KÜLTÜR-SANAT-TURİZM

YAŞASIN KIZILCABÖLÜK’TE KIZILCABÖLÜK’LÜ DOĞU KARDEŞLER KONUĞUMUZDU

YAŞASIN KIZILCABÖLÜK’TE KIZILCABÖLÜK’LÜ DOĞU KARDEŞLER KONUĞUMUZDU
Kızılcabölüklüler Vakfı ve Denizli Metropol işbirliği ile 15 günde bir yayınlanan “Yaşasın Kızılcabölük” programı sürüyor. Programın dördüncü bölüm konukları Kızılcabölüklü İsmail Doğu, Süleyman Doğu ve Hasan Hüseyin Doğu kardeşler oldu.

ÖZEL RÖPORTAJ
Kızılcabölüklüler Vakfı ve Denizli Metropol işbirliği ile 15 günde bir yayınlanan “Yaşasın Kızılcabölük” programı sürüyor. Kızılcabölük’e dair her şeyi bulabileceğiniz programın dördüncü bölümü yayınlandı. Bu bölümün konukları Kızılcabölüklü İsmail Doğu, Süleyman Doğu ve Hasan Hüseyin Doğu kardeşler oldu. Doğu Kardeşler, program moderatörü Ertan Gürgün’ün sorularını yanıtladı.

ERTAN GÜRGÜN: Bugün Antalya’dayız. Konuklarımız Kızılcabölüklü İsmail Doğu, Süleyman Doğu ve Hasan Hüseyin Doğu kardeşler… Öncelikle kendilerini tanıyacağız. Ardından ise iş yaşamlarını kendilerinden dinleyeceğiz. İlk sözü İsmail Doğu’ya vermek istiyorum. Kendinizi tanıtır, anılarınızı bizimle paylaşır mısınız?  

İSMAİL DOĞU: 1948 yılında Kızılcabölük’te doğdum.. İlk ve orta tahsilimi Kızılcabölük’te yaptım. Liseyi ise Denizli Ticaret Lisesi’nde okudum. Ardından Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okudum. Kızılcabölük’e döndüm. Kısa bir dönem vekil öğretmenlik yaptım. Kızılcabölük’te ilkokul yıllarında Söke’ye pamuk çapalamaya giderdik. Dayıbaşı bugünkü adıyla işveren vekili Halil Hoca’nın babasının vesilesiyle bu işleri yaptık. Ortaokul yıllarında ise bağa göçerdik. O zamanlar el tezgahları çalışırdı. Bağa da götürürdük. Bizim aile de yapardı. Kurbanlıkları otlatırdık. Besleyip temizlerdik. Kış aylarında ise eşeklerle odun toplardık. Çatalarmutta çok odun olurdu. Ekin biçme, mercimek ve nohut yolma gibi işler yapardık. Bize oyun eğlence gibi gelirde o yıllarda. Arpa tozunda kaşınma. Çocukluğumuz öyle geçti. Tezgahın altındaki pamuktan çaput top yapar oynardık. Çelik çomakla oynardık. Gıngırgeçe binerdik. Çok güzel günlerdi. Dayak yediysek de azar işittiysek te güzel günler geçirdik. Herkes kendi çocuğuna nasıl davranırsa bize de öyle davranırdı. Kendi çocuklarından kimse başkasının çocuğunu ayırmazdı. Konu komşu ilişkileri çok güzeldi. Burnuna bir koku gelir. Ne yapıldıysa o gün komşu sana onu getirirdi. Perşembe günleri tarhana aşı olurdu evimizde. Dolu dolu bir çocukluk geçirdim diyebilirim. Lisedeyken yine dokuma tezgahlarında çalışırdım. Mesut Paralı’nın dört çeşme dediğimiz yerdeki tezgahlarında çalışırdık. Dokunanları mal pazarında satardık. İplik alır gönderirdik. Gençliğimiz de güzel geçti. Üniversiteye giderken de gündüz çalışır akşam okurdum. 60 yıldan bu yana çalışıyorum. Çalışmak çok güzel bir şey.



