İhracatçı döviz gelirlerinin Merkez Bankası'na satılması zorunluluğunun, yüzde 40 olarak değiştirilmesi kararını Denizli Metropol’e değerlendiren Denizli Genç İş İnsanları Derneği Başkanı Hakan Urhan “Uydurma, dayatmacı ve suni uygulamalar geçicidir. Pansuman niteliği taşır. Tedavi edici değildir. Bunda ısrarcı olunursa, bir gün çok daha büyük zarar verecek şekilde patlayabilir” diye konuştu.
ÖZEL HABER
İhracatçı şirketlerin ihracat gelirlerini Merkez Bankası’na satma zorunluluğu yüzde 40'a çıkarıldı. Düzenleme yürürlüğe girdi… Genelgede "TCMB İhracat Genelgesi’nin “İhracat Bedellerinin Merkez Bankasına Satışı” başlıklı ek madde 1’de, 15.04.2022 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığının 15.04.2022 tarihli talimatıyla yapılan değişiklikle daha önce yüzde 25 olan oran yüzde 40 olarak değiştirilmiştir. Bu düzenlemenin yürürlük tarihi 18.04.2022 olarak belirtilmiştir" denildi. Kısa adı DEGİAD olan Denizli Genç İş İnsanları Derneği Başkanı Hakan Urhan kararı Denizli Metropol’e değerlendirdi.
BAŞKAN URHAN’IN AÇIKLAMASINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ...
Urhan “Endişe verici bir durum. Serbest piyasa ekonomisi içinde yer alan ve dünyaya entegre olan bir Türkiye’nin böyle bir dayatma ile dövizi baskılamaya çalışmasının sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum. Bir nevi sermaye kontrolünün hafif bir şekli gibi değerlendiriyorum. Serbest piyasa gerçeklerine uygun değil. Özellikle Denizli gibi ihracata dayalı ekonomisi olan şehirleri daha çok etkileyecektir. Türk Lirası ödemesi olanları çok fazla etkilemeyebilir, ancak bu ülkede ithalata dayalı ihracat yapan da çok. Siz ithalata dayalı ürün alarak döviz borcunuz var. Yüzde 40 ihracat gelirini Türk Lirası’na çevirmeyi zorunlu kılıyorsunuz. Bu akla, ekonomik gerçeklere ve dünya gerçeklerine aykırıdır. Cari açık veren bir ülkeyiz. Bunu çözmemiz lazım. Cari açık verdiğiniz sürece dövize bağımlısınız. Bu cari açığı bir şekilde tamamlamanız gerekiyor. Bu cari açığı çözemezseniz, dövize olan talebiniz hep olacaktır. Bu talep dövize değer kazandıracaktır. Öncelikle ülke olarak cari açık problemine çözüm bulmak ve enflasyonla mücadele etmemiz gerekiyor. Şöyle bir şey var mı? Türkiye’de yüzde 120’nin üzerinde üretici fiyat endeksi açıklanıyor, TÜİK ise yüzde 61 olarak açıklıyor. Böyle açık bir makas olabilir mi? açıklanan verilere olan güvende sarsılıyor. Türk Lirası, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına göre değer kaybediyor, dövize karşı değer kaybetmiyor. Böyle bir matematiğin olduğu bir dünya yok. Suni olarak döviz baskılanıyor. Serbest piyasa koşullarına uygun hareket edilmiyor. Bu bir noktada patlayabilir, bu patladığı zaman dönüşü olmayan bir şekilde hem ülkeye, hem üreticiye, hem ekonomiye çok büyük zarar verebilir. Bu yanlıştan dönülmesi lazım. Yüzde 61 enflasyonun olduğu bir ülkede yüzde 14 politika faizi olamaz. Bunu sürekli söylüyoruz. Böyle dayatma olduğu için dövizi baskılamak adına suni yöntemler geliştiriliyor. Dünya piyasa şartlarına uyarsak, bu tür uygulamalara gerek olmaz. Uydurma, dayatmacı ve suni uygulamalar geçicidir. Pansuman niteliği taşır. Tedavi edici değildir. Bunda ısrarcı olunursa, bir gün çok daha büyük zarar verecek şekilde patlayabilir” diye konuştu.
0 Yorum