Kızılcabölüklüler Vakfı ve Denizli Metropol işbirliği ile 15 günde bir yayınlanan “Yaşasın Kızılcabölük” programına katılan Kızılcabölüklü Emekli Öğretmen Hatice Gülbahçe, 6 gün süren Kızılcabölük düğünlerini anlattı.
ÖZEL HABER
Kızılcabölüklüler Vakfı ve Denizli Metropol işbirliği ile 15 günde bir yayınlanan “Yaşasın Kızılcabölük” programına Kızılcabölüklü Emekli Öğretmen Hatice Gülbahçe katıldı. Gülbahçe, program moderatörü Ertan Gürgün’ün sorularını yanıtlarken, Kızılcabölük düğünlerini anlattı.
Gülbahçe ‘’Her toplumda olduğu gibi Kızılcabölük’te de kültürümüze uyulmaya çalışılıyor. Düğün öncesi yemekçi tutulur. Yer sofrasında yemek yenir. Malzeme lazım. Komşulardan siniler toplanır. Sofra bezi, kasnak, sahan tası, bakın çanaklar komşulardan alınıyor. Komşular rahatlıkla veriyor o zaman. Yemekçiler bir gün önceden gelip hazırlıklarını yapar. Salı günü düğünün başlangıç tarihi. Oğlan evinden gençler, komşular ve yakın akrabalar kayınvalide hariç toplanırlar. Kızın giyeceği kıyafetler grupla birlikte kız evine gönderilir. Perşembe Cuma lazım olacak üzüm bebe ve dağıtılacak şekerler yine o gün gönderilirmiş. Şekere gelen gençler içeri alınır. Oğlan evine gelirken gençler, adet olduğu üzere ipekli peştamal dediğimiz bir tür etek, sarılarak giyilir. İçlerine tel kırma dediğimiz telle işlenmiş, yöresel bürgüyü edinip, üstelerine bürümcük bürgü dediğimiz esnek bir kumaştan yapılmış bürgüyü üzerlerine edinirler. Orta yaşlı kadınlar ise çakmaklı bürgü giyerler. Kız evine vardıklarında oyunlar başlar. Dümbek ya da leğen çalarak kaşıkla oyunlar oynanıyor. Daha sonra pikap, teyp gibi aletlerde kullanılmış. Bir saat gibi oynanıyor. Gelenlere üzüm bebe ikram edilir ve düğün resmen başlamıştır. Oğlan evi kalktıktan sonra kız evinin davete çıkma vakti gelmiştir. Oğlan evinden gelen gaba şeker, ya da delikli şekerlerle kız evi Salı’dan Cuma’ya kadar köy içinde davete çıkarlarmış. Düğünümüz var gelin diyerek. Salı günü ve Çarşamba günü kız evinde evin içinde düğün kurulur, oğlan evi olmazmış o günlerde.
Gençler kendi aralarında eğleniyorlar oğlan evi ile birlikte düğün Perşembe günü başlıyor. Kadınlar arasında oluyor düğün erkekler katılmıyor. Perşembe akşamı gündüzden pişirilen duzlama akşam gelen misafirlere ikram edilir. Sandalye yok. Kalaslara oturulur. Düğünlerde kıza yardımcı olan kahyalar var. Gelen misafirleri yerleştirir, onları kaldırır oynatır. Gelinin dikilen elbiselerinden giyermiş. Dümbek eşliğinde yine oyunlar oynanır gece boyunca. Misafirler azalınca pişen duzlama sinelerle dağıtılıp ikram edilirmiş. Kaşık yok, avuçla yeniyor. Kız isterse üç etek giyiyor. Ya da dikilen elbiseleri giyiyor. Cuma gününe gelelim. Gündüz oğlan evi imece denilen bir etkinlik yapar. İmece oğlan evinden gençler, damadın yakın arkadaşlarının eşeklerle odun sarıp, kız evine götürmesi olayıdır. Damadın yakın arkadaşı ata biner elinde Türk Bayrağı üstüne şal giyer giderken… At önde odun sarılmış eşekler arkada. Kız evi bu odunları yemek yaparken kullanacak. Diğerleri yaya olarak giderken, elleri boş gitmiyorlar. Makarna, şeker, bulgur, pirinç götürüyorlar. Kız evi gelenlere lokum ve sigara ikram ediyorlar. Oğlan evine geri dönüyorlar. Yemek yiyip, köy içinde davete başlıyorlar. Cumartesi Pazar düğün var diyerek. Bu etkinliğe imece deniyor. Akşam kız evinde yine eğlence var. O gece üzüm bebe akşamı. Üzüm bebe ne demek?. Oğlan evi tarafından alınıp kız evine gönderilen üzüm bebelerin içinde üzüm, fıstık, leblebi, dışı şeker kaplı leblebiler, iğde gibi kuruyemişlerden oluşan bir etkinlik bu. Gençler oynar, misafirler dağılmaya başladığında üzüm bebeler ikram edilir ve yenir.