HASAN HÜSEYİN DOĞU:
Ben burada araya girmek ve bir soru sormak istiyorum izninizle. Ağabeyim İsmail Doğu sınav kağıtlarını nasıl temin ediyormuş. Okul parasını nasıl kazanıyormuş bize anlatabilir mi? Ben anlatayım ağabeyimin yerine. Pek çok köylü çocuğunun yaşamında olan şeyler bunlar. Denizli’den teksir kağıtlarını getirip, tane tane satıp, kendi kağıdının parasını çıkarırdı. Pazardan kilo ile portakal, mandalina alıyor. O zaman şimdi ki gibi bol değildi. Onları tek tek satarak okul harçlığını çıkarırdı ağabeyim. 


ERTAN GÜRGÜN: Evet Süleyman Doğu siz neler söylemek istersiniz?

SÜLEYMAN DOĞU: Kızılcabölüklü hemşerilerimize buradan selamlarımla başlamak istiyorum sözlerime. Gerçekten ağabeyimde dediği gibi çocukluğumuzu dolu dolu yaşadık. Hala özlemle o günleri anıyorum. Ben ortaokuldaki arkadaşlarımla şimdi misket ya da mangırı çakman oynayacağız deseler yaş 71 hemen kesin oynarım. Evlere ders çalışmaya giderdik. Orada para döndürmen oynardık. İlk ve ortaokulu Kızılcabölük’te okudum. Sonra Ankara’da liseye yatılı gittim. Ardından Astsubay Okulunu bitirip Diyarbakır’a tayin oldum. Beklentilerimi karşılamayınca ne yapabilirim diye düşündüm. Lise fark derslerine girdim. Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi’ni bitirdim. Kızılcabölük nere Diyarbakır nere… Aynı yıl Ankara Hukuk Fakütesi’ni kazandım. Devam mecburiyeti yoktu. Oradan Ankara’ya tayin oldum. İnşaat Mühendisliğinin gece bölümüne yazıldım. Beş yıl gündüzleri Subaylık yaptım, akşamları okula gittim. Mühendisliği bitirince Jandarma Genel Komutanlığı’nın İnşaat Şubesinde görev yapmaya başladım. Öğrencilik yıllarım Ankara’da geçti. 1975’te mühendisliği bitirdim. 77 yılında evlendim. Teğmen olarak başladığım Subaylık görevimi Binbaşı olarak tamamladım ve emekli oldum. İşletme masterı yaptım.

HASAN HÜSEYİN DOĞU: 1953 yılında Kızılcabölük’te doğdum. İlkokul ve ortaokul hayatım orada geçti. Sonra Denizli’de Sanat Okulu’na gittim. Kızılcabölük’te çocukluk yıllarım güzel geçti. Ortaokul öğretmenlerimden Ziya Bey’i iyi hatırlıyorum. Kopya çektim 9 almam lazım. Kopya çekerken yakalandım. Gitti masaya koydu. Bende diğer taraftan kağıdı geri aldım. Sınıfı geçtik. Denizli Sanat Okulu’nun İnşaat bölümünü bitirdim. Ticarete başlama hayalimiz vardı. Bir belediyeye gireriz. Fen Memuru oluruz. Yanına inşaat malzemeleri satılan bir dükkan açarız ağabeyim orada durur diye düşündük. Sonra otomotiv sektörüne girdik. Ön kayıt yaptırdım ama üniversiteye giremedik. Ağabeyim ne yapacaksın dedi. Askere gideceğim dedim. O dönem vekil öğretmenlik var. Ben yapmadım. Büyük ağabeyim ticarete başladı onunla birlikte Antalya’ya geldim.

İSMAİL DOĞU: Bende bir anımı anlatayım. Ramazan ayı herkes oruç. Evin önünde erik ağacı var. Ezana 5 dakika var. Hacı çıkar ezan okurdu. Herkes iftarını açardı. Böyle yaramazdı.

SÜLEYMAN DOĞU: Hep beraber teravih namazına giderdik toplanıp. Üç dört arkadaş çarşıda bir bakkal dükkanı var. amca bizden önce namaza gidiyordu. Küçük oğlunu bırakırdı dükkana. Bizde birkaç şey alacağız diyerek, bir şeyler araklardık. Arakladıklarımızı bir mescit vardı. Herkes namaz kılarken biz onları kapışırdık. Çok hoş anılardı bunlar.

ERTAN GÜRGÜN: 1971 yılında Antalya’ya geldiniz. Sonra ne oldu?

