Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği ve Denizli Metropol Haber işbirliği ile “DETGİS'in '20. Yılında 20 Duayen İş insanı” ile belgesel tadında hazırlanan programın on dördüncü bölümü yayınlandı. Denizli Metropol’de konuğumuz Aslıteks Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Kasapoğlu oldu.
ÖZEL RÖPORTAJ
Her Hafta Salı günü yayınlanan ve tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı bu çok özel programın on dördüncü bölümünde duayen İşadamı Aslıteks Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Kasapoğlu iş ve özel hayatından kesitler anlattı.
DETGİS Yönetim Kurulu Başkanı Mukaddes Başkaya’ya mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İşadamı Kasapoğlu, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı. İzleyici rekoru kıran programda ayrıca Denizli tekstil sanayisinin dünü ve bugünü de masaya yatırıldı.
İŞTE O RÖPORTAJ…
MUKADDES BAŞKAYA: Sizi tanıyabilir miyiz?
HASAN KASAPOĞLU: 1950 Babadağ Doğumluyum. İlkokulu Babadağ’da, ortaokul ve liseyi Denizli’de okudum. Evliyim. Bir oğlum ve bir kızım, üç tane de torunum var.
MUKADDES BAŞKAYA: Denizli’de tekstilin yolculuğunu bize anlatır mısınız?
HASAN KASAPOĞLU: Denizli’nin tekstil geçmişi yüzyıllara dayanıyor. 80’li yıllarda Özal yönetiminde çok şey değişti. Türk Lirasını Koruma Kanunu’nu çıkardı. İhracatın artması için teşvikler verildi. Herkes bende yapabilir miyim düşüncesindeydi. 1982 yılında Denizli Organize Sanayi Bölgesi kuruldu ve yatırımcılara uygun arazi teminleri başladı. Meraklı ve arzulu olanlar bu işe yatırım yaptı. 1990 yılına geldiğimizde Denizli OSB’de 135 parselde çoğunluğu tekstil olmak üzere faaliyetler başladı. Şimdilere baktığımızda Türk Tekstilinin dünyada hak ettiği yeri aldığını görüyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun Türk Malları büyük itibar görüyor. Denizli deyince havlu, havlu deyince Denizli akla geliyor.
MUKADDES BAŞKAYA: Türk tekstilinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
HASAN KASAPOĞLU: Tekstil dünya var oldukça devam edecek. 2005 yılında dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Denizli’de “Siz bu işi yapmayın. Bu işin modası geçti” dedi. Herkesin kafası dağıldı. Herkes değişik işler arayışlar peşinde koştu. Aynı hatayı bizde yaptık. Dikili’de 50 dönüm arazide 13 yıl seracılık yaptık. Para kazandık ama kazandığımız para serayı ayakta tutmaya yetmiyordu. 13 yılın sonunda seramız eskidi yeni bir şeyler eklememiz lazımdı. Yatırım maliyeti çok yüksek. Ürettiğiniz malın fiyatını siz koyamıyorsunuz. 2 liraya mal ediyorsunuz Domates 1.75 lira. Satmanız lazım yoksa üç gün sonra çöpe atarsınız. İnsanlar bildiği işi yapacak. İkinci bir iş yaparak benim arkadaşlarım arasında başarılı olan yok gibi. Oraya çok büyük para yatırdık. 13 yıl sonunda ekonomik ömrünü bitirdik. Döndük geldik. Tekstil çok hızlı kendini değiştiren geliştiren dinamik bir sektör. Siz teknolojiyi takip edip, kendinizi ve makina parkınızı yenilerseniz. Mutlaka başarılı olursunuz ve ayakta kalmaya devam edersiniz.

MUKADDES BAŞKAYA: İş hayatınızda en önemli basamaklar, kararlar ne oldu?