Cumartesi günü ise asıl düğün başlar. Kız evinde gece yarısından itibaren yemekler hazır edilir. Sabah çeyiz bakma günü başlar. Kıza yapılan çeyizler görücüye çıkar. Odanın bir köşesinde sergilenir. Düğüne katılanlar, yemeklerini yedikten sonra çeyizlere bakarlar. Öğlen düğün kurulmaya başlar. Üç etek giyen gelinimizle birlikte oyunlar başlardı. Kız evi oğlan evine mutlaka yer verirdi. Sonra takı merasimi başlar. Sesi gür bir kadın tarafından takı merasimi yapılır. Tek tek takıları anons eder. Kırmızı kurdele ile gelinliğe takılır. Gelin gün boyunca o takılarla olur. takıdan sonra oğlan evi yemeğe geçirilir. Misafirlere yer sofralarında yemek yedirilir. Sinelerin üzerinde olur yemekler. Şehriye çorbası, turşu, patates, fasulye yemeği. Bulgur aşı, dolma olmazsa olmazlardan. Makarna da var. Hepsi bir anda değil tabi. Üç dört çeşit olur. Yemeğin üzerine kaşık helvası verilir. Oğlan evi yedikten sonra kız evi yemeğini yer. Yemek işi akşama kadar sürüyor. Akşam yemeğinden sonra kına gecesi için toplanılır. Oyunlar oynanıyor.
Kayınvalide, yakınları ve kız evinden misafirler eşliğinde gelinin erkek kardeşi tarafından alheril dediğimiz kıyafet gelinin üzerine örtülür. Kızımız misafirlerin elini öpüyor. Sonra kız evinden biri tarafından kına hazırlanıyor. Kına tepsisine bozuk para atma adeti var. Kayınvalide altın takar. Kız evinin büyüğü tarafından geline el ve ayak bileklerine kadar kına yakılır. O sırada türküler söylenir ve kızımız ağlatılmaya çalışılır. Oğlan evi evine gider. Gelin kızımız geceyi kız arkadaşları ile geçirir. Pazar günü çeyizlerin gitme vakti. Sergilenen çeyizler oğlan evi tarafından gelinir ve alınır. Kız evinin oğulları sandığa oturur ve hediye para alırlar. Oğlan evine ev yerleştirmeye gidilir. Oğlan evinde her şey hazır. Misafirler mübareklemeye gelirler ellerinde hediyelerle. Yemek yerler. Davul dinlerler. O zamanlar en çok oynanan efe oyunları içinde Tavas; Muğla ve Aydın zeybeği var. Bıçakla oynanan Köroğlu oyunu çok meşhur o zaman. Gençler yeteneklerini sergiliyorlar.
Damat hazırlanmaya başlıyor. Oğlan evine berber çağrılır. Damat tıraşı yapılır. Sağdıcı ile birlikte olur bu ritüel. Sağdıç tarafından damat giydirilir. Damat oynatılır davul eşliğinde. Öğleden sonra oğlan evinin büyükleri yaya olarak kız evine giderler. Buna gelini evden çıkarma denir. Kız evinde karşılanır. İmam eşliğinde Kuranlar okunur. Kahve içilir. Oğlan evinde düğün alayı hazırlanır. Davul eşliğinde kız evine gelin almaya gidilir. Gelin ata bindiriliyor. Sonraları ise at yerine araba ve otobüsle alınmaya gidiliyor. Davul ve klarnet önde yaya olarak gidiliyor bir yandan da. Gençler oyunlar oynar. Sonra gelin alınır. Damat ve kayınvalide gelin almaya gitmezmiş. Gelin alındıktan sonra gelin dolaştırılırmış. Sokak ve caddelerde gelin dolaştırılır. Gelin eve getirilir. Damat hala gelini görmemiştir. Gelin oğlan evine indiğinde salona geçilir. Salona oturtulur gelin. Davetliler gelini izlerlermiş. Kucağına bir erkek ve bir kız çocuğu oturtulurmuş. Gelin onlara para verirmiş. Akşam olunca imam nikahı kıyılır. Gelin ayrı damat ayrı odada. Dini nikahta kıyıldı. Gelin ve damat eve katılırlar. Pazar günü de bu tür etkinliklerle düğün sonlanır’’
NASIL OLUR KIZILCABÖLÜK DÜĞÜNLERİ? BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
ÖZEL HABER
Kızılcabölüklüler Vakfı ve Denizli Metropol işbirliği ile 15 günde bir yayınlanan “Yaşasın Kızılcabölük” programına Kızılcabölüklü Emekli Öğretmen Hatice Gülbahçe katıldı. Gülbahçe, program moderatörü Ertan Gürgün’ün sorularını yanıtlarken, Kızılcabölük düğünlerini anlattı.