İSMAİL DOĞU: Memuriyet başladı. Antalya Vergi Dairesi’nde çalışmaya başladım. Askere gittim sonra. Amasya’da askerlik bittikten sonra döndüm. O zamanki Halk Bankası Müdürü Babadağlı İzzet Ertuna adlı bir ağabeyim vardı. İşe başlamadan önce onu ziyarete gittim. ne yapıyorsun dedi. Bıraktığım yerden devam edeceğim dedim. Orada ne kısalır ne uzarsın devlette vazgeç bu işten dedi. Olur mu olmaz mı derken, seni bankacılığa alalım dedi. Ben dedim maliye ile arasında fark yok ikisi de devlet dedim. Halk Bankası da devlet. Akbank’a gider misin dedi. Olur dedim özel sektör. O zaman Rahmetli Turgut Özal Akbank Genel Müdürü. Telefon açtı müdür. Yeğenin hemen gelsin dedi. Yarım saat sonra Akbanklıydım. Antalya Merkez Şubesinde çalışırken, Alanya Şubesi’ne yetkili olarak tayin oldum. Kızımın ortopedik sorunları vardı. Alanya’da ortopedist yok. Antalya’ya sık sık gelip gitmem gerekiyor. Yoğun mesai var tabi. Sıkıntılar yaşandı. Akbank Bölge Müdürü Denizliliydi. Tayinimizi çıkarmaya çalıştık. O günkü şartlarda gerçekleşmedi. 76 sonunda Akbank’tan ayrılıp sanayiciliğe başladık. Benim gibi Akbank’tan ayrılan Yücel Erdoğan adlı bir arkadaşım vardı. Kendi düzenini kurmuştu. Yedek parça işi yapıyordu. Gel dedi sende bu işi yap. Onun tavsiyesi ile başladık. Yedek parça işine girmiş olduk. Ufak biraderimle bu işi beraber yapmaya başladık. O günden beri devam ediyoruz. 

ERTAN GÜRGÜN: Buralara gelmek eminim zor olmuştur. Neler yaşadınız?

İSMAİL DOĞU: Şans bizim yanımızdaydı. Pek zorluk yaşamadık diyebilirim. İlk iş yerini açtığımızda Hüseyin Köseoğlu rahmetli ziyarete geldi. Hayırlı olsun dedi. Sonra beni dışarıya çağırdı. İmkanlarımızı sen iyi biliyorsun. Bankadayken çok yakındık. Zaten teyzemizin oğlu. Gece gelirsen 10 bin lira, gündüz gelirsen 20 bin lira bu kredi her zaman sana açık dedi. Bir müddet sonra Halil İbrahim Gürel ziyarete geldi. Aynı şekilde aynı şeyleri söyledi. Hiç banka ile uğraşma; gücümüz yettiğince arkandayız dedi. Kullanmadık. Ama bunu biliyorduk. Bu büyük bir manevi güç tabi. Güzel insanlarla karşılaştık hep. İstanbul’a mal almaya gidiyorduk. Raşit Baba vardı. Siz yeni düzen kuruyorsunuz. Bana verdiğin gibi mal ver diye başkalarını bizim için arardı. Siz üç beş sene kalkının ondan sonra nasip olursa alırız veririz derdi. Biz böyle insanlarla karşılaştık. Bu bizim için büyük şanstı.



ERTAN GÜRGÜN: Yedek parça işine girdiniz. Bu işin sermayesini nasıl ayarladınız?

SÜLEYMAN DOĞU: Bir parsel yerimiz vardı. 105 liraya sattık. Babam yarısı ile annemle birlikte hacca gitti. Yarısını kardeşlerime verdi. Sermaye olarak. Bugünün belki de 10 bin Doları.

ERTAN GÜRGÜN: Kaç yılına kadar birlikte çalıştınız?