HASAN KASAPOĞLU: Ben tekstil hayatına 1968 yılında başladım. 1972 yılında Denizli’de Emsan kuruldu. Denizli’de o dönem herkes bir şeyler yapıyor. Yatırım yapmak bizim gözümüzde çok farklı bir şeydi işin içine girinceye kadar. 1973 yılında Denizli Basma devreye girince kentin çehresi değişti. Denizli yeni bir ivme kazandı. Kentte dokunan ham bezler, Denizli Basma’da çarşaf oldu, baskılı çarşaf döşemelik oldu. Yapılan malların katma değeri arttı. Aynı yıllarda Babadağlılar olarak 20 şirket Babadağlılar İşhanı’nı kurduk. 1974 yılında bitti ve 10 milyon liraya mal oldu. Bu topluluğu bozmadan diğer işler yapılmaya başlandı. İplik fabrikası kurulmasına karar verildi. 1975 yılıydı. Yeri 150 dönüm olarak alındı. Sümerbank Hereke Fabrikası Müdürü ve Muhasebe Müdürünü transfer ettik. Makinaların bir kısmı Japonya, bir kısmı Fransa’dan seçildi. Fransa’ya 300 bin Dolarlık avans gönderildi. İş Bankası’ndan kredi alacağız. Banka yönetimden şahsi imzalar istedi. Yatırımcılar çok yeni. İmzalar atılmadı. O kadar emek boşa gitti ve şirket feshedildi. Yazık oldu. O zaman o girişim gerçekleştirilmiş olsaydı birçok şey belki değişebilirdi. Yatırımcı kültürü yok o zaman. Herkes alıp satıyordu. İnsanların hedefleri çok büyük değil. Bir evim arabam olsun yeter diyorlardı. Hele bir de dükkanı varsa… En mutlu adam o. 1978 yılında dört şirket DENTEKS’i kurduk. Büyük ağabeyim orada görevliydi. Biz Kanaat Tekstil olarak devam ettik. Kendi işimiz devam ederken, 1983 yılında yeni bir şirket daha kurduk. O dönem biz çizgili çarşaf yapıyorduk. Karanfil ve Güneş adlı markamız vardı. Türkiye’nin her yerine satış yapıyoruz. Perakende satışta da iddialıyız. O dönem Karanfil markamızı İstanbul’da Mehmet Salih Tecemer satın aldı. Güneş Markası ile Ankara’da GİMA ve Ordu Pazarlarına mal satmaya başladık. Ayda 5 kamyon mal gidiyordu. 1983 yılında Hadi Türkmen ile tanışıyoruz. Almanca biliyor. Beraber ne iş yapabiliriz konuşuyoruz. Türkoğlu Tekstil adlı bir şirket kurduk. Çok heyecanlıyız. Denizli OSB yeni yapılıyor o zamanlar. Fabrikayı kuracağız. Yurt dışını gezdik. Karar vermek için çabalıyoruz. İhracata başlamak istiyoruz. Pazarı bildiği için Hadi Türkmen ile çalışacağız. Abdi İpekçi Caddesi’nden büro tuttuk. 15 pazarlamacı aldık. Yaptığımız iş o zaman Adana’dan kot kumaşı alıyor ve İstanbul’da konfeksiyonculara satıyor. Aradan 8 ay geçti. Biz olmayınca şirketi Hadi Türkmen’e devrettik. 1985 yılında Dost Tekstil’i kurduk. Orada havluya devam ettik. Başarılı olduk. 1995 yılında Aslı Tekstil’i kurduk. Makinalarımızı aldık ve çalışmaya başladık. 1999 yılında kardeşlerimizden ayrıldık ve kendimiz devam ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada tasarım kumaşları yapıp satıyoruz. İlk dijital baskıyı alan firmalardan Menderes ile biziz. Kendi pazarımızı oturttuk.
MUKADDES BAŞKAYA: 80’li yıllardan bu yana birçok kriz yaşandı. Siz bu krizlerden nasıl çıktınız? O dönemleri nasıl yönettiniz?
HASAN KASAPOĞLU: Bunun önceden hazırlanan bir reçetesi yok. Krizler yaşanarak öğreniliyor. Kriz dönemlerinde alacağını alamazsın, borcunu ödeyemezsin. Malını satamazsın. Taahhütlerini yerine getiremezsin. Tedbirli olmak lazım. Böyle bir durumla her an karşılaşabileceğini insanlar düşünmeli. Bir dayanağınız olmalı, hazır paranız olmalı bir kenarda. Biz böyle çok krizler geçirdik. Hepsinden başarılı ile çıktık. İnsanlar çok tamahkar ve aç gözlü olmamalı. Bir insan çok şeyi yapamaz. Tekstil kontrol ve takip isteyen bir iş. Çok işçi ve kapasite yeterli üretimi yapamazsa zarar edersiniz. Biz iş yaşamımızda bunlara dikkat ederek geldik.

MUKADDES BAŞKAYA: İş yaşamınızda başarının anahtarı diyeceğiniz kurallarınız var mı?
