Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği ve Denizli Metropol Haber işbirliği ile “DETGİS'in '20. Yılında 20 Duayen İş insanı” ile belgesel tadında hazırlanan programın yirminci bölümü yayınlandı. Denizli Metropol’de konuğumuz Meyteks Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yenigör oldu.
ÖZEL RÖPORTAJ
Her Hafta Salı günü yayınlanan ve tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı bu çok özel programın yirminci bölümünde duayen iş insanı Meyteks Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yenigör, iş ve özel hayatından kesitler anlattı.
DETGİS Yönetim Kurulu Başkanı Mukaddes Başkaya’ya mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İş insanı Yenigör, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı. İzleyici rekoru kıran programda ayrıca Denizli tekstil sanayisinin dünü ve bugünü de masaya yatırıldı.
İŞTE O RÖPORTAJ…
MUKADDES BAŞKAYA: Sizi tanıyabilir miyiz?
OSMAN YENİGÖR: 1 Mart 1948 tarihinde Babadağ’da doğdum. Babadağ tekstil kenti. Babadağ’da herkes tekstilci doğar. Bende baba ata mesleği olan tekstilciliği seçtim. Orada yapacak başka bir şey olmadığı için herkes tekstil işi yapar. Ben bu mesleği seçtiğim için mutluyum. Tekstil hem Babadağ’da hem de Türkiye’de ileri gitti. İlkokuldan sonra okumadım. Babama yardım etmeye başladım. Biz eskiden çarşaf anlamında iç piyasaya çalışıyorduk. Alım satım yapıyorduk. Tüm Türkiye’ye satışımız vardı. Sonra dikişli çarşaflara geçtik marka yaratmak adına. Birkaç marka daha vardı. Rekabet ortamı oluştu. Markaları birleştirelim dedik ve 1978 yılında dört ortak DENTEKS’i kurduk. 80’li yıllarda yavaş yavaş ihracat yapılmaya başlandı. Makinalar yenilendi. DENTEKS olarak imalata ise 81 yılında başlandı. 84 yılına kadar DENTEKS olarak devam ettik. Arabistan, Avrupa ve ABD’ye ihracatlar yapıldı. Arabistan’a gittik ve 36 gün kaldık. Bal götürmüştük. Bizim için bir macera oldu. Sonra Denizlispor yönetimine girdim. 83 -84 sezonunda benimde yönetici olduğum yıl birinci lige çıktık. Ardından ben DENTEKS’ten ayrıldım. Herkes kendi firmasını kurdum. Bende Örsan adlı bir şirket kurdum. İzmir Asfaltı’nda bir yerimiz vardı. Bornoz havlu yapıyorduk. Düz örgü yaptık. Denizli’ye düz örgüyü de yuvarlak örgüyü de ilk getiren benim. Örgü havlu yapıyorduk. Yuvarlık örgüden havlu çarşaf makinası getirdik Almanya’dan. Penye çarşafa geçtik sonra.

MUKADDES BAŞKAYA: Riski seven bir girişimcisiniz. Örsan’ı anlatır mısınız bize?
OSMAN YENİGÖR: Örsan’ı kurduk, başladık ve aldığımız makinalarla büyüttük. 1988 yılında boyahane lazım oldu hepimize. Abdülkadir Uslu, Zafer Katrancı, İsmail Tosunoğlu, Salih Özdemir ve Değirmenciler ile ben Boyasan’ı kurduk altı ortak olarak. 6 yıl sürdü o iş. 1994 yılında ise orayı Uslu’ya devrettik. Sonra boyahane arayışına girdik. Menderes Tekstil’in o dönemki Müdürü Ömer Bey, Manisa’da bir boyahane olduğunu söyledi almamızı tavsiye etti. Aldık ve hayatımızın en büyük hatasıydı. Manisa’da o küçük boyahaneyi 2 milyon Dolara almıştık. Örsan’da çalışan sayımız 200 civarındaydı. Günde 5 bin bornoz üretiyor ve ihraç ediyorduk. Aldığımız boyahanede makinalar yeterli olmayınca, ekipmanı borçla büyüttük. Gereksiz yatırım yaptık. O bize ders oldu ve sonumuzu getirdi açıkçası. Ardından Yahudilerin elinde olan İstanbul’da