Denizli’de reel sektör ile mali sektör arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi, sorun ve önerilerin paylaşılması amacıyla düzenlenen, Türkiye Bankalar Birliği’nin Yönetim Kurulu üyesi olan bankaların genel müdürlerinin katıldığı istişare toplantısı yoğun katılımla gerçekleştirildi.
Denizli Ticaret Odası, Denizli Sanayi Odası ve Denizli Ticaret Borsası ortaklığıyla gerçekleşen toplantı Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Toplantıya Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan, Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili, Denizli Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Selim Kasapoğlu, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar ve TBB Yönetim Kurulu Üyeleri, Denizli OSB Başkan Vekili Derya Baltalı, Çardak OSB Başkanı Okan Konyalıoğlu, DENİB Başkan Yardımcısı Sedat Erikoğlu, Odaların Meclis Başkanları, Yönetim ve Meclis Üyeleri , iş insanları, sanayiciler, bankaların yöneticileri, firmaların finans müdürleri katıldı.
Toplantı açılış konuşmaları ile başladı. İlk konuşmayı Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili yaptı. Tefenlili “Denizli ülkemizin ekonomik anlamda lokomotifi olan şehirlerinden biri. Her zaman çalışkan, üreten, ürettiğini milli gelire yansıtan bir şehir olmuştur. Ne yazık ki pandeminin ardından başlayan Ukrayna - Rusya Savaşı, tüm dünyada ticareti olumsuz etkiledi. Arz-talep dengesi bozuldu. Emtia, hammadde fiyatları öngörülmeyecek şekilde yükseldi. Tedarik zinciri bozuldu. Enflasyondaki artış, dövizdeki dengesizlik Türk Lirası'nın alım gücünü oldukça düşürdü. Sanayide çarkların dönmesi, ülke ekonomisinin rahatlaması için bazı noktalarda bankaların desteğine ihtiyacımız oluyor. Hepimiz aynı gemideyiz ve birbirimizi desteklemek zorundayız. Kredi limitleri yükselen enflasyon ve döviz kurları nedeniyle yetersiz kaldı, kredi limitlerinin arttırılması gerekiyor. Aynı şekilde sürdürülebilir kredi için vadelerin de uzatılması lazım. Bu çalışmalar işletmelerimizin önünü açacaktır. Krediye ulaşım daha kolay olmalı. Önceden yatırım için krediye ihtiyaç duyulurken şimdi ayakta kalmak için krediye ihtiyaç duyuluyor. İşletmelerimiz krediye daha kolay ulaşabilmeli kredi maliyetleri de düşürülmelidir. İhracatçı eline geçen dövizin belli bir miktarını Merkez Bankası'na satmak zorunda. Bu uygulama ithalata dayalı üretim yapan, ihracatçı firmaları zor durumda bırakıyor. Oranların düşürülmesi konusunda sizden destek bekliyoruz. Ayrıca pandemi süreci bizlere tarımın ne denli önemli olduğunu gösterdi. Tarım arazilerinin işletme ölçeklerinin büyütülerek üretime kazandırılması zorunlu hale gelmiştir. Bu amaçla arazi alımları için kredi oran ve maliyetlerinin daha uygun hale getirilmesi, krediye ulaşımın kolaylaştırılması, tarım ve hayvancılık kredi faizlerinin mümkün olan en az oranlara düşürülmesi yerinde olacaktır" dedi.