HASAN KASAPOĞLU: Böyle sihirli bir formül yok. İstek ve arzu varsa çare vardır. Mutlu olmak çok önemli. Mutluluk başarıyı getirir. Her başarı ise mutluluğu getirmez.
MUKADDES BAŞKAYA: İş yaşamınızda yaşadığınız en önemli heyecan verici tecrübe neydi?
HASAN KASAPOĞLU: Yaptığımız her işi heyecanla yapardık. Bir desen yapardık, iki gün konuşurduk. Hep keyif alarak yaptık işlerimizi. Gelen her mala dokunurum. Rengine desenine bakarım. Aşk ve sevgi ile yapıyorum işimi. Bir desenimiz vardı. Kare kare idi. Denizli’de girmediği ev yoktur. Öyle rağbet gören desenlerimiz oldu. Şimdilerde oğlum ve kızımla çalışıyorum. Oğlum 20 yıldır yanımda. Kızım 4 yıl avukatlık yaptı. 5 yıldır şirkette. Tasarımla uğraşıyor. Ar-Ge Merkezini bitirmek üzereyiz. Onlara çok güveniyorum. İşe sahip çıkıyorlar. Onun mutluğunu yaşıyorum. Çok doğru bir iş yaparak mevcut işimi çocuklarıma aktardım. Bu işi sürdürülebilir bir hale getirmek için sürekli çalışma içindeyiz. Bizim geleceğimiz onlar. Çocuklarımızdan daha değerli bir şey yok.
MUKADDES BAŞKAYA: Bir gününüz nasıl geçiyor?
HASAN KASAPOĞLU: Sabah saat 08.00 gibi kalkıyorum. Kahvaltı yaptıktan sonra günün haberlerini izlerim. Finans piyasalarına bakarım. Saat 10.00 gibi işe gelirim. Bir gün öncesini ve o günü konuşuruz planlarız. Gün boyu gazete okurum. Müşteriler gelir, arkadaşlar gelir. Akşam eve gidip, televizyon izliyorum. Kuşadası’na gidiyorum. 2 – 3 ay kalıyorum. Ben mutlu bir insanım.
MUKADDES BAŞKAYA: Çocukluğunuza dönelim. Çocukluğunuzla ilgili ne hatırlıyorsunuz?
HASAN KASAPOĞLU: Ben alenin en küçüğüydüm. Güzel bir çocukluk geçirdim. Babadağ’ın sokaklarında çember çevirdim. Topaç çevirdim. Tepelerinde uçurtma uçurdum. Derelerine çaylarında suya girdim. Doğduğum yeri çok özlüyorum. Aklımın bir köşesinde hep orası var. Bununla ilgili birde şiirim var okumak istiyorum.
BAHARDA BABADAĞ
Şırıl şırıl akıyor çaylar iki yandan
Birisi sağdan birisi soldan
Var çayın iki tarafında yaylalar
Buz gibi sular çeşit çeşit ağaçlar
Elma, armut, fındık bahçeleri
Kendisine yeter bahçeleri, bağları
Boldur sebzesi, meyvesi, yemişi
Dokumacılıktır halkının işi
Kimi çarşaf dokur, kimisi havlu
Çalışır herkes, anası oğlu
Kışı soğuktur ama yazı serin
İnanmazsanız buyurun, görmeye gelin
Orada bulursunuz hiç düşünmeyin
Yiyecek yemek yatacak yer için
Buradan Babadağ’a selam olsun diyorum.

MUKADDES BAŞKAYA: Hayatınızla ilgili bir film yapılıyor olsaydı ismi ne olurdu?
HASAN KASAPOĞLU: Mutluluğa yolculuk olurdu.
MUKADDES BAŞKAYA: Tekrar dünyaya gelseniz, yine aynı işimi yapardınız?
HASAN KASAPOĞLU: Kesinlikle aynı işi yapardım. Bu coğrafyada yapılacak en iyi iş bu. Öyle yapmakla oyunun içinde kalıyorum. Burası tekstil toprağı. Laodikya’daki kazılarda 5 bin yıl önce tekstil işi yapıldığı ortaya çıktı. Tekstil bizim iliklerimize işlenmiş durumda.
MUKADDES BAŞKAYA: Buradan gençlere, yeni nesle neler söylemek istersiniz?
HASAN KASAPOĞLU: Yeni gelen nesil özgür bırakılmalı. Özgürlük başarının sırrı. Baskıcı rejimde yaratıcılık olmuyor. Sabretmesini bilmek, azmetmek, usanmadan başarılı olacağına inanmak lazım.