Modern Mensucat’ın satılık olduğunu öğrendik. İçinde onlarca Jakarlı tül makinası olan bu fabrikayı satın aldık. Oraya da yeni yatırım yaptık. İş hızlıydı. Ben işin başında değildim. Bazı yanlışlıklar gördüm. Ya alın ya verin dedik. Bu arada fabrika şehir içinde kaldı Gazi Osman Paşa’da. Belediyede fabrikaları şehir dışına almak istiyor. Çorlu’dan bir arsa aldık ve inşaat yaptık. Makinaları oraya taşıdık. Tabi bunların hepsi borçla oluyor. Sonra ortaklarla ayırdım ve fabrikayı tamamen kendime aldım. Tabi bu arada Nasa ve Örsan devam ediyor. O dönem TL faizleri yüksek. Keza dövizde öyle. O günkü faizle yetişmek mümkün değildi. Gereksiz yatırımlardı aslında bunlar. Borçla sürekli yatırım yaptık. Hesapsızdı. Boyahane yeniydi, ekip yeni. Oturana kadar bir zaman gerekliydi. Nasa’nın kara geçmesi uzun sürdü. Faizler yüksekti. Borçlar arttı. O dönem EGS kuruldu. Onunda yönetimindeydi. 1997 başlarında mali sıkıntılarımız başladı. 98’e kadar düzeltmeye çalıştık ama başaramadık. Modern Mensucat’ı EGS’ye devrettik. O da çözüm olmadı. EGS devam edemedi o da banka krizleri ile sarsıldı. EGS, banka ve nakliyat işine girdi. Bunlarda gereksiz yatırımlardı. Mali krizlerden sonra bankalara yatırımlarımızı teslim ettik ve 98’de battık. O dönem biz dışa açıldık. Almanya, Hırvatistan, Ukrayna, Romanya’da mağazalar açtık. Ev tekstili satışları yapıyorduk. 5 ülkede 18 mağazamız vardı. İş batınca bunları da birer birer kapattık ya da devrettik. Sarayköy ve Çakmak’taki arsalarımı EGS’ye devrettik ve borçlarımızı ödedik. Nasa’yı ve Örsan’ı iki bankaya devrettik ve sıfıra düştük.
MUKADDES BAŞKAYA: Yaşanan krizlerde büyümüşsünüz, ama bazı acı tecrübeleri de yaşamışsınız. Ama yılmamışsınız şimdi Meyteks ile devam ediyorsunuz. İki oğlunuz işi başında. Bunu nasıl başardınız?
OSMAN YENİGÖR: Faizler o dönemde yüksekti. Ölçülü gitseydim çok farklı olurdu. Çok para kazanıyorduk. Ama faizler katlanarak gidiyordu. 27 milyar SGK’ya borcum vardı, bir yılda trilyona vardı. Katlanarak gidiyordu. Sıfırdan başladık. Son bir evim kalmıştı. Onu da satarak tüm borçlarımı ödedim. Elimde bir kamyon kalmıştı. O bir kamyon iplikle imalata başladık. Eksiden başladık. 3. Sanayide kiradaydım. Sonra Organizeye geldik. İmalatla başlayıp, hiç banka kredisi kullanmadan işi tekrar yürüttük. Daha önce yüksek faizli kredilerle çalışmıştım. Artık banka kredisi kullanmıyorum. Gelir gider dengesini koruyoruz. Bunu baştan yapmamız gerekiyordu. Bunu çok iyi öğrendik. Eksideysen durmayı bileceksin. Bir daha gelir gider dengesine bakmadan yatırım yapmamayı öğrendik.

MUKADDES BAŞKAYA: Artık işi oğullarınız götürüyor değil mi?
OSMAN YENİGÖR: Ben artık emekliyim. Onlar işi yürütüyor. Büyük oğlumu üniversiteden sonra dil öğrensin diye Almanya’ya gönderdim. İngilizce ve Almancası var. Hala Almanya ağırlıklı çalışıyoruz. Dil önemli. 99’da oğullarımla Meyteks’i kurduk. Meyteks’in arsasını aldık. Çamaşırla başladık. Penye ile devam ettik. Şimdi kadın tişört, çarşaf ve battaniye yapıyoruz. Ev tekstilinden vazgeçemiyorum. İhracata devam ediyoruz. Yıllık 14 milyon Dolar ihracatımız var. Kredi kullanmıyoruz.
MUKADDES BAŞKAYA: Siz kurumsallaşmaya da önem veriyorsunuz. Makinaya yatırım yapmanın yanına insana da yatırım yaptığınızı biliyorum. Halen bunu devam ettiriyor musunuz?
