Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği ve Denizli Metropol Haber işbirliği ile “DETGİS'in '20. Yılında 20 Duayen İş insanı” ile belgesel tadında hazırlanan programın altıncı bölümü yayınlandı. Denizli Metropol’deki bu haftaki program konuğumuz DEMSAN A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Salih Demirkan oldu.
Her Hafta Salı günü yayınlanan ve tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı bu çok özel programın altıncı bölümünde Duayen İşadamı Salih Demirkan, iş ve özel hayatından kesitler anlattı. DETGİS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Nuri Kes’e mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İşadamı Demirkan, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı. İzleyici rekoru kıran programda ayrıca Denizli tekstil sanayisinin dünü ve bugünü de masaya yatırıldı.
İŞTE O RÖPORTAJ
OSMAN NURİ KES: Denizli tekstilinin bugünlere gelmesinde sizin gibi duayen büyüklerimizin büyük emeği var. Sizi tanıyabilir miyiz Salih Bey?
SALİH DEMİRKAN: Ben Göveçlik Mahallesi’nde 1954 yılında doğdum. 11 yaşında Denizli’ye taşındık. Marangozluğa başladım. 9 yıl çalıştım. Sonra askere gittim. Dönünce kendime ait işyerimi doğrama ve marangozluk üzerine açtım. Yarı otomatik ağaç motorlu tezgahlardan 200 tane yaptım. Piyasada halen kullanılanları var. 1981 yılında Denizli’de dört büyük firma vardı. Biz beşinci firma olarak havlu - bornoz işine girdik. İlk firmamızın ismi Göveçlik Havlu’ydu. 1996 yılına kadar Göveçlik Havlu olarak geldik. 1982 yılında ortağım kayınbiraderim Raşit Güntaş ile birlikte iç piyasa ve Irak ihracatı ile bu işe başladık. Büyümeye devam ettik. Tezgah adetimizi çoğalttık. 1986 yılında ikinci el Avrupa’dan tezgah getirerek, istihdamı büyütmeye başladık. 1988 yılına kadar çalışmayı sürdürdük. İhracat nedir? Kalite nedir? Dış müşteri nedir? Bunları öğrendik. 1988 -90 yıllarında kendi başımıza imalata ve ihracata başlayıp, direk satışları gerçekleştirmeye başladık. Bugünlere gelinceye kadar bazı sıkıntılar yaşadık. Amerika’ya ve Avrupa’ya kota meselesi vardı o zamanlar. Bu badireleri atlattıktan sonra piyasada kendimizi tanıtarak, isim yaparak, müşteri edinerek bugünlere geldik. İlk yurt dışı fuar deneyimimiz 1991 yılında İTMA Makine Fuarı’nda oldu. Fuarı ziyaret ettik. Teknolojiye yatırım yapmak, dışarıda rekabet etmek için daha modern makinalar almamız gerekiyordu. Aynı yıl Heimtekstil Fuarı’na katıldık. Fuarda ürünlerin, stantların nasıl yapıldığını, çevre temizliğinin önemini orada kavradık. Neler yapmamız gerektiğini deneyimledik. Örnek aldığım Frankfurt ziyaretinde tespit ettiklerimdir. Yıllar sonra biz kendimizi geliştirdik, şimdi ise bizim stantlarımıza imrendiklerini görüyoruz. Bunlar gurur verici şeyler. Göveçlik’ten yetişmiş Salih Demirkan olarak, şimdilerde 25 milyon dolar ihracat yapan bir firma haline gelmemiz beni zaman zaman gururlandırıyor. Biz başından bu yana finansman, satış, kalite ve pazar konusunda hassas davrandık.
OSMAN NURİ KES: Doğrama ve marangoz işinden tekstile, ihracata büyük bir değişim var. Ortada çok büyük bir başarı var. Yıllar süren ve başarılarla süslü bu değişim nasıl yaşandı?
