EKONOMİ

DETGİS'İN ''20. YILINDA 20 DUAYEN” ANLATIYOR

DETGİS'İN ''20. YILINDA 20 DUAYEN” ANLATIYOR
Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği ve Denizli Metropol Haber işbirliği ile “DETGİS'in '20. Yılında 20 Duayen İş insanı” ile belgesel tadında hazırlanan programın yirminci bölümü yayınlandı. Denizli Metropol’de konuğumuz Erteks Kadife Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Ertuğrul oldu.

ÖZEL RÖPORTAJ
Her Hafta Salı günü yayınlanan ve tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı bu çok özel programın yirmi birinci bölümünde duayen iş insanı Erteks Kadife Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Ertuğrul, iş ve özel hayatından kesitler anlattı.

DETGİS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Nuri Kes’e mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İş insanı Ertuğrul, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı. İzleyici rekoru kıran programda ayrıca Denizli tekstil sanayisinin dünü ve bugünü de masaya yatırıldı.

İŞTE O RÖPORTAJ…

OSMAN NURİ KES: Sizi tanıyabilir miyiz?

CEMAL ERTUĞRUL: Böyle bir programı hazırladığınız için sizin şahsınızda DETGİS Yönetim Kurulu’na teşekkür ediyorum. İleride gençlere ışık olabilmek adına önemli bir alt yapı bu program. Mükemmel bir şey yapıyorsunuz. Ben 30 Ekim 1960 yılında Babadağ’da doğdum. Orada ilkokulu okudum. Okulu bitirdikten 15 gün sonra esnaf olan babam beni Ankara’ya gönderdi. “Ben tekstil üreticisiyim, sen satmasını öğreneceksin” dedi. Daha çocukluğumu yaşamadan işe başladım. Neden Ankara? Benim amca oğlum ve eniştem babam orada dükkan açmıştı. Ankara farklı bir yer. Zaten Ankara, İstanbul Sultanhamam ve İzmir Kemeraltı’nda yetişen esnaf duayendir. İşin erbabıdır. İşini dört dörtlük yapar. Dürüst, çalışkan ve ileri görüşlüdür. Ben böyle başladım. Sekiz sene orada kaldım. O yıllarda 74 – 76 yıllarında üretim az talep üç misli. İnanamazsınız. Cebinde 5 bin lirası olan araba alıyor. Dokumacılıktan para kazanılıyordu. Ankara’da ben satmayı öğrendim. O dönemler emekliler mahalle arasında dükkan açardı. Daha aktif ne yaparız diye düşündük. Alıp sattığımız ürünlerde orlon masa ve tül dantel masa örtüleri olurdu ve bu herkese satılmazdı. 500 liralık mal alırsa 5 mal verirdik. Böylece ben tekstili öğrendim. Babam ortaklıktan ayrıldı, “dön” dedi. “Seni biz eğittik” dedi. Benim okul bitti. Artık imalat zamanı. Denizli’ye 1978 yılında döndüm. Babam ben ve kardeşim sıfırdan başladık tekrar. Benim askerlik zamanım geldi. Öncesinde evlenmiştim. Askerliğimin bittiği gün oğlum doğdu. Böylece yıllar geldi, geçti. 1982 – 1990 yılları arası tekstil farklı bir yerdeydi. Az üretim çok talep sürdü. 90’lı yıllara geldik. Artık kabuğumuza sığmıyoruz. Daha farklı şeyler yapmak istiyoruz.  Denizli Organize’den yer bakalım dedik. 1991 yılında şu an bulunduğumuz yeri aldık. “Herkesin yaptığını yapmayalım” dedik. Kadife tezgahına girdik. Ben havlu ve jakar fiyatlarını konuştum 1994 yılında… babam dedi ki “Oğlum Değirmenci amcandan öğüt aldım. İrfan oğlum sen kadife tezgahı al. Bir dokur iki çıkarırsın” dedi. Kayseri’den bir müşterimiz geldi. “Arkadaş önce parayı koyacaksın, bir ay sonraya bekleyeceksin” dedi. Babam “Ben havluculuk yaptım. Sen kadife tezgahı yapacaksın” dedi. Araştırdık. Bulduk. İki tane aldık. Kurduk. Ben ne makinayı biliyorum, ne imalatı. Ustayı aldık getirdik. 1975 model bir makina. Jakarı boşalttık. Yeniden döşedik. Öğrenme açısından bizim için bu fırsat oldu. Malı ürettik. Önce döşemecilik üzerine başladık. Laleli’de o zamanlar yatak örtüsü çok satılıyor. Bir müddet ondan yapıp sattık. Sonra seccade yapmaya başladık. O zamanlar yılda bir kez gidiliyor Hacca ve Umre’ye. 11 ay doku, bir ay sat. “Baba biz ne yapacağız bu birikti” dedim. Babam umreye gitti, satmaya başladı. Cidde’ye gitmiş. Biz 400’e mal ediyoruz, onlar 400’e satıyor. Baba “Ne oldu” dedim. Babam “olmadı” dedi. Peki “Biz ne yapacağız” dedim. Hiç unutmam. İstanbul’da Denizlili bir esnaf amcamız vardı. İsmi İbrahim Oral. Babamı arıyor. Kadife kumaşlardan bize 12 ay iş vereceğini söylüyor. Baba “Onu aldığın gün beni burada yok bil” dedim. “Baba bana bundan sonra karışmayacaksın” dedim. Cemal Gürsoy vardı tezgah satan. “Bana uğra” dedim. 4 tane havlu tezgahı aldım. Makinaları satışa çıkaracağız. İstanbul’dan bir arkadaş aradı, 27 tane kadife makinası varmış. “Ben sana iplik göndereceğim bana 12 ay fason dokur musun” dedi.  “Tamam, ben dokurum ama bunun kalite kontrolünü kim yapacak. Bana güveneceksin, iplik gönderip arkasından gelecek mi diye bakacaksın. Ben sana makinaları göndereyim sen 27 makinaya üçünü ekle 30 olsun. Sen ustanı gönder makinalara baksın” dedim. Usta geldi makinalara baktı. 90 bin Mark’a aldığımız makinaları 60 bin Mark’a üç yıl vadeli sattık. Peşin almıştık halbuki. Kurtulduğumuza dua ettik.  Ben kadife tezgahları İstanbul’a gönderdim. Benim havlu makinaları İtalya’dan Denizli’ye geldi. Böylece havluya geçtik.