Gülbahçe ‘’Her toplumda olduğu gibi Kızılcabölük’te de kültürümüze uyulmaya çalışılıyor. Düğün öncesi yemekçi tutulur. Yer sofrasında yemek yenir. Malzeme lazım. Komşulardan siniler toplanır. Sofra bezi, kasnak, sahan tası, bakın çanaklar komşulardan alınıyor. Komşular rahatlıkla veriyor o zaman. Yemekçiler bir gün önceden gelip hazırlıklarını yapar. Salı günü düğünün başlangıç tarihi. Oğlan evinden gençler, komşular ve yakın akrabalar kayınvalide hariç toplanırlar. Kızın giyeceği kıyafetler grupla birlikte kız evine gönderilir. Perşembe Cuma lazım olacak üzüm bebe ve dağıtılacak şekerler yine o gün gönderilirmiş. Şekere gelen gençler içeri alınır. Oğlan evine gelirken gençler, adet olduğu üzere ipekli peştamal dediğimiz bir tür etek, sarılarak giyilir. İçlerine tel kırma dediğimiz telle işlenmiş, yöresel bürgüyü edinip, üstelerine bürümcük bürgü dediğimiz esnek bir kumaştan yapılmış bürgüyü üzerlerine edinirler. Orta yaşlı kadınlar ise çakmaklı bürgü giyerler. Kız evine vardıklarında oyunlar başlar. Dümbek ya da leğen çalarak kaşıkla oyunlar oynanıyor. Daha sonra pikap, teyp gibi aletlerde kullanılmış. Bir saat gibi oynanıyor. Gelenlere üzüm bebe ikram edilir ve düğün resmen başlamıştır. Oğlan evi kalktıktan sonra kız evinin davete çıkma vakti gelmiştir. Oğlan evinden gelen gaba şeker, ya da delikli şekerlerle kız evi Salı’dan Cuma’ya kadar köy içinde davete çıkarlarmış. Düğünümüz var gelin diyerek. Salı günü ve Çarşamba günü kız evinde evin içinde düğün kurulur, oğlan evi olmazmış o günlerde.
Gençler kendi aralarında eğleniyorlar oğlan evi ile birlikte düğün Perşembe günü başlıyor. Kadınlar arasında oluyor düğün erkekler katılmıyor. Perşembe akşamı gündüzden pişirilen duzlama akşam gelen misafirlere ikram edilir. Sandalye yok. Kalaslara oturulur. Düğünlerde kıza yardımcı olan kahyalar var. Gelen misafirleri yerleştirir, onları kaldırır oynatır. Gelinin dikilen elbiselerinden giyermiş. Dümbek eşliğinde yine oyunlar oynanır gece boyunca. Misafirler azalınca pişen duzlama sinelerle dağıtılıp ikram edilirmiş. Kaşık yok, avuçla yeniyor. Kız isterse üç etek giyiyor. Ya da dikilen elbiseleri giyiyor. Cuma gününe gelelim. Gündüz oğlan evi imece denilen bir etkinlik yapar. İmece oğlan evinden gençler, damadın yakın arkadaşlarının eşeklerle odun sarıp, kız evine götürmesi olayıdır. Damadın yakın arkadaşı ata biner elinde Türk Bayrağı üstüne şal giyer giderken… At önde odun sarılmış eşekler arkada. Kız evi bu odunları yemek yaparken kullanacak. Diğerleri yaya olarak giderken, elleri boş gitmiyorlar. Makarna, şeker, bulgur, pirinç götürüyorlar. Kız evi gelenlere lokum ve sigara ikram ediyorlar. Oğlan evine geri dönüyorlar. Yemek yiyip, köy içinde davete başlıyorlar. Cumartesi Pazar düğün var diyerek. Bu etkinliğe imece deniyor. Akşam kız evinde yine eğlence var. O gece üzüm bebe akşamı. Üzüm bebe ne demek?. Oğlan evi tarafından alınıp kız evine gönderilen üzüm bebelerin içinde üzüm, fıstık, leblebi, dışı şeker kaplı leblebiler, iğde gibi kuruyemişlerden oluşan bir etkinlik bu. Gençler oynar, misafirler dağılmaya başladığında üzüm bebeler ikram edilir ve yenir.
