başında gelen, yönetmelikler ve imar kanunları. Daha çok konsept projelerde çalıştım. Bu çok proje görmek demek. Karşılaştırma şansı bulabiliyorum. Ankara ve İstanbul’daki çalışmalarımızda yönetmeliklerle boğuşmuyorduk. Oradaki yerel yönetimler destek oluyorlar. Benim burada gördüğüm ise kötüsüne odaklanıyorlar. Böyle olunca biz uçamıyor, aklımızda olanı üretemiyoruz. Yönetmelikler ne yazık ki bizi çok kısıtlıyor.

HALİT COZA: DEGİAD burada sana nasıl destek verir? Bununla ilgili bir düşüncen var mı?

EZGİ SAN: DEGİAD’ın gönüllü olarak çalışan üyeleri var. DEGİAD’ın birleştirme adına bir gücü olduğunu düşünüyorum. Hem serbest piyasada çalışan insanlar olarak, hem de yerel yönetimlerdeki bağlantılarını da kullanarak, iki topluluk arasında bir köprü olabileceğini görüyorum. O yüzden bu konuda DEGİAD’ı bir güç olarak görüyorum.

HALİT COZA: Şu anki DEGİAD yönetim kurulu üyeleri inşaat sektörüne yakın profillerden oluşuyor. Bu kaygıları yönetim kurulu da duyuyor. DEGİAD durması gereken yerde duruyor. Pamukkale Köyü Projesi, Merkezefendi Belediyesi ile ilgili bir proje, Bozdağ Kayak Merkezi ile ilgili bir fizibilite çalışması var. Bir STK olarak mesleğimizle ilgili kendimizi yaslayabileceğimiz, arkamızda duran bir derneğe sahibiz. Sende böyle düşünüyor musun?

EZGİ SAN: Bende öyle düşünüyorum. İçinde oldukça bu düşüncem daha da pekişti. DEGİAD içeride bir sürü proje üretiyor. Aylardır projeler üzerinde çalışıyoruz. Ancak dışarıdan bunun bilinip bilinmediğinden, destek olunduğundan pek emin değilim.

HALİT COZA: Altı aylık süreçte senin de içinde olduğun ekip olarak DEGİAD Üyesi mimarlar ve PAÜ’den mezun arkadaşlarla bir proje süreci yürütüyoruz. Kendi işimizden ayırıp burada toplanıyoruz. Bana göre sonunda nitelikli projeler üretilecek. Bunun nereye varacağı konusunda kaygım ve şüphelerim var. Bu sürece nasıl dahil oldun ve projeyi sahiplenmen nasıl oldu ve sen neler düşünüyorsun bununla ilgili?

EZGİ SAN: Aslında biraz sizin sayenizde sahiplendim. Denizlili değilim, Pamukkale ile ilgili bende bir anı da yok. Sizin kadar bağlı değildim aslında Pamukkale projesine. Desteğe ihtiyaç vardı. Bir mimar olarak orada size yardımcı olabileceğimi düşündüm. Olması gerekeni yaptık. Nedim Öz, İrem Selçuk ve birçok mimar arkadaşımız Cankut Kılınç, Merve Başer, Ahmet Kafa, Barış Manav, Ece Gizem Şimşek mesai harcadılar.

HALİT COZA: Yerel bir yönetimin bu projeye sahip çıkıp gerisini getirmesi gerekiyor değil mi?

EZGİ SAN: Aynı şeyi düşünüyorum bende. Biz gönüllülük esasına göre çalıştık. Online toplantılar yaptık. Projeler oluşturduk. Hiçbir maddi karşılık beklemedik. İşin kavgasını verdik. Sonunda güzel bir proje ortaya çıktı. Sosyal yaşamda birçok eksik var Denizli’de. Ankara’dan gelmiş biri olarak bunu görüyorum. Denizli’nin nitelikli sosyal ortamlara ihtiyacı var. Pamukkale bunun için çok önemli bir potansiyel. Ama bu potansiyelini kullanamıyor. Orayı ayağa kaldıracak bir şeye ihtiyaç var. DEGİAD bunu görüp elini taşın altına koymuş durumda. Bunun da takdir edilmesi gerekiyor.  

HALİT COZA: Safranbolulusun. Safranbolu evlerini tüm dünya biliyor. Mimari kimliği var. Potansiyelini kullanıyor. Denizli’ye baktığımızda ise Pamukkale, Laodikya, Hierapolis ve Bozdağ kayak merkezi gibi potansiyeli olan ama dinamiklerini kullanamayan bir şehir var. Yerel yönetimler ve STK’lar ne yapmalı ki bu dinamikleri canlandırsın…

EZGİ SAN: Çok güzel ve yerinde bir soru teşekkür ederim. Pamukkale projesinde ben Safranbolu ile kafamda kıyaslamıştım bunu. Ne olabilir, orada iyi bir örnek var diye düşünmüştüm. Safranbolu’da dönüştürülen alanla yaşayan kesim iç içe. İnsanlar o evlerde yaşıyor. Orada yaşam var. Günlük hayatın bir parçası bu. Biz orada bir yerden bir yere giderken o tarihi dokunun içinden geçiyoruz. Ve orası ister istemez gelişiyor. Ölü bir alan olarak kalmıyor. Orayı her gün kullanan bir kesim olması önemli. Oradaki halktı yok sayamazsınız. Halkı çıkaramazsınız. O ince ayarı bulmak zorundayız. Belki onları ön cepheden alıp arka cepheye koymak gerekecek. Safranbolu’da bu dönüşümün yaşama sebebi bu.

“DEGİAD KONUŞUYOR” PROGRAMINDA DEGİAD ÜYESİ EZGİ SAN, HEM KENDİNİ, HEM DE İŞİNİ ANLATTI…
HABER MERKEZİ

HABER MERKEZİ

0 Yorum

Yorum yaz

fixed-whatsapp-icon