SALİH DEMİRKAN: Ben insanlara çok güvenirim ama ince eleyip sık dokurum. İnsanları dinlerim ama nihai kararı ben veririm. Bunun önemi çok büyük. Herkes bankacılara tepki gösterebilir. Ama ben onlardan çok şey öğrendim. Tekstil mühendisleri, teknik elemanlardan tekstille ilgili büyük fayda gördüm, bilgi edindim. Para ve kazanç ikinci plandaydı. Özal Hükümeti döneminde gümrük çıkış beyannamelerinde devlet iade veriyordu. Nakit para ödüyordu. Biz bunlardan yararlanamadık. Ama bundan muzdarip olmadık. Biz iş ve kalite nedir onun üzerinden gittik. Onu iyi öğrendik. Ben matematiği iyi bilirim Aldığınız kredinin kendi paranız olmadığını bilmeniz gerekir. Ben hep kendi öz kaynaklarımla ilerledim. Öz kaynakları ortaya koyarak, yıllar içinde yaşadığımız krizlerden yara almamak için çaba gösterdik. Kredi anlamında yüzde 25’i geçmedik. Kendi öz kaynaklarımızı yüzde 75 oranında kullandık. Ne ne zaman yapılır? Nasıl ayakta kalınır?. Ben 10 makine birden almadım. Adım adım gittim. Rüzgar farklı yönlerden esebilir. Aşırı büyümemeye karar verdik. 1981 yılında Denizli’de beşinci firmaydık. Biz şimdilerde isteseydik, 80 milyon dolarlık ihracat kapasitesine çıkabilirdik. Pazarlama gücümüz vardı. Kontrol edebileceğimiz kadar büyümeyi tercih ettik.
OSMAN NURİ KES: Sayısız krizler yaşadınız? Bu krizleri nasıl atlattınız, nasıl yönettiniz kriz zamanlarını?
SALİH DEMİRKAN: 40 yıldır işin içindeyim. Büyük ve orta ölçekli krizler yaşadık. Biz fazla borçlanmadan, kendi öz kaynaklarımızla ilerledik. Hammaddeyi hep peşin aldık. Pamuk ve iplik, ithalat olmadığı için o dönem pahalıydı. Krizlerde banka verdiği krediyi erken isteyebilir. Her yaşanmışlıklardan ders çıkardık. Benim birinci arkadaşlarım bankacılardır. Krizlerde aşırı borçlanmamak ve her an kısıtlama ya da başka bir kriz gelebilir diye tedbirli davrandık.
OSMAN NURİ KES: Başarınızdaki en büyük pay nedir?
SALİH DEMİRKAN: Ben öğrenmeye aç olan biriyim. 67 yaşındayım. Hala öğrenmeye açığım. Yatırım ve büyüme konusunda zaman zaman zorlansak da yılmadık. Yaptıklarımızın doğru olduğunu gördük. Boyahanenin bizim kalitemizde büyük katkısı olmuştur. Müşterilerimiz gelip gezdiği zaman burada doğru iş yapılır felsefesiyle hareket etmiştir. Benim 26 yıllık müşterim var. Karşılıklı dürüstlük ilkelerine sahip çıkarak birlikte ilerliyoruz. En yeni müşterim 6 yıllıktır. Fikirlerimizden ödün vermedik, vermeyiz.
OSMAN NURİ KES: Bir gününüz nasıl geçiyor?
SALİH DEMİRKAN: Mart ayından beri pandemi var. Ben normal şartlarda işe sabah 08.30’da gelip, akşam 17.00’de evime giderim. İkinci jenerasyon olan çocuklarımı işe adapte etmeye çalışıyorum. Oğlum pazarlama ve boya terbiye sorumlusu. Kızım üretimden ve personelden sorumlu. Ben satın alma ve banka işlerine bakıyorum. Çocuklarıma güveniyorum. Onlar bu işi götürecek. Umudum çok yüksek. Çocuklarım Salih Demirkan felsefesinden ayrılmıyorlar. Profesyonelce çalışıyorlar. İşletme içinde baba oğul, baba kız değiliz. Profesyoneliz. Allah herkese benim evlatlarım gibi evlatlar versin.
OSMAN NURİ KES: Çocukluğunuza dönersek, o dönemden özlediğiniz neler var?
