Pınarcık çeşmesine, küheylan olur uçardı
Değnekten kırbacımla hafiften vuruyordum
Gönlümün istediği meydana konuyordum
Pınarcık çeşmesinin çok serindi suları
Dolu dolu akardı geniş ağızlı olukları
Meydan okuyor zamana , o asırlık çınarlar,
Üçü de öyle duruyor, sessizce geçmiş yıllar
Mutlaka kutlanmıştır, bu pınarcık çeşmesi
Huzur veriyor insana, sularından içmesi
Hala oyun oynuyor, bizim yaşta çocuklar
Soğuktan buz kesilmiş, mosmor olmuş dudaklar
Saklambaç oynuyoruz, Mahmut'la, Esat ve ben
İlk ayrılan Mahmut'tu haber bile vermeden
Ben dedemin gölgesiydim, hep peşinde koşardım
O'nunla olduğumda nasıl da mutlu yaşardım
Yine tuttum elinden, çarşı pazar dolaştım
Güle güle git dedim, yeniden vedalaştım
Yine öptüm, bırakmadım o mübarek elini
Sevgisiyle doldurdum, boş koymadım kalbimi
Pınarcık çeşmesinden kana kana su içtim
Tahtadan küheylanla, yıllar öncesine geçtim
Sessizliği dinledim, ben, artık eski Bendim
Gidenler gelir diye, sabırsızca bekledim
Çocuksu duygularla, o günleri yaşadım
Akıp giden zamanı keyfimce geri aldım
Salıncaklara bindim, kavuştum bulutlara
Zahmetsizce ulaştım, gökteki hudutlara
Her gelip geçişimde, bu çeşmedir durağım
Kaybolan yıllarımı buralarda ararım
Hey, çocuklar...
Selamlar, kendinize iyi bakın
Buradan geleceğe güzel izler bırakın
Hey, Sen...
Hocaların küçük oğlu, tanıdım işte, sen'sin
Fazla koşma, yorulma, hasta olur, terlersin
Pınarcık Çeşmesi'nde, durup, öyle bekledim
Havuzun sularında, ruhumu temizledim
Bu Pınarcık bilmem ki, kimi böyle bağladı
Saatlerce oturup, kucağında ağladı
Çınarların gölgesinde, durmadan akan çeşme
Bir abidesin sen, benim gönül köşkümde...