Ardından konuşan Denizli Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Selim Kasapoğlu ise “Herkesin bildiği üzere, zor ve alışılmadık bir dönemden geçiyoruz. Pandemi sonrası uluslararası alanda yaşanan gelişmeler, hammadde ve lojistik krizleri, hemen yanı başımızda başlayan savaş ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan enerji savaşları, bizleri öngörülmesi çok zor olan bir dönemin içerisine soktu. Hepinizin bildiği gibi Denizli, 10 Milyar Dolarlık dış ticaret hacmi, 200 bini aşan istihdamı, sanayi, ticaret, tarım ve turizmi içeren farklı alanlardaki üretimi ile ülke ekonomisine her alanda katkı sağlayan bir şehir. Ancak biz iş insanları şu anda bu hacmi korumakta zorlanıyoruz. Bildiğiniz gibi ülkemizde ihracat, ithalata bağlı olarak ilerliyor. Hammaddeyi çoğunlukla ithal ediyor, işliyor ve sonrasında ihraç ediyoruz. Öncelikle ihracat gelirlerimizin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na satma zorunluluğu bizim gibi hammaddesini yabancı para cinsinden alan sanayiciler için zorlayıcı bir durum yaratmıştır. Ne yazık ki bizler Merkez Bankası’na satmak zorunda kaldığımız bu dövizleri, hammadde almak için tekrar piyasadan almak zorunda kalıyoruz. Bu noktada alım-satım farkları, sanayicinin hanesine negatif yansıyor. Diğer taraftan Merkez Bankası’nın bankalara ihracat şirketlerini desteklemek için verdiği reeskont kredileri, neredeyse üçte birine düşmüş durumda. Bu hafta gündeme gelen yeni reeskont kredilerin şartları ise ihracatçıyı daha da zorlayacak görünüyor. Eğer büyümeyi ihracatla sağlayacaksak, bu güne kadar olduğu gibi ihracatçıya bu reeskont kredilerinin arttırılarak ve de kolaylaştırılarak verilmesi gerekmektedir. Ülke olarak döviz ihtiyacımızın arttığı şu dönemde, döviz kaynaklarının büyük kısmının ihracatçı üzerinden sağlandığı unutulmamalıdır. Bunların dışında, sürekli artan enerji maliyetleri, hammadde maliyetleri ve lojistik maliyetleri, müşteriye yansıtamadıkça bizlerin karlılığını azaltıyor. Sizler de biliyorsunuz ki, biz sizlerin sağladığı kaynaklar ile işimizi sürdürüyoruz ve bu kaynaklar ile yatırımlarımızı yapıp geleceğimizi planlıyoruz. Sizlerin de elinde olmayan sebeplerle, artık bu kaynaklara erişmenin maliyetleri de yükseldi ve biz sanayiciler artık neredeyse faiz ödemek için çalışır duruma geldik. İşletme sermayesi ihtiyacımız her geçen gün arttırıyor. Örnek vermek gerekirse, sabit kapasite ile üretim yapmaya devam eden bir tekstil işletmesinin sermaye ihtiyacı pamuk fiyatına ve kura bağlı olarak bir yıl içinde tl bazında 5 kat artmıştır. Şirketlerin varlık değerlerinin de arttığı bu ortamda kredi limitlerinin de hızlı bir şekilde revize edilmesi sanayici için büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.

Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan ise yaptığı konuşmada “Bankalarımız ile sektörlerimiz, aynı zincirin halkalarıdır. Birinin yokluğu ya da eksikliği, diğerini de olumsuz etkileyecektir! Bundan daha da önemlisi, yarınlarımız için çok daha sağlam bir zincirin halkaları haline gelmeliyiz! Bunun için sektörlerimize, bir yıl ödemesiz, Uzun vadeli ve sabit faizli kredi imkânı tanınmalı. Bankalarımızın firmalarımızın kredi limitlerini acilen artırması, artık zaruri bir ihtiyaçtır. Kredi taleplerimizdeki prosedür ve süreç uzun… Başvurulardaki değerlendirme hızlandırılmalıdır. Süreyi kısaltmak için bölgelerde ivedilikle sonuca gidilmelidir! Şube müdürlerimizin yetkileri artırılmalıdır. Bekleme süreci kısaltılmalıdır. KGF destekleri de devam ettirilmelidir! Bir türlü bitmek bilmeyen en önemli sıkıntılarımızdan biri de varlıklarımıza değer biçilmesindeki ekspertiz sorunudur. İpoteklerin ekspertiz değerlemesi, ederinin rayicinin çok çok altında kalmaktadır! Geneli ithalata dayalı olmasından dolayı emtia fiyatları hem döviz bazında hem de tedarikte yaşanan sıkıntılardan kaynaklanan maliyet artışından dolayı, çok hızlı ve kat kat arttı. O nedenle, krediler ile benzeri finans kaynaklarındaki limitler, yetersiz kaldı! Sistemin ihtiyacını karşılayamaz hale geldi. Bir an önce işletme sermayesi ihtiyacımızın karşılanması yönünde, adımlar atmanızı bekliyoruz. Kamu bankalarımızın Türk Lirası gecelik referans faiz oranındaki tavrı gibi olumlu girişimleri, özel bankalarımızın da katılımıyla güçlendirilmelidir. Türk lirası cinsinden ticari nitelikteki nakdi kredilere