KASAPOĞLU İLE YAPILAN BU ÇOK ÖZEL RÖPORTAJIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
ÖZEL RÖPORTAJ
Her Hafta Salı günü yayınlanan ve tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı bu çok özel programın on dördüncü bölümünde duayen İşadamı Aslıteks Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Kasapoğlu iş ve özel hayatından kesitler anlattı.
DETGİS Yönetim Kurulu Başkanı Mukaddes Başkaya’ya mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İşadamı Kasapoğlu, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı. İzleyici rekoru kıran programda ayrıca Denizli tekstil sanayisinin dünü ve bugünü de masaya yatırıldı.
İŞTE O RÖPORTAJ…
MUKADDES BAŞKAYA: Sizi tanıyabilir miyiz?
HASAN KASAPOĞLU: 1950 Babadağ Doğumluyum. İlkokulu Babadağ’da, ortaokul ve liseyi Denizli’de okudum. Evliyim. Bir oğlum ve bir kızım, üç tane de torunum var.
MUKADDES BAŞKAYA: Denizli’de tekstilin yolculuğunu bize anlatır mısınız?
HASAN KASAPOĞLU: Denizli’nin tekstil geçmişi yüzyıllara dayanıyor. 80’li yıllarda Özal yönetiminde çok şey değişti. Türk Lirasını Koruma Kanunu’nu çıkardı. İhracatın artması için teşvikler verildi. Herkes bende yapabilir miyim düşüncesindeydi. 1982 yılında Denizli Organize Sanayi Bölgesi kuruldu ve yatırımcılara uygun arazi teminleri başladı. Meraklı ve arzulu olanlar bu işe yatırım yaptı. 1990 yılına geldiğimizde Denizli OSB’de 135 parselde çoğunluğu tekstil olmak üzere faaliyetler başladı. Şimdilere baktığımızda Türk Tekstilinin dünyada hak ettiği yeri aldığını görüyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun Türk Malları büyük itibar görüyor. Denizli deyince havlu, havlu deyince Denizli akla geliyor.
MUKADDES BAŞKAYA: Türk tekstilinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
HASAN KASAPOĞLU: Tekstil dünya var oldukça devam edecek. 2005 yılında dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Denizli’de “Siz bu işi yapmayın. Bu işin modası geçti” dedi. Herkesin kafası dağıldı. Herkes değişik işler arayışlar peşinde koştu. Aynı hatayı bizde yaptık. Dikili’de 50 dönüm arazide 13 yıl seracılık yaptık. Para kazandık ama kazandığımız para serayı ayakta tutmaya yetmiyordu. 13 yılın sonunda seramız eskidi yeni bir şeyler eklememiz lazımdı. Yatırım maliyeti çok yüksek. Ürettiğiniz malın fiyatını siz koyamıyorsunuz. 2 liraya mal ediyorsunuz Domates 1.75 lira. Satmanız lazım yoksa üç gün sonra çöpe atarsınız. İnsanlar bildiği işi yapacak. İkinci bir iş yaparak benim arkadaşlarım arasında başarılı olan yok gibi. Oraya çok büyük para yatırdık. 13 yıl sonunda ekonomik ömrünü bitirdik. Döndük geldik. Tekstil çok hızlı kendini değiştiren geliştiren dinamik bir sektör. Siz teknolojiyi takip edip, kendinizi ve makina parkınızı yenilerseniz. Mutlaka başarılı olursunuz ve ayakta kalmaya devam edersiniz.

MUKADDES BAŞKAYA: İş hayatınızda en önemli basamaklar, kararlar ne oldu?