HASAN HÜSEYİN DOĞU: Ben 1987 senesinde şu anki inşaat firmamızı kurdum. Ankara’ya gittim. Ağabeyime emekli ol gel dedim. Ben iki sene daha çalışacağım sonra emekli olacağım dedi. O zaman için bir ortak arkadaşla firmayı kurdum. İki yıl sonra ağabeyim geldi 1989 yılıydı. Ortağım siz ailesiniz ben çekileyim dedi Allah razı olsun. Sonra ağabeyimle birlikte devam ettik. Oto yedek parçası ile başladık. İnşaatla devam ettik. İnşaata şöyle başladık. Yedek parça sürüyor. İkimizde kirada oturuyoruz. Ben müteahhitlerden daire alıp satıyorum. Mimar arkadaş ağabey alıp satıyorsun gel beraber inşaat işine girelim dedi. Öyle başladık. 9 dairemiz vardı ama kirada oturuyorduk. Çünkü işyerini almamız lazımdı. Ev iş yeri almaz. İşyeri evi alır.  İş yerini aldık. Sonra kiradan kurtulduk. Hiçbir şey bedava değil.

ERTAN GÜRGÜN: Turizm sektörüne nasıl girdiniz? Onu öğrenebilir miyiz?

SÜLEYMAN DOĞU: İşlettiğimiz oteli biz inşa ettik. Kiracı ile sıkıntılar yaşadık. Sonra iflas etti. Oğlum üniversiteyi bitirdikten sonra geldi onunla birlikte işletmeye başladık. 11 yıldır sürüyor. Uluslararası otel zincirlerini anlatan kitap makaleler okudum. Antalya Sheraton Oteli’nden bir yetkiliyi tanıyorum. Ondan tavsiyeler aldım. Bu şekilde turizme girdik ve halen sürüyor.

ERTAN GÜRGÜN: Yedek parça satışı dışında sonra yedek parça konusunda üretime geçtiğinizi biliyoruz. Bu nasıl gelişti?

İSMAİL DOĞU: 8 senedir üretim yapıyoruz. İkinci nesiller devreye girince neler yapabilirizi konuştuk.  İmalata girelim dedik. Toptan satışı sürüyor. Öneri gençlerden geldi. Jant kapağı imalatında çıraklığını yaptılar işin. Sonra enjeksiyon üretimi yaptılar. Şu an aylık üretimde ve satışta iyi bir noktaya geldik. Sağlık sektörü ve tarım sektörü ile ilgili de bazı ekipmanları da üretebiliyorlar. Kuzey Afrika ülkelerine gönderiyorlar.  Hollanda’ya da açıldık. 30-35 bin çeşit yedek parça pazarlıyoruz.

HASAN HÜSEYİN DOĞU: Konya ve Bursa’da depolarımız var. Buradan Antep’e kadar Ordu’ya kadar mal gidiyor. 40 ilçeye ayrıca her hafta dolaşılır. Bir hafta sonra ihtiyaçlar karşılanır.

ERTAN GÜRGÜN: Bu işe artık yeni nesil çocuklarınız girdi. Bu işi sürdürecekler mi?

SÜLEYMAN DOĞU: Bizim en önemli özelliğimiz ve ilkemiz birlik ve beraberliğimiz. Çocuklarımız kardeş gibiler. İşe eşlerimizi karıştırmayız. İşle aileyi paralel getirecek ortamda gidiyoruz. Biz üçümüzde bugün yokuz desek çocuklar bu işi götürür. Bunun altında yatan bizden aldıkları terbiyedir. Biz üç kardeşiz yedi çocuğumuz var deriz. Bu birlik ve beraberliğin simgesi. Bu olmasaydı ben orduevinde pinekleyen bir subay olacaktım. Birlik beraberlik saygı ve sevginin bir eseri biziz.

ERTAN GÜRGÜN: Hasan Hüseyin Doğru’ya dönmek istiyorum. Siz ne söylersiniz?