SALİH DEMİRKAN: Ben yedi kardeşin en küçüğüyüm. Babam ben 9 aylıkken vefat ediyor astım hastalığından dolayı 42 yaşındayken. Benim buralara nasıl geldiğimi soranlara şunu söylüyorum. Hiç üzülmeyin. Ben 7 yaşına kadar iç çamaşırı giymeyen, yedi yaşından sonra iç çamaşırı giymeye başlayan, okulda başarılı bir öğrenciydim. Öğle yemeği için okuldan eve geldiğimde ahır arıtır, ahır temizlerdim. Arta kalan zamanda el tezgahlarında çalışırdım. Okulu bitirdikten sonra yine dokumacılık devam etti. 60’lı yılların başı kriz var. Denizli’ye taşındık. Sanata başladım. Marangozluğa. Hep söylerim. Bugün çocukluğumda yaşadıklarımla, Marangoz Salih lakabımla gurur duyuyorum. Hep şunu söylerim. Canlı örnek benim. İnsanlar nereden nereye geliyor diye incelerseniz. Bunun en güzel örneği benim. Yaptığımız yatırımlara bakıyorum, bunu ben mi yaptım diye. Duygusal anlar yaşıyorum. Haz duyuyorum. Piyasada duyduğumuz iflas haberleri beni üzüyor. Herkes işçi çalıştırıp, insanlara ekmek veriyor. Bu anlara yaşamak çok da kolay olmuyor. Bunlardan ders almak lazım. Korkmayın, yatırım için cesaret edin.
OSMAN NURİ KES: Yeni jenerasyona nasıl tavsiyeleriniz olur?
SALİH DEMİRKAN: Gençlere önerim, elemanlarına sahip çıkmalılar. Kendisi ne yiyorsa elemanı da onu yemeli. Dürüst olmalılar. Bankacıya, müşteriye. Korkmayın. Ne yaşıyorsanız söyleyin kriz bile olsa. Ben bunun yararını gördüm. Samimiyet önemli. Müşterinize, çevrenize, çalışanlarınıza dürüst davranırsanız, sistem oturuyor zaten. Ben bundan taviz vermedim. Aile yaşantısı çok önemli. Denizlispor başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunda görev yaptım. Ailenizi ihmal etmemelisiniz. Yaşantınıza dikkat etmelisiniz. Ben yurt dışına çıktığımda üçüncü gün çocuklarımı özlüyorum. Ailenizle, çocuklarınızla ilgilenmelisiniz. Çocuklara zaman ayırmak yaşantınızda çok önemli. Başarının altında yatan aslında sevgi.
OSMAN NURİ KES: Salih Demirkan tekrar dünyaya gelse yine aynı işimi yapardı?
SALİH DEMİRKAN: Tekrar dünyaya gelsem yine aynı işi yapardım. Çünkü mutluyum. İkinci adım DEMSAN Salih. Bunu demelerinden de gururluyum. En iyi iş iyi bildiğiniz iştir. Herkese dürüst olduktan sonra başarı gelir.
OSMAN NURİ KES: Hayatınızı bir film yapıyor olsaydık, adı ne olurdu?
SALİH DEMİRKAN: Çileli Yollar olurdu. O yedi yaşıma kadar olan dönemler zordu. Kümesten bir yumurta ile bakkaldan takasla balon aldım ben. Çileli yollardan geçtim ama mutluyum. Birinci nedeni, 350 çalışanım var. Benim buraya gelmemde büyük emekleri var. Onlara çok şey borçluyum. 1999 yılında Denizlispor yöneticiliğim sırasında bir kalp rahatsızlığı yaşadım. Teknik direktörlerimiz Ersun Yanal, Mesut Bakkal, Tevfik Lav birlikte çorba içtik. Sigarada içiyorum. 6 Kasım’dı. Ben rahatsızlandım. Doktor kalp rahatsızlığı geçirdiğimi söyledi. Aynı günün akşamı kalp krizi geçirdiğimde elektro şokla beni hayata döndürdüler. Bütün işçilerim hastaneye gelmiş. Ben işçilerimin dualarıyla yaşadım. Allah kimseye vermesin. Sağlık çok önemli. Gençlere tavsiyem, sigara alkolden uzak dursunlar. Tavsiye etmiyorum.
OSMAN NURİ KES: Bulunduğumuz fabrika ortamı yemyeşil. Organik ürünlere ve beslenmeye merakınız da var. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?