OSMAN YENİGÖR: Şimdilerde bir aile şirketiyiz. O dönemin biraz daha küçüğünü şimdi firmamızda uyguluyoruz. Ne yapacaksan yap, işin başında ol derler. Benim o eski yıllardaki çektiğim sıkıntılar acı tecrübelerdi. Maddi değil ama manevi etkileri çoktu. Belki beni 10 yıl yaşlandırdı. Ama şimdi halime şükrediyorum. İş kendi kendine büyüyor. Öyle eskisi gibi çok büyüyelim demiyoruz. Yavaş yavaş iş kendini büyütüyor. En güzeli de bu.
MUKADDES BAŞKAYA: Emeklisiniz. Peki, bir gününüz nasıl geçiyor?
OSMAN YENİGÖR: Oğullarım devam ediyor. Ben bazen vakit geçirmek için geliyorum. Gazete okuyorum. Bazen işletmeyi dolaşıyorum. İşe çok katkım yok. Ama tabi ki gözlemliyorum.
MUKADDES BAŞKAYA: Çocukluğunuza dönsek, en çok neyi özlüyorsunuz?
OSMAN YENİGÖR: Çocukluğum Babadağ’da geçti. Kırsal imkanlarla geçti çocukluğum. Çocuk yaşta babamın yanında işe başladım. O günkü şartlarda sokaklarda oynardım.
MUKADDES BAŞKAYA: Tekrar dünyaya gelseniz yine bu işi mi yapardınız?
OSMAN YENİGÖR: Yine tekstil işi yapardım. Bir şey üretmek çok önemli. Ben işimi seviyorum.
MUKADDES BAŞKAYA: En heyecan verici tecrübeniz neydi?
OSMAN YENİGÖR: İyi ve kötü maceralarım oldu iş anlamında. Ama bu tülcülük işi o gün için bana heyecan veriyordu. Modaydı. Boyahaneden çıkar bir gün sonra Laleli’de satılırdı. İç piyasaya veriyorduk. Ama en çok Laleli’de giderdi. Mal orada biterdi. Parasını da peşin alırdık. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Ürettiğin malı ertesi gün satıyor, parasını hemen alıyorsun.
MUKADDES BAŞKAYA: Bundan sonrası için neler söylersiniz. Tekstil nereye gider?
OSMAN YENİGÖR: Tekstil bitmez. İnsanoğlu var olduğu sürece tekstil devam eder. Modeller değişir, ama tekstil sürer. Almanya’da olsan bunu satmaya zorlanırsın. Ama Türkiye’de öyle değil. Orada bu imalatı yapamaz, bu fiyatlara satamazsın. AB’ye girip oranın şartlarına göre üretim yapar, satmaya çalışırsan tabi zorlanılır.

MUKADDES BAŞKAYA: Pandemi ile birlikte müşteri portföyünüz değişti mi?
OSMAN YENİGÖR: Almanya tamamen kapalı. İşler aksıyor tabi ki. İnternetten ve televizyondan satış artıyor. Böyle müşterileri olan özellikle katalog müşterin varsa sıkıntı yaşamazsın. İnsanlar evden çıkmıyor ve katalogdan ya da internetten alışveriş yapıyor. Bizim Almanya işlerimiz şimdi rölantide. Açılmasını ümitle bekliyoruz.
MUKADDES BAŞKAYA: Markalaşmayı düşünüyor musunuz tekrar?
OSMAN YENİGÖR: Bu iş çok basit değil. Bir çarşaf markamız var. bu konuda gayret ediyoruz. Ama kendi markamızla iyi bir satış yapamıyoruz. Tişört konusunda ise ana müşterimizin istediklerini yapıyoruz. onlara fason çalışıyoruz. İç piyasada belki marka yapılabilir. Ama oğullarım iç piyasayı düşünmüyor ve ihracata devam ediyoruz. Aslında battaniye ile ilgili iç piyasaya bir marka yaratılabilir.
MUKADDES BAŞKAYA: Sizi tanıyabilir miyiz?
OSMAN YENİGÖR: Başımdan çok olay geçti. 90’lı yılların başında çok olaylar yaşadık. Macera dolu yıllardı. Arayış ve macera olurdu ismi.
MUKADDES BAŞKAYA: Son olarak yeni nesle ne gibi mesajlar verirsiniz?
OSMAN YENİGÖR: Hangi sektörde olursanız fark etmez, gelir gider dengesini korumanız lazım. Yenilikçi olmalı insan. İşin başında olmalısınız.