HASAN KASAPOĞLU: Ben tekstil hayatına 1968 yılında başladım. 1972 yılında Denizli’de Emsan kuruldu. Denizli’de o dönem herkes bir şeyler yapıyor. Yatırım yapmak bizim gözümüzde çok farklı bir şeydi işin içine girinceye kadar. 1973 yılında Denizli Basma devreye girince kentin çehresi değişti. Denizli yeni bir ivme kazandı. Kentte dokunan ham bezler, Denizli Basma’da çarşaf oldu, baskılı çarşaf döşemelik oldu. Yapılan malların katma değeri arttı. Aynı yıllarda Babadağlılar olarak 20 şirket Babadağlılar İşhanı’nı kurduk. 1974 yılında bitti ve 10 milyon liraya mal oldu. Bu topluluğu bozmadan diğer işler yapılmaya başlandı. İplik fabrikası kurulmasına karar verildi. 1975 yılıydı. Yeri 150 dönüm olarak alındı. Sümerbank Hereke Fabrikası Müdürü ve Muhasebe Müdürünü transfer ettik. Makinaların bir kısmı Japonya, bir kısmı Fransa’dan seçildi. Fransa’ya 300 bin Dolarlık avans gönderildi. İş Bankası’ndan kredi alacağız. Banka yönetimden şahsi imzalar istedi. Yatırımcılar çok yeni. İmzalar atılmadı. O kadar emek boşa gitti ve şirket feshedildi. Yazık oldu. O zaman o girişim gerçekleştirilmiş olsaydı birçok şey belki değişebilirdi. Yatırımcı kültürü yok o zaman. Herkes alıp satıyordu. İnsanların hedefleri çok büyük değil. Bir evim arabam olsun yeter diyorlardı. Hele bir de dükkanı varsa… En mutlu adam o. 1978 yılında dört şirket DENTEKS’i kurduk. Büyük ağabeyim orada görevliydi. Biz Kanaat Tekstil olarak devam ettik. Kendi işimiz devam ederken, 1983 yılında yeni bir şirket daha kurduk. O dönem biz çizgili çarşaf yapıyorduk. Karanfil ve Güneş adlı markamız vardı. Türkiye’nin her yerine satış yapıyoruz. Perakende satışta da iddialıyız. O dönem Karanfil markamızı İstanbul’da Mehmet Salih Tecemer satın aldı. Güneş Markası ile Ankara’da GİMA ve Ordu Pazarlarına mal satmaya başladık. Ayda 5 kamyon mal gidiyordu. 1983 yılında Hadi Türkmen ile tanışıyoruz. Almanca biliyor. Beraber ne iş yapabiliriz konuşuyoruz. Türkoğlu Tekstil adlı bir şirket kurduk. Çok heyecanlıyız. Denizli OSB yeni yapılıyor o zamanlar. Fabrikayı kuracağız. Yurt dışını gezdik. Karar vermek için çabalıyoruz. İhracata başlamak istiyoruz. Pazarı bildiği için Hadi Türkmen ile çalışacağız. Abdi İpekçi Caddesi’nden büro tuttuk. 15 pazarlamacı aldık. Yaptığımız iş o zaman Adana’dan kot kumaşı alıyor ve İstanbul’da konfeksiyonculara satıyor. Aradan 8 ay geçti. Biz olmayınca şirketi Hadi Türkmen’e devrettik. 1985 yılında Dost Tekstil’i kurduk. Orada havluya devam ettik. Başarılı olduk. 1995 yılında Aslı Tekstil’i kurduk. Makinalarımızı aldık ve çalışmaya başladık. 1999 yılında kardeşlerimizden ayrıldık ve kendimiz devam ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada tasarım kumaşları yapıp satıyoruz. İlk dijital baskıyı alan firmalardan Menderes ile biziz. Kendi pazarımızı oturttuk.
MUKADDES BAŞKAYA: 80’li yıllardan bu yana birçok kriz yaşandı. Siz bu krizlerden nasıl çıktınız? O dönemleri nasıl yönettiniz?
HASAN KASAPOĞLU: Bunun önceden hazırlanan bir reçetesi yok. Krizler yaşanarak öğreniliyor. Kriz dönemlerinde alacağını alamazsın, borcunu ödeyemezsin. Malını satamazsın. Taahhütlerini yerine getiremezsin. Tedbirli olmak lazım. Böyle bir durumla her an karşılaşabileceğini insanlar düşünmeli. Bir dayanağınız olmalı, hazır paranız olmalı bir kenarda. Biz böyle çok krizler geçirdik. Hepsinden başarılı ile çıktık. İnsanlar çok tamahkar ve aç gözlü olmamalı. Bir insan çok şeyi yapamaz. Tekstil kontrol ve takip isteyen bir iş. Çok işçi ve kapasite yeterli üretimi yapamazsa zarar edersiniz. Biz iş yaşamımızda bunlara dikkat ederek geldik.

MUKADDES BAŞKAYA: İş yaşamınızda başarının anahtarı diyeceğiniz kurallarınız var mı?
HASAN KASAPOĞLU: Böyle sihirli bir formül yok. İstek ve arzu varsa çare vardır. Mutlu olmak çok önemli. Mutluluk başarıyı getirir. Her başarı ise mutluluğu getirmez.