SALİH DEMİRKAN: Benim yurt dışı ziyaretlerim yeşile ve doğaya olan ilgimi arttırdı. Balıkesir, Salihli ve Denizli fidanlık müdürlüklerimden fidan aldım. Diktik. Sonra tohumları bizden almaya başladılar. Bu yeşil ortam benim stresimi atmamı sağlıyor. Ağaçtaki sevgi ve merak aynı insan gibi. Onu hatalı budarsanız, ya da ilgilenmezseniz size küser. Sanayicilerimiz yeşil ve ağaç sevgisini bırakmamalılar. Gaziantep’ten Orman Bölge Müdürü bunu duymuş, özellikle görmeye geldi. Burada 74 değişik çeşitte ağaç var. Dağ evimiz var. Orada bakıcı ilgileniyor. Köylü Salih, Marangoz Salih’i özlettirecek, küçükbaş ve büyükbaş hayvanları orada besliyoruz. Çevremdekilere hatalı et, GDO’lu olmayan et yedirmemek için çaba harcıyoruz. Benim bu merakım Köylü Salih’i bırakmamak adınadır ve ömrüm yettiğince de bırakmayacağım.
OSMAN NURİ KES: Misal verecek olursak, Tekstilden sorumlu Bakan oldunuz. Denizli için Türkiye için ne yapmak isterdiniz?
SALİH DEMİRKAN: İki yıl kadar önce; önceki dönem Ekonomiden Sorumlu Bakanımız Nihat Zeybekci sayesinde müsteşarlıktan üst seviyede müdürlerimiz gelerek bizi ziyaret ettiler. Ben onlarla yemek yerken, şunu söyledim. Biz aldığımız ithalatta santim santim hesaplarını veriyoruz. Siz teleflerle uğraşıyorsunuz. Kırpıntıların hesabını istiyorsunuz. Biz bunun içinden nasıl çıkarız dedim. Benim böyle bir görevim olsa, imkanım dahilinde her şeyi açarım. İşsizimiz var. Biz aradığımızda eleman bulamıyor olsak da, ben bunların olmaması için, işsizliği önleyici çalışırım.
OSMAN NURİ KES: Tekstil camiasına bir mesajınız var mı?
SALİH DEMİRKAN: Kimse korkmasın. Eğer işimizi doğru yapar, doğruları söylersek hiç kimse aç açıkta kalmaz. Aşırı hırslanmadan, bu doğrultuda gidersek, temkinli davranırsak, imkanlarımızı hesaplayarak iş hayatımızda ilerlersek, başarılı oluruz. Allah herkese iş versin. Hayatımda kimseyi kıskanmadım. Herkesin rızkı nasibi ayrıdır.
Her Hafta Salı günü yayınlanan ve tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı bu çok özel programın altıncı bölümünde Duayen İşadamı Salih Demirkan, iş ve özel hayatından kesitler anlattı. DETGİS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Nuri Kes’e mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İşadamı Demirkan, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı. İzleyici rekoru kıran programda ayrıca Denizli tekstil sanayisinin dünü ve bugünü de masaya yatırıldı.
İŞTE O RÖPORTAJ
OSMAN NURİ KES: Denizli tekstilinin bugünlere gelmesinde sizin gibi duayen büyüklerimizin büyük emeği var. Sizi tanıyabilir miyiz Salih Bey?
SALİH DEMİRKAN: Ben Göveçlik Mahallesi’nde 1954 yılında doğdum. 11 yaşında Denizli’ye taşındık. Marangozluğa başladım. 9 yıl çalıştım. Sonra askere gittim. Dönünce kendime ait işyerimi doğrama ve marangozluk üzerine açtım. Yarı otomatik ağaç motorlu tezgahlardan 200 tane yaptım. Piyasada halen kullanılanları var. 1981 yılında Denizli’de dört büyük firma vardı. Biz beşinci firma olarak havlu - bornoz işine girdik. İlk firmamızın ismi Göveçlik Havlu’ydu. 1996 yılına kadar Göveçlik Havlu olarak geldik. 1982 yılında ortağım kayınbiraderim Raşit Güntaş ile birlikte iç piyasa ve Irak ihracatı ile bu işe başladık. Büyümeye devam ettik. Tezgah adetimizi çoğalttık. 1986 yılında ikinci el Avrupa’dan tezgah getirerek, istihdamı büyütmeye başladık. 