OSMAN YENİGÖR İLE YAPILAN BU ÇOK ÖZEL RÖPORTAJIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
ÖZEL RÖPORTAJ
Her Hafta Salı günü yayınlanan ve tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı bu çok özel programın yirminci bölümünde duayen iş insanı Meyteks Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yenigör, iş ve özel hayatından kesitler anlattı.
DETGİS Yönetim Kurulu Başkanı Mukaddes Başkaya’ya mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İş insanı Yenigör, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı. İzleyici rekoru kıran programda ayrıca Denizli tekstil sanayisinin dünü ve bugünü de masaya yatırıldı.
İŞTE O RÖPORTAJ…
MUKADDES BAŞKAYA: Sizi tanıyabilir miyiz?
OSMAN YENİGÖR: 1 Mart 1948 tarihinde Babadağ’da doğdum. Babadağ tekstil kenti. Babadağ’da herkes tekstilci doğar. Bende baba ata mesleği olan tekstilciliği seçtim. Orada yapacak başka bir şey olmadığı için herkes tekstil işi yapar. Ben bu mesleği seçtiğim için mutluyum. Tekstil hem Babadağ’da hem de Türkiye’de ileri gitti. İlkokuldan sonra okumadım. Babama yardım etmeye başladım. Biz eskiden çarşaf anlamında iç piyasaya çalışıyorduk. Alım satım yapıyorduk. Tüm Türkiye’ye satışımız vardı. Sonra dikişli çarşaflara geçtik marka yaratmak adına. Birkaç marka daha vardı. Rekabet ortamı oluştu. Markaları birleştirelim dedik ve 1978 yılında dört ortak DENTEKS’i kurduk. 80’li yıllarda yavaş yavaş ihracat yapılmaya başlandı. Makinalar yenilendi. DENTEKS olarak imalata ise 81 yılında başlandı. 84 yılına kadar DENTEKS olarak devam ettik. Arabistan, Avrupa ve ABD’ye ihracatlar yapıldı. Arabistan’a gittik ve 36 gün kaldık. Bal götürmüştük. Bizim için bir macera oldu. Sonra Denizlispor yönetimine girdim. 83 -84 sezonunda benimde yönetici olduğum yıl birinci lige çıktık. Ardından ben DENTEKS’ten ayrıldım. Herkes kendi firmasını kurdum. Bende Örsan adlı bir şirket kurdum. İzmir Asfaltı’nda bir yerimiz vardı. Bornoz havlu yapıyorduk. Düz örgü yaptık. Denizli’ye düz örgüyü de yuvarlak örgüyü de ilk getiren benim. Örgü havlu yapıyorduk. Yuvarlık örgüden havlu çarşaf makinası getirdik Almanya’dan. Penye çarşafa geçtik sonra.
MUKADDES BAŞKAYA: Riski seven bir girişimcisiniz. Örsan’ı anlatır mısınız bize?
OSMAN YENİGÖR: Örsan’ı kurduk, başladık ve aldığımız makinalarla büyüttük. 1988 yılında boyahane lazım oldu hepimize. Abdülkadir Uslu, Zafer Katrancı, İsmail Tosunoğlu, Salih Özdemir ve Değirmenciler ile ben Boyasan’ı kurduk altı ortak olarak. 6 yıl sürdü o iş. 1994 yılında ise orayı Uslu’ya devrettik. Sonra boyahane arayışına girdik. Menderes Tekstil’in o dönemki Müdürü Ömer Bey, Manisa’da bir boyahane olduğunu söyledi almamızı tavsiye etti. Aldık ve hayatımızın en büyük hatasıydı. Manisa’da o küçük boyahaneyi 2 milyon Dolara almıştık. Örsan’da çalışan sayımız 200 civarındaydı. Günde 5 bin bornoz üretiyor ve ihraç ediyorduk. Aldığımız boyahanede makinalar yeterli olmayınca, ekipmanı borçla büyüttük. Gereksiz yatırım yaptık. O bize ders oldu ve sonumuzu getirdi açıkçası. Ardından Yahudilerin elinde olan İstanbul’da Modern Mensucat’ın satılık olduğunu öğrendik. İçinde onlarca Jakarlı tül makinası olan bu fabrikayı satın