Cumartesi günü ise asıl düğün başlar. Kız evinde gece yarısından itibaren yemekler hazır edilir. Sabah çeyiz bakma günü başlar. Kıza yapılan çeyizler görücüye çıkar. Odanın bir köşesinde sergilenir. Düğüne katılanlar, yemeklerini yedikten sonra çeyizlere bakarlar. Öğlen düğün kurulmaya başlar. Üç etek giyen gelinimizle birlikte oyunlar başlardı. Kız evi oğlan evine mutlaka yer verirdi. Sonra takı merasimi başlar. Sesi gür bir kadın tarafından takı merasimi yapılır. Tek tek takıları anons eder. Kırmızı kurdele ile gelinliğe takılır. Gelin gün boyunca o takılarla olur. takıdan sonra oğlan evi yemeğe geçirilir. Misafirlere yer sofralarında yemek yedirilir. Sinelerin üzerinde olur yemekler. Şehriye çorbası, turşu, patates, fasulye yemeği. Bulgur aşı, dolma olmazsa olmazlardan. Makarna da var. Hepsi bir anda değil tabi. Üç dört çeşit olur. Yemeğin üzerine kaşık helvası verilir. Oğlan evi yedikten sonra kız evi yemeğini yer. Yemek işi akşama kadar sürüyor. Akşam yemeğinden sonra kına gecesi için toplanılır. Oyunlar oynanıyor.
Kayınvalide, yakınları ve kız evinden misafirler eşliğinde gelinin erkek kardeşi tarafından alheril dediğimiz kıyafet gelinin üzerine örtülür. Kızımız misafirlerin elini öpüyor. Sonra kız evinden biri tarafından kına hazırlanıyor. Kına tepsisine bozuk para atma adeti var. Kayınvalide altın takar. Kız evinin büyüğü tarafından geline el ve ayak bileklerine kadar kına yakılır. O sırada türküler söylenir ve kızımız ağlatılmaya çalışılır. Oğlan evi evine gider. Gelin kızımız geceyi kız arkadaşları ile geçirir. Pazar günü çeyizlerin gitme vakti. Sergilenen çeyizler oğlan evi tarafından gelinir ve alınır. Kız evinin oğulları sandığa oturur ve hediye para alırlar. Oğlan evine ev yerleştirmeye gidilir. Oğlan evinde her şey hazır. Misafirler mübareklemeye gelirler ellerinde hediyelerle. Yemek yerler. Davul dinlerler. O zamanlar en çok oynanan efe oyunları içinde Tavas; Muğla ve Aydın zeybeği var. Bıçakla oynanan Köroğlu oyunu çok meşhur o zaman. Gençler yeteneklerini sergiliyorlar.
Damat hazırlanmaya başlıyor. Oğlan evine berber çağrılır. Damat tıraşı yapılır. Sağdıcı ile birlikte olur bu ritüel. Sağdıç tarafından damat giydirilir. Damat oynatılır davul eşliğinde. Öğleden sonra oğlan evinin büyükleri yaya olarak kız evine giderler. Buna gelini evden çıkarma denir. Kız evinde karşılanır. İmam eşliğinde Kuranlar okunur. Kahve içilir. Oğlan evinde düğün alayı hazırlanır. Davul eşliğinde kız evine gelin almaya gidilir. Gelin ata bindiriliyor. Sonraları ise at yerine araba ve otobüsle alınmaya gidiliyor. Davul ve klarnet önde yaya olarak gidiliyor bir yandan da. Gençler oyunlar oynar. Sonra gelin alınır. Damat ve kayınvalide gelin almaya gitmezmiş. Gelin alındıktan sonra gelin dolaştırılırmış. Sokak ve caddelerde gelin dolaştırılır. Gelin eve getirilir. Damat hala gelini görmemiştir. Gelin oğlan evine indiğinde salona geçilir. Salona oturtulur gelin. Davetliler gelini izlerlermiş. Kucağına bir erkek ve bir kız çocuğu oturtulurmuş. Gelin onlara para verirmiş. Akşam olunca imam nikahı kıyılır. Gelin ayrı damat ayrı odada. Dini nikahta kıyıldı. Gelin ve damat eve katılırlar. Pazar günü de bu tür etkinliklerle düğün sonlanır’’
NASIL OLUR KIZILCABÖLÜK DÜĞÜNLERİ? BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
0 Yorum