1988 yılına kadar çalışmayı sürdürdük. İhracat nedir? Kalite nedir? Dış müşteri nedir? Bunları öğrendik. 1988 -90 yıllarında kendi başımıza imalata ve ihracata başlayıp, direk satışları gerçekleştirmeye başladık. Bugünlere gelinceye kadar bazı sıkıntılar yaşadık. Amerika’ya ve Avrupa’ya kota meselesi vardı o zamanlar. Bu badireleri atlattıktan sonra piyasada kendimizi tanıtarak, isim yaparak, müşteri edinerek bugünlere geldik. İlk yurt dışı fuar deneyimimiz 1991 yılında İTMA Makine Fuarı’nda oldu. Fuarı ziyaret ettik. Teknolojiye yatırım yapmak, dışarıda rekabet etmek için daha modern makinalar almamız gerekiyordu. Aynı yıl Heimtekstil Fuarı’na katıldık. Fuarda ürünlerin, stantların nasıl yapıldığını, çevre temizliğinin önemini orada kavradık. Neler yapmamız gerektiğini deneyimledik. Örnek aldığım Frankfurt ziyaretinde tespit ettiklerimdir. Yıllar sonra biz kendimizi geliştirdik, şimdi ise bizim stantlarımıza imrendiklerini görüyoruz. Bunlar gurur verici şeyler. Göveçlik’ten yetişmiş Salih Demirkan olarak, şimdilerde 25 milyon dolar ihracat yapan bir firma haline gelmemiz beni zaman zaman gururlandırıyor. Biz başından bu yana finansman, satış, kalite ve pazar konusunda hassas davrandık.
OSMAN NURİ KES: Doğrama ve marangoz işinden tekstile, ihracata büyük bir değişim var. Ortada çok büyük bir başarı var. Yıllar süren ve başarılarla süslü bu değişim nasıl yaşandı?
SALİH DEMİRKAN: Ben insanlara çok güvenirim ama ince eleyip sık dokurum. İnsanları dinlerim ama nihai kararı ben veririm. Bunun önemi çok büyük. Herkes bankacılara tepki gösterebilir. Ama ben onlardan çok şey öğrendim. Tekstil mühendisleri, teknik elemanlardan tekstille ilgili büyük fayda gördüm, bilgi edindim. Para ve kazanç ikinci plandaydı. Özal Hükümeti döneminde gümrük çıkış beyannamelerinde devlet iade veriyordu. Nakit para ödüyordu. Biz bunlardan yararlanamadık. Ama bundan muzdarip olmadık. Biz iş ve kalite nedir onun üzerinden gittik. Onu iyi öğrendik. Ben matematiği iyi bilirim Aldığınız kredinin kendi paranız olmadığını bilmeniz gerekir. Ben hep kendi öz kaynaklarımla ilerledim. Öz kaynakları ortaya koyarak, yıllar içinde yaşadığımız krizlerden yara almamak için çaba gösterdik. Kredi anlamında yüzde 25’i geçmedik. Kendi öz kaynaklarımızı yüzde 75 oranında kullandık. Ne ne zaman yapılır? Nasıl ayakta kalınır?. Ben 10 makine birden almadım. Adım adım gittim. Rüzgar farklı yönlerden esebilir. Aşırı büyümemeye karar verdik. 1981 yılında Denizli’de beşinci firmaydık. Biz şimdilerde isteseydik, 80 milyon dolarlık ihracat kapasitesine çıkabilirdik. Pazarlama gücümüz vardı. Kontrol edebileceğimiz kadar büyümeyi tercih ettik.
OSMAN NURİ KES: Sayısız krizler yaşadınız? Bu krizleri nasıl atlattınız, nasıl yönettiniz kriz zamanlarını?
SALİH DEMİRKAN: 40 yıldır işin içindeyim. Büyük ve orta ölçekli krizler yaşadık. Biz fazla borçlanmadan, kendi öz kaynaklarımızla ilerledik. Hammaddeyi hep peşin aldık. Pamuk ve iplik, ithalat olmadığı için o dönem pahalıydı. Krizlerde banka verdiği krediyi erken isteyebilir. Her yaşanmışlıklardan ders çıkardık. Benim birinci arkadaşlarım bankacılardır. Krizlerde aşırı borçlanmamak ve her an kısıtlama ya da başka bir kriz gelebilir diye tedbirli davrandık.
OSMAN NURİ KES: Başarınızdaki en büyük pay nedir?