aldık. Oraya da yeni yatırım yaptık. İş hızlıydı. Ben işin başında değildim. Bazı yanlışlıklar gördüm. Ya alın ya verin dedik. Bu arada fabrika şehir içinde kaldı Gazi Osman Paşa’da. Belediyede fabrikaları şehir dışına almak istiyor. Çorlu’dan bir arsa aldık ve inşaat yaptık. Makinaları oraya taşıdık. Tabi bunların hepsi borçla oluyor. Sonra ortaklarla ayırdım ve fabrikayı tamamen kendime aldım. Tabi bu arada Nasa ve Örsan devam ediyor. O dönem TL faizleri yüksek. Keza dövizde öyle. O günkü faizle yetişmek mümkün değildi. Gereksiz yatırımlardı aslında bunlar. Borçla sürekli yatırım yaptık. Hesapsızdı. Boyahane yeniydi, ekip yeni. Oturana kadar bir zaman gerekliydi. Nasa’nın kara geçmesi uzun sürdü. Faizler yüksekti. Borçlar arttı. O dönem EGS kuruldu. Onunda yönetimindeydi. 1997 başlarında mali sıkıntılarımız başladı. 98’e kadar düzeltmeye çalıştık ama başaramadık. Modern Mensucat’ı EGS’ye devrettik. O da çözüm olmadı. EGS devam edemedi o da banka krizleri ile sarsıldı. EGS, banka ve nakliyat işine girdi. Bunlarda gereksiz yatırımlardı. Mali krizlerden sonra bankalara yatırımlarımızı teslim ettik ve 98’de battık. O dönem biz dışa açıldık. Almanya, Hırvatistan, Ukrayna, Romanya’da mağazalar açtık. Ev tekstili satışları yapıyorduk. 5 ülkede 18 mağazamız vardı. İş batınca bunları da birer birer kapattık ya da devrettik. Sarayköy ve Çakmak’taki arsalarımı EGS’ye devrettik ve borçlarımızı ödedik. Nasa’yı ve Örsan’ı iki bankaya devrettik ve sıfıra düştük.
MUKADDES BAŞKAYA: Yaşanan krizlerde büyümüşsünüz, ama bazı acı tecrübeleri de yaşamışsınız. Ama yılmamışsınız şimdi Meyteks ile devam ediyorsunuz. İki oğlunuz işi başında. Bunu nasıl başardınız?
OSMAN YENİGÖR: Faizler o dönemde yüksekti. Ölçülü gitseydim çok farklı olurdu. Çok para kazanıyorduk. Ama faizler katlanarak gidiyordu. 27 milyar SGK’ya borcum vardı, bir yılda trilyona vardı. Katlanarak gidiyordu. Sıfırdan başladık. Son bir evim kalmıştı. Onu da satarak tüm borçlarımı ödedim. Elimde bir kamyon kalmıştı. O bir kamyon iplikle imalata başladık. Eksiden başladık. 3. Sanayide kiradaydım. Sonra Organizeye geldik. İmalatla başlayıp, hiç banka kredisi kullanmadan işi tekrar yürüttük. Daha önce yüksek faizli kredilerle çalışmıştım. Artık banka kredisi kullanmıyorum. Gelir gider dengesini koruyoruz. Bunu baştan yapmamız gerekiyordu. Bunu çok iyi öğrendik. Eksideysen durmayı bileceksin. Bir daha gelir gider dengesine bakmadan yatırım yapmamayı öğrendik.
MUKADDES BAŞKAYA: Artık işi oğullarınız götürüyor değil mi?
OSMAN YENİGÖR: Ben artık emekliyim. Onlar işi yürütüyor. Büyük oğlumu üniversiteden sonra dil öğrensin diye Almanya’ya gönderdim. İngilizce ve Almancası var. Hala Almanya ağırlıklı çalışıyoruz. Dil önemli. 99’da oğullarımla Meyteks’i kurduk. Meyteks’in arsasını aldık. Çamaşırla başladık. Penye ile devam ettik. Şimdi kadın tişört, çarşaf ve battaniye yapıyoruz. Ev tekstilinden vazgeçemiyorum. İhracata devam ediyoruz. Yıllık 14 milyon Dolar ihracatımız var. Kredi kullanmıyoruz.
MUKADDES BAŞKAYA: Siz kurumsallaşmaya da önem veriyorsunuz. Makinaya yatırım yapmanın yanına insana da yatırım yaptığınızı biliyorum. Halen bunu devam ettiriyor musunuz?