Merkez Bankası tarafından yüzde 10 olarak uygulanan zorunlu karşılık oranı, yüzde 20’ye çıkarıldı. Bankalarımız ise aradaki farkın maliyetini karşılayabilmek için faizi yükseltmek sorunda kaldı; bu maliyeti bizlere müşterilerine yansıttı. Özel bankalarımızın yüksek faiz politikası, yatırımcılarımızı zorluyor! Bunun yanında, tüketici kredilerinin vadelerinin azaltılması iç piyasayı olumsuz etkilemiştir. Ticaret hacmimizi, potansiyelinin altına çekmiştir. Uygun kredi koşullarının sağlanması; finansal kaynaklarımızın daha etkin ve verimli kullanılabilmesi için hem özel sektörümüz hem de bankacılık sektörümüz açısından çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

Son olarak kürsüye gelen Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar sunumuyla desteklediği konuşmasında “Benzer toplantıları birçok ilde yaptık. Amacımız bir bütünü toplamak. Birimizin diğerinden etkilenmemesi mümkün değil. Sorunlar paylaşılmalı ve ülke ekonomisine hep birlikte katkıda bulunulmalı istiyoruz. O yüzden bu toplantıları düzenliyoruz” dedi. Çakar konuşmasının devamında pandemi dönemi ve sonrasındaki dünya ekonomisi, Türkiye’deki büyüme, 2022 yılında ortaya çıkan Rusya Ukrayna Savaşı’nın ekonomiye yansımaları, bütün dünyada yükselen enflasyon ve küresel zorlukları anlatan bir sunum gerçekleştirdi.
Açılış konuşmalarının ardından, Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan moderatörlüğünde, Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili, Denizli Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Selim Kasapoğlu, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar ve TBB Yönetim Kurulu Üyeleri soru cevap kısmında salonu dolduran katılımcılarla birebir görüşme fıorsatı buldu. Bu bölüm basına kapalı olarak gerçekleştirildi.
Denizli Ticaret Odası, Denizli Sanayi Odası ve Denizli Ticaret Borsası ortaklığıyla gerçekleşen toplantı Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Toplantıya Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan, Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili, Denizli Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Selim Kasapoğlu, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar ve TBB Yönetim Kurulu Üyeleri, Denizli OSB Başkan Vekili Derya Baltalı, Çardak OSB Başkanı Okan Konyalıoğlu, DENİB Başkan Yardımcısı Sedat Erikoğlu, Odaların Meclis Başkanları, Yönetim ve Meclis Üyeleri , iş insanları, sanayiciler, bankaların yöneticileri, firmaların finans müdürleri katıldı.
Toplantı açılış konuşmaları ile başladı. İlk konuşmayı Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili yaptı. Tefenlili “Denizli ülkemizin ekonomik anlamda lokomotifi olan şehirlerinden biri. Her zaman çalışkan, üreten, ürettiğini milli gelire yansıtan bir şehir olmuştur. Ne yazık ki pandeminin ardından başlayan Ukrayna - Rusya Savaşı, tüm dünyada ticareti olumsuz etkiledi. Arz-talep dengesi bozuldu. Emtia, hammadde fiyatları öngörülmeyecek şekilde yükseldi. Tedarik zinciri bozuldu. Enflasyondaki artış, dövizdeki dengesizlik Türk Lirası'nın alım gücünü oldukça düşürdü. Sanayide çarkların dönmesi, ülke ekonomisinin rahatlaması için bazı noktalarda bankaların desteğine ihtiyacımız oluyor. Hepimiz aynı gemideyiz ve birbirimizi desteklemek zorundayız. Kredi limitleri yükselen enflasyon ve döviz kurları nedeniyle yetersiz kaldı, kredi limitlerinin arttırılması gerekiyor. Aynı şekilde sürdürülebilir kredi için vadelerin de uzatılması lazım. Bu çalışmalar işletmelerimizin önünü açacaktır. Krediye ulaşım daha kolay olmalı. Önceden yatırım için krediye ihtiyaç duyulurken şimdi ayakta kalmak için krediye ihtiyaç duyuluyor. İşletmelerimiz krediye daha kolay ulaşabilmeli kredi maliyetleri de düşürülmelidir. İhracatçı eline geçen dövizin belli bir miktarını Merkez Bankası'na satmak zorunda. Bu uygulama ithalata dayalı üretim yapan, ihracatçı firmaları zor durumda bırakıyor. Oranların düşürülmesi konusunda sizden destek bekliyoruz. Ayrıca pandemi süreci bizlere tarımın ne denli önemli olduğunu gösterdi. Tarım arazilerinin işletme ölçeklerinin büyütülerek üretime kazandırılması zorunlu hale gelmiştir. Bu amaçla arazi alımları için kredi oran ve maliyetlerinin daha uygun hale getirilmesi, krediye ulaşımın kolaylaştırılması, tarım ve hayvancılık kredi faizlerinin mümkün olan en az oranlara düşürülmesi yerinde olacaktır" dedi.