SALİH DEMİRKAN: Ben öğrenmeye aç olan biriyim. 67 yaşındayım. Hala öğrenmeye açığım. Yatırım ve büyüme konusunda zaman zaman zorlansak da yılmadık. Yaptıklarımızın doğru olduğunu gördük. Boyahanenin bizim kalitemizde büyük katkısı olmuştur. Müşterilerimiz gelip gezdiği zaman burada doğru iş yapılır felsefesiyle hareket etmiştir. Benim 26 yıllık müşterim var. Karşılıklı dürüstlük ilkelerine sahip çıkarak birlikte ilerliyoruz. En yeni müşterim 6 yıllıktır. Fikirlerimizden ödün vermedik, vermeyiz.
OSMAN NURİ KES: Bir gününüz nasıl geçiyor?
SALİH DEMİRKAN: Mart ayından beri pandemi var. Ben normal şartlarda işe sabah 08.30’da gelip, akşam 17.00’de evime giderim. İkinci jenerasyon olan çocuklarımı işe adapte etmeye çalışıyorum. Oğlum pazarlama ve boya terbiye sorumlusu. Kızım üretimden ve personelden sorumlu. Ben satın alma ve banka işlerine bakıyorum. Çocuklarıma güveniyorum. Onlar bu işi götürecek. Umudum çok yüksek. Çocuklarım Salih Demirkan felsefesinden ayrılmıyorlar. Profesyonelce çalışıyorlar. İşletme içinde baba oğul, baba kız değiliz. Profesyoneliz. Allah herkese benim evlatlarım gibi evlatlar versin.
OSMAN NURİ KES: Çocukluğunuza dönersek, o dönemden özlediğiniz neler var?
SALİH DEMİRKAN: Ben yedi kardeşin en küçüğüyüm. Babam ben 9 aylıkken vefat ediyor astım hastalığından dolayı 42 yaşındayken. Benim buralara nasıl geldiğimi soranlara şunu söylüyorum. Hiç üzülmeyin. Ben 7 yaşına kadar iç çamaşırı giymeyen, yedi yaşından sonra iç çamaşırı giymeye başlayan, okulda başarılı bir öğrenciydim. Öğle yemeği için okuldan eve geldiğimde ahır arıtır, ahır temizlerdim. Arta kalan zamanda el tezgahlarında çalışırdım. Okulu bitirdikten sonra yine dokumacılık devam etti. 60’lı yılların başı kriz var. Denizli’ye taşındık. Sanata başladım. Marangozluğa. Hep söylerim. Bugün çocukluğumda yaşadıklarımla, Marangoz Salih lakabımla gurur duyuyorum. Hep şunu söylerim. Canlı örnek benim. İnsanlar nereden nereye geliyor diye incelerseniz. Bunun en güzel örneği benim. Yaptığımız yatırımlara bakıyorum, bunu ben mi yaptım diye. Duygusal anlar yaşıyorum. Haz duyuyorum. Piyasada duyduğumuz iflas haberleri beni üzüyor. Herkes işçi çalıştırıp, insanlara ekmek veriyor. Bu anlara yaşamak çok da kolay olmuyor. Bunlardan ders almak lazım. Korkmayın, yatırım için cesaret edin.
OSMAN NURİ KES: Yeni jenerasyona nasıl tavsiyeleriniz olur?
SALİH DEMİRKAN: Gençlere önerim, elemanlarına sahip çıkmalılar. Kendisi ne yiyorsa elemanı da onu yemeli. Dürüst olmalılar. Bankacıya, müşteriye. Korkmayın. Ne yaşıyorsanız söyleyin kriz bile olsa. Ben bunun yararını gördüm. Samimiyet önemli. Müşterinize, çevrenize, çalışanlarınıza dürüst davranırsanız, sistem oturuyor zaten. Ben bundan taviz vermedim. Aile yaşantısı çok önemli. Denizlispor başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunda görev yaptım. Ailenizi ihmal etmemelisiniz. Yaşantınıza dikkat etmelisiniz. Ben yurt dışına çıktığımda üçüncü gün çocuklarımı özlüyorum. Ailenizle, çocuklarınızla ilgilenmelisiniz. Çocuklara zaman ayırmak yaşantınızda çok önemli. Başarının altında yatan aslında sevgi.
OSMAN NURİ KES: Salih Demirkan tekrar dünyaya gelse yine aynı işimi yapardı?