HASAN HÜSEYİN DOĞU: Benim hayatım ağabeylerim hayatı gibi renkli geçmedi. Ben hayat boyu para kazanmak için koşturdum, durdum. Anlatacak çok. Kitap yazılır. Az önce ağabeyim anlattı. Kredi mevzuunu. Bir gün çok acil bir paraya ihtiyaç vardı. Birkaç saatliğine alıp vereceğiz. Gittik. Size de mi para lazım oldu dediler. Biz bu algıyı vermişiz insanlara. Böyle tecrübelerle bugünlere geldik. Benim oğlum toptanda benimle birlikte. Büyük ağabeyimin oğlu üretimde, Süleyman Ağabeyimin oğlu otelde duruyor. Birlik, beraberlik, çalışkanlık ve dürüstlükle bugünlere geldik diyebilirim. Bir anımı anlatayım. İşten eve yürüyerek gidip geldik iki sene. Neden? Yol parasını ekmek yağ parası yaparız yoksa aç kalırız dedik. Bir ağabeyimizden 6 ay vadeli jawa motor aldık. Sabah ağabeyim “Bunu geri verelim biz bunu ödeyemeyiz gece uyuyamadım” dedi. Bende 5 ay biner altıncı ay satar öderiz dedim. Biz çok mücadele ettik. Birimiz dükkanda kaldıysa diğeri hep dışarıda pazarlamadaydı. Bir araba aldık 20 ay vadeli. 200 lira o günün parası ile. 16 ay beş, beş, son 4 ay 40, 40 öderiz dedik. Neden 15 ay biner ödeyemezsek, satar öyle öderiz dedik.  

SÜLEYMAN DOĞU: Birde şu var. Antalya’nın 2,5 milyon nüfusu var. Buradan bir vatandaş gelip de bize siz şu terbiyesizliği yaptınız. Bana kazık attınız. Bana yalan söylediniz diyemez. Allaha şükür. En büyük zenginlik bizim için itibardır. Düzgün ve ahlaklı olmak bizim için büyük değerler. Ama toplum gözünde bu değerlerin kaybolduğunu görüyorum buna üzülüyorum.



ERTAN GÜRGÜN:
Kızılcabölükspor’u burada ağırlıyorsunuz. Sosyal sorumluluk anlamında başka yaptığınız işler var mı?


SÜLEYMAN DOĞU: 20 yıldır Antalya Denizlililer Derneği’nin yönetimindeyim. Son iki yıldır başkanlığını yapıyorum. Tabi şu an pandemiden dolayı faaliyetlerimiz yoğun değil. Ben burada 20 plakayı görünce hemen giderim yanına. Nerelisin, nereye geldin? Var mı bir ihtiyaç diye sorarım. Antalya’daki tüm Denizlililerin sorunları ile sürekli ilgileniyoruz. Kızılcabölükspor buraya geldiğinde benim için hayat durur. Eşime de söyleriz. Ne kadar burada kalırlarsa onları hiçbir şekilde yalnız bırakmam. Kızılcabölükspor benim için Milli Takım diyebilirim.

ERTAN GÜRGÜN: Buradan gençlere ne tavsiye edersiniz?

SÜLEYMAN DOĞU: Ben buna Ulu Önder Atatürk’ün bir sözü ile cevap vermek istiyorum. "Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar" Ayrıca Atatürk’ün şu sözleri de ibretliktir. “Nerede karşılıklı sevgi ve saygı varsa orada güven ve itaat vardır. Güven ve itaatin olduğu yerde disiplin vardır. Disiplinin olduğu yerde huzur, huzurun olduğu yerde başarı vardır”

HASAN HÜSEYİN DOĞU: Doğru, dürüst ve çalışkan olmak lazım. 45 sene oldu. Sabah 07.00’de açar akşam 7.00’de kapatırım. Ailemle birlikte olmayı seviyorum. Çok mutluyum. Allah herkese nasip etsin.

ERTAN GÜRGÜN: Son sözü size verelim İsmail Bey. Gençlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?

İSMAİL DOĞU: Anne baba da okuma yok. Üç kardeşiz üçümüz de yabancı dil yok. Çocuklarımızın hepsi üniversite mezunu. İki lisan bilen var. ithalat ve ihracatı yapabiliyorlar. Gençler önce yaptıkları işi sevsinler. Çıraklığını yapsınlar. Sonra kalfa ve usta olsunlar. Sabırlı olsunlar. Bunlar başarıyı getirir. Kazancı az olsa bereketli olur. En önemli şey eğitim.

SÜLEYMAN DOĞU: Kızılcabölük’lü vatandaşlarımıza hemşehrilerimize kucak dolusu sevgiler. Burada Antalya’da onların ikinci bir evleri var bunu unutmasınlar. Buradan hepsine çağrım olsun.

YAŞASIN KIZILCABÖLÜK PROGRAMININ DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜMÜN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
HABER MERKEZİ

HABER MERKEZİ

0 Yorum

Yorum yaz

fixed-whatsapp-icon