MUKADDES BAŞKAYA: İş yaşamınızda yaşadığınız en önemli heyecan verici tecrübe neydi?
HASAN KASAPOĞLU: Yaptığımız her işi heyecanla yapardık. Bir desen yapardık, iki gün konuşurduk. Hep keyif alarak yaptık işlerimizi. Gelen her mala dokunurum. Rengine desenine bakarım. Aşk ve sevgi ile yapıyorum işimi. Bir desenimiz vardı. Kare kare idi. Denizli’de girmediği ev yoktur. Öyle rağbet gören desenlerimiz oldu. Şimdilerde oğlum ve kızımla çalışıyorum. Oğlum 20 yıldır yanımda. Kızım 4 yıl avukatlık yaptı. 5 yıldır şirkette. Tasarımla uğraşıyor. Ar-Ge Merkezini bitirmek üzereyiz. Onlara çok güveniyorum. İşe sahip çıkıyorlar. Onun mutluğunu yaşıyorum. Çok doğru bir iş yaparak mevcut işimi çocuklarıma aktardım. Bu işi sürdürülebilir bir hale getirmek için sürekli çalışma içindeyiz. Bizim geleceğimiz onlar. Çocuklarımızdan daha değerli bir şey yok.
MUKADDES BAŞKAYA: Bir gününüz nasıl geçiyor?
HASAN KASAPOĞLU: Sabah saat 08.00 gibi kalkıyorum. Kahvaltı yaptıktan sonra günün haberlerini izlerim. Finans piyasalarına bakarım. Saat 10.00 gibi işe gelirim. Bir gün öncesini ve o günü konuşuruz planlarız. Gün boyu gazete okurum. Müşteriler gelir, arkadaşlar gelir. Akşam eve gidip, televizyon izliyorum. Kuşadası’na gidiyorum. 2 – 3 ay kalıyorum. Ben mutlu bir insanım.
MUKADDES BAŞKAYA: Çocukluğunuza dönelim. Çocukluğunuzla ilgili ne hatırlıyorsunuz?
HASAN KASAPOĞLU: Ben alenin en küçüğüydüm. Güzel bir çocukluk geçirdim. Babadağ’ın sokaklarında çember çevirdim. Topaç çevirdim. Tepelerinde uçurtma uçurdum. Derelerine çaylarında suya girdim. Doğduğum yeri çok özlüyorum. Aklımın bir köşesinde hep orası var. Bununla ilgili birde şiirim var okumak istiyorum.
BAHARDA BABADAĞ
Şırıl şırıl akıyor çaylar iki yandan
Birisi sağdan birisi soldan
Var çayın iki tarafında yaylalar
Buz gibi sular çeşit çeşit ağaçlar
Elma, armut, fındık bahçeleri
Kendisine yeter bahçeleri, bağları
Boldur sebzesi, meyvesi, yemişi
Dokumacılıktır halkının işi
Kimi çarşaf dokur, kimisi havlu
Çalışır herkes, anası oğlu
Kışı soğuktur ama yazı serin
İnanmazsanız buyurun, görmeye gelin
Orada bulursunuz hiç düşünmeyin
Yiyecek yemek yatacak yer için
Buradan Babadağ’a selam olsun diyorum.

MUKADDES BAŞKAYA: Hayatınızla ilgili bir film yapılıyor olsaydı ismi ne olurdu?
HASAN KASAPOĞLU: Mutluluğa yolculuk olurdu.
MUKADDES BAŞKAYA: Tekrar dünyaya gelseniz, yine aynı işimi yapardınız?
HASAN KASAPOĞLU: Kesinlikle aynı işi yapardım. Bu coğrafyada yapılacak en iyi iş bu. Öyle yapmakla oyunun içinde kalıyorum. Burası tekstil toprağı. Laodikya’daki kazılarda 5 bin yıl önce tekstil işi yapıldığı ortaya çıktı. Tekstil bizim iliklerimize işlenmiş durumda.
MUKADDES BAŞKAYA: Buradan gençlere, yeni nesle neler söylemek istersiniz?
HASAN KASAPOĞLU: Yeni gelen nesil özgür bırakılmalı. Özgürlük başarının sırrı. Baskıcı rejimde yaratıcılık olmuyor. Sabretmesini bilmek, azmetmek, usanmadan başarılı olacağına inanmak lazım.
KASAPOĞLU İLE YAPILAN BU ÇOK ÖZEL RÖPORTAJIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
0 Yorum