SALİH DEMİRKAN: Tekrar dünyaya gelsem yine aynı işi yapardım. Çünkü mutluyum. İkinci adım DEMSAN Salih. Bunu demelerinden de gururluyum. En iyi iş iyi bildiğiniz iştir. Herkese dürüst olduktan sonra başarı gelir.
OSMAN NURİ KES: Hayatınızı bir film yapıyor olsaydık, adı ne olurdu?
SALİH DEMİRKAN: Çileli Yollar olurdu. O yedi yaşıma kadar olan dönemler zordu. Kümesten bir yumurta ile bakkaldan takasla balon aldım ben. Çileli yollardan geçtim ama mutluyum. Birinci nedeni, 350 çalışanım var. Benim buraya gelmemde büyük emekleri var. Onlara çok şey borçluyum. 1999 yılında Denizlispor yöneticiliğim sırasında bir kalp rahatsızlığı yaşadım. Teknik direktörlerimiz Ersun Yanal, Mesut Bakkal, Tevfik Lav birlikte çorba içtik. Sigarada içiyorum. 6 Kasım’dı. Ben rahatsızlandım. Doktor kalp rahatsızlığı geçirdiğimi söyledi. Aynı günün akşamı kalp krizi geçirdiğimde elektro şokla beni hayata döndürdüler. Bütün işçilerim hastaneye gelmiş. Ben işçilerimin dualarıyla yaşadım. Allah kimseye vermesin. Sağlık çok önemli. Gençlere tavsiyem, sigara alkolden uzak dursunlar. Tavsiye etmiyorum.
OSMAN NURİ KES: Bulunduğumuz fabrika ortamı yemyeşil. Organik ürünlere ve beslenmeye merakınız da var. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?
SALİH DEMİRKAN: Benim yurt dışı ziyaretlerim yeşile ve doğaya olan ilgimi arttırdı. Balıkesir, Salihli ve Denizli fidanlık müdürlüklerimden fidan aldım. Diktik. Sonra tohumları bizden almaya başladılar. Bu yeşil ortam benim stresimi atmamı sağlıyor. Ağaçtaki sevgi ve merak aynı insan gibi. Onu hatalı budarsanız, ya da ilgilenmezseniz size küser. Sanayicilerimiz yeşil ve ağaç sevgisini bırakmamalılar. Gaziantep’ten Orman Bölge Müdürü bunu duymuş, özellikle görmeye geldi. Burada 74 değişik çeşitte ağaç var. Dağ evimiz var. Orada bakıcı ilgileniyor. Köylü Salih, Marangoz Salih’i özlettirecek, küçükbaş ve büyükbaş hayvanları orada besliyoruz. Çevremdekilere hatalı et, GDO’lu olmayan et yedirmemek için çaba harcıyoruz. Benim bu merakım Köylü Salih’i bırakmamak adınadır ve ömrüm yettiğince de bırakmayacağım.
OSMAN NURİ KES: Misal verecek olursak, Tekstilden sorumlu Bakan oldunuz. Denizli için Türkiye için ne yapmak isterdiniz?
SALİH DEMİRKAN: İki yıl kadar önce; önceki dönem Ekonomiden Sorumlu Bakanımız Nihat Zeybekci sayesinde müsteşarlıktan üst seviyede müdürlerimiz gelerek bizi ziyaret ettiler. Ben onlarla yemek yerken, şunu söyledim. Biz aldığımız ithalatta santim santim hesaplarını veriyoruz. Siz teleflerle uğraşıyorsunuz. Kırpıntıların hesabını istiyorsunuz. Biz bunun içinden nasıl çıkarız dedim. Benim böyle bir görevim olsa, imkanım dahilinde her şeyi açarım. İşsizimiz var. Biz aradığımızda eleman bulamıyor olsak da, ben bunların olmaması için, işsizliği önleyici çalışırım.
OSMAN NURİ KES: Tekstil camiasına bir mesajınız var mı?
SALİH DEMİRKAN: Kimse korkmasın. Eğer işimizi doğru yapar, doğruları söylersek hiç kimse aç açıkta kalmaz. Aşırı hırslanmadan, bu doğrultuda gidersek, temkinli davranırsak, imkanlarımızı hesaplayarak iş hayatımızda ilerlersek, başarılı oluruz. Allah herkese iş versin. Hayatımda kimseyi kıskanmadım. Herkesin rızkı nasibi ayrıdır.
0 Yorum