OSMAN YENİGÖR: Şimdilerde bir aile şirketiyiz. O dönemin biraz daha küçüğünü şimdi firmamızda uyguluyoruz. Ne yapacaksan yap, işin başında ol derler. Benim o eski yıllardaki çektiğim sıkıntılar acı tecrübelerdi. Maddi değil ama manevi etkileri çoktu. Belki beni 10 yıl yaşlandırdı. Ama şimdi halime şükrediyorum. İş kendi kendine büyüyor. Öyle eskisi gibi çok büyüyelim demiyoruz. Yavaş yavaş iş kendini büyütüyor. En güzeli de bu.
MUKADDES BAŞKAYA: Emeklisiniz. Peki, bir gününüz nasıl geçiyor?
OSMAN YENİGÖR: Oğullarım devam ediyor. Ben bazen vakit geçirmek için geliyorum. Gazete okuyorum. Bazen işletmeyi dolaşıyorum. İşe çok katkım yok. Ama tabi ki gözlemliyorum.
MUKADDES BAŞKAYA: Çocukluğunuza dönsek, en çok neyi özlüyorsunuz?
OSMAN YENİGÖR: Çocukluğum Babadağ’da geçti. Kırsal imkanlarla geçti çocukluğum. Çocuk yaşta babamın yanında işe başladım. O günkü şartlarda sokaklarda oynardım.
MUKADDES BAŞKAYA: Tekrar dünyaya gelseniz yine bu işi mi yapardınız?
OSMAN YENİGÖR: Yine tekstil işi yapardım. Bir şey üretmek çok önemli. Ben işimi seviyorum.
MUKADDES BAŞKAYA: En heyecan verici tecrübeniz neydi?
OSMAN YENİGÖR: İyi ve kötü maceralarım oldu iş anlamında. Ama bu tülcülük işi o gün için bana heyecan veriyordu. Modaydı. Boyahaneden çıkar bir gün sonra Laleli’de satılırdı. İç piyasaya veriyorduk. Ama en çok Laleli’de giderdi. Mal orada biterdi. Parasını da peşin alırdık. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Ürettiğin malı ertesi gün satıyor, parasını hemen alıyorsun.
MUKADDES BAŞKAYA: Bundan sonrası için neler söylersiniz. Tekstil nereye gider?
OSMAN YENİGÖR: Tekstil bitmez. İnsanoğlu var olduğu sürece tekstil devam eder. Modeller değişir, ama tekstil sürer. Almanya’da olsan bunu satmaya zorlanırsın. Ama Türkiye’de öyle değil. Orada bu imalatı yapamaz, bu fiyatlara satamazsın. AB’ye girip oranın şartlarına göre üretim yapar, satmaya çalışırsan tabi zorlanılır.
MUKADDES BAŞKAYA: Pandemi ile birlikte müşteri portföyünüz değişti mi?
OSMAN YENİGÖR: Almanya tamamen kapalı. İşler aksıyor tabi ki. İnternetten ve televizyondan satış artıyor. Böyle müşterileri olan özellikle katalog müşterin varsa sıkıntı yaşamazsın. İnsanlar evden çıkmıyor ve katalogdan ya da internetten alışveriş yapıyor. Bizim Almanya işlerimiz şimdi rölantide. Açılmasını ümitle bekliyoruz.
MUKADDES BAŞKAYA: Markalaşmayı düşünüyor musunuz tekrar?
OSMAN YENİGÖR: Bu iş çok basit değil. Bir çarşaf markamız var. bu konuda gayret ediyoruz. Ama kendi markamızla iyi bir satış yapamıyoruz. Tişört konusunda ise ana müşterimizin istediklerini yapıyoruz. onlara fason çalışıyoruz. İç piyasada belki marka yapılabilir. Ama oğullarım iç piyasayı düşünmüyor ve ihracata devam ediyoruz. Aslında battaniye ile ilgili iç piyasaya bir marka yaratılabilir.
MUKADDES BAŞKAYA: Sizi tanıyabilir miyiz?
OSMAN YENİGÖR: Başımdan çok olay geçti. 90’lı yılların başında çok olaylar yaşadık. Macera dolu yıllardı. Arayış ve macera olurdu ismi.
MUKADDES BAŞKAYA: Son olarak yeni nesle ne gibi mesajlar verirsiniz?
OSMAN YENİGÖR: Hangi sektörde olursanız fark etmez, gelir gider dengesini korumanız lazım. Yenilikçi olmalı insan. İşin başında olmalısınız.
OSMAN YENİGÖR İLE YAPILAN BU ÇOK ÖZEL RÖPORTAJIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
0 Yorum