Ardından konuşan Denizli Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Selim Kasapoğlu ise “Herkesin bildiği üzere, zor ve alışılmadık bir dönemden geçiyoruz. Pandemi sonrası uluslararası alanda yaşanan gelişmeler, hammadde ve lojistik krizleri, hemen yanı başımızda başlayan savaş ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan enerji savaşları, bizleri öngörülmesi çok zor olan bir dönemin içerisine soktu. Hepinizin bildiği gibi Denizli, 10 Milyar Dolarlık dış ticaret hacmi, 200 bini aşan istihdamı, sanayi, ticaret, tarım ve turizmi içeren farklı alanlardaki üretimi ile ülke ekonomisine her alanda katkı sağlayan bir şehir. Ancak biz iş insanları şu anda bu hacmi korumakta zorlanıyoruz. Bildiğiniz gibi ülkemizde ihracat, ithalata bağlı olarak ilerliyor. Hammaddeyi çoğunlukla ithal ediyor, işliyor ve sonrasında ihraç ediyoruz. Öncelikle ihracat gelirlerimizin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na satma zorunluluğu bizim gibi hammaddesini yabancı para cinsinden alan sanayiciler için zorlayıcı bir durum yaratmıştır. Ne yazık ki bizler Merkez Bankası’na satmak zorunda kaldığımız bu dövizleri, hammadde almak için tekrar piyasadan almak zorunda kalıyoruz. Bu noktada alım-satım farkları, sanayicinin hanesine negatif yansıyor. Diğer taraftan Merkez Bankası’nın bankalara ihracat şirketlerini desteklemek için verdiği reeskont kredileri, neredeyse üçte birine düşmüş durumda. Bu hafta gündeme gelen yeni reeskont kredilerin şartları ise ihracatçıyı daha da zorlayacak görünüyor. Eğer büyümeyi ihracatla sağlayacaksak, bu güne kadar olduğu gibi ihracatçıya bu reeskont kredilerinin arttırılarak ve de kolaylaştırılarak verilmesi gerekmektedir. Ülke olarak döviz ihtiyacımızın arttığı şu dönemde, döviz kaynaklarının büyük kısmının ihracatçı üzerinden sağlandığı unutulmamalıdır. Bunların dışında, sürekli artan enerji maliyetleri, hammadde maliyetleri ve lojistik maliyetleri, müşteriye yansıtamadıkça bizlerin karlılığını azaltıyor. Sizler de biliyorsunuz ki, biz sizlerin sağladığı kaynaklar ile işimizi sürdürüyoruz ve bu kaynaklar ile yatırımlarımızı yapıp geleceğimizi planlıyoruz. Sizlerin de elinde olmayan sebeplerle, artık bu kaynaklara erişmenin maliyetleri de yükseldi ve biz sanayiciler artık neredeyse faiz ödemek için çalışır duruma geldik. İşletme sermayesi ihtiyacımız her geçen gün arttırıyor. Örnek vermek gerekirse, sabit kapasite ile üretim yapmaya devam eden bir tekstil işletmesinin sermaye ihtiyacı pamuk fiyatına ve kura bağlı olarak bir yıl içinde tl bazında 5 kat artmıştır. Şirketlerin varlık değerlerinin de arttığı bu ortamda kredi limitlerinin de hızlı bir şekilde revize edilmesi sanayici için büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.
Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan ise yaptığı konuşmada “Bankalarımız ile sektörlerimiz, aynı zincirin halkalarıdır. Birinin yokluğu ya da eksikliği, diğerini de olumsuz etkileyecektir! Bundan daha da önemlisi, yarınlarımız için çok daha sağlam bir zincirin halkaları haline gelmeliyiz! Bunun için sektörlerimize, bir yıl ödemesiz, Uzun vadeli ve sabit faizli kredi imkânı tanınmalı. Bankalarımızın firmalarımızın kredi limitlerini acilen artırması, artık zaruri bir ihtiyaçtır. Kredi taleplerimizdeki prosedür ve süreç uzun… Başvurulardaki değerlendirme hızlandırılmalıdır. Süreyi kısaltmak için bölgelerde ivedilikle sonuca gidilmelidir! Şube müdürlerimizin yetkileri artırılmalıdır. Bekleme süreci kısaltılmalıdır. KGF destekleri de devam ettirilmelidir! Bir türlü bitmek bilmeyen en önemli sıkıntılarımızdan biri de varlıklarımıza değer biçilmesindeki ekspertiz sorunudur. İpoteklerin ekspertiz değerlemesi, ederinin rayicinin çok çok altında kalmaktadır! Geneli ithalata dayalı olmasından dolayı emtia fiyatları hem döviz bazında hem de tedarikte yaşanan sıkıntılardan kaynaklanan maliyet artışından dolayı, çok hızlı ve kat kat arttı. O nedenle, krediler ile benzeri finans kaynaklarındaki limitler, yetersiz kaldı! Sistemin ihtiyacını karşılayamaz hale geldi. Bir an önce işletme sermayesi ihtiyacımızın karşılanması yönünde, adımlar atmanızı bekliyoruz. Kamu bankalarımızın Türk Lirası gecelik referans faiz oranındaki tavrı gibi olumlu girişimleri, özel bankalarımızın da katılımıyla güçlendirilmelidir. Türk lirası cinsinden ticari nitelikteki nakdi kredilere Merkez Bankası tarafından yüzde 10 olarak uygulanan zorunlu karşılık oranı, yüzde 20’ye çıkarıldı. Bankalarımız ise aradaki farkın maliyetini karşılayabilmek için faizi yükseltmek sorunda kaldı; bu maliyeti bizlere müşterilerine yansıttı. Özel bankalarımızın yüksek faiz politikası, yatırımcılarımızı zorluyor! Bunun yanında, tüketici kredilerinin vadelerinin azaltılması iç piyasayı olumsuz etkilemiştir. Ticaret hacmimizi, potansiyelinin altına çekmiştir. Uygun kredi koşullarının sağlanması; finansal kaynaklarımızın daha etkin ve verimli kullanılabilmesi için hem özel sektörümüz hem de bankacılık sektörümüz açısından çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
Son olarak kürsüye gelen Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar sunumuyla desteklediği konuşmasında “Benzer toplantıları birçok ilde yaptık. Amacımız bir bütünü toplamak. Birimizin diğerinden etkilenmemesi mümkün değil. Sorunlar paylaşılmalı ve ülke ekonomisine hep birlikte katkıda bulunulmalı istiyoruz. O yüzden bu toplantıları düzenliyoruz” dedi. Çakar konuşmasının devamında pandemi dönemi ve sonrasındaki dünya ekonomisi, Türkiye’deki büyüme, 2022 yılında ortaya çıkan Rusya Ukrayna Savaşı’nın ekonomiye yansımaları, bütün dünyada yükselen enflasyon ve küresel zorlukları anlatan bir sunum gerçekleştirdi.
Açılış konuşmalarının ardından, Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan moderatörlüğünde, Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili, Denizli Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Selim Kasapoğlu, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar ve TBB Yönetim Kurulu Üyeleri soru cevap kısmında salonu dolduran katılımcılarla birebir görüşme fıorsatı buldu. Bu bölüm basına kapalı olarak gerçekleştirildi.
0 Yorum