OSMAN NURİ KES: Yani bildiğiniz işe geçtiniz değil mi?

CEMAL ERTUĞRUL: Şöyle bir şey de vardı. Havluda çalışan 1.5 lira alıyor. Kadifedekiler 2 liraya çalışıyor. Üç adam çalışıyor benim bir makinada. Havluda ise iki kişi çalışıyordu. Kızılcabölük, Karahisar’dan belediye başkanlarından rica ettik. Oralardaki eski tezgahlar kalkınca Denizli’ye geliyor insanlar çalışmaya. Bir hafta çalışan kaçıyor iş zor çünkü. Böylece fason havlu işi yapmaya başladık. O zamanlar Örsan, Ozan, Doksan, Tosunoğlu var. 4 makinamız vardı. 4 makina daha aldık. Sonra fason konfeksiyon işine girdik. 3.5 yıl fason çalıştık. Kimseyi mağdur etmedik. İhracata başladık. İlki yılda 20 koliydi. Fuarlara gidip kendimizi tanıtmaya başladık. Ben her yere girip kart dağıtıyordum. Amaç kendimizi tanıtmak. 1998 yılında büyük bir yakaladım. 50 çalışanım var. 2.5 milyon Marklık bir iş. Tam 17 TIR. Dört ay iş resmiyete dökülmeden çalışmaya başladım. Çok riskliydi. Geceleri uyuyamadım. 4 ay sonra iş resmiyete döküldü. Bir günde 17 TIR’ı Denizli’de çıkaran firma oldum. Bütün personel saat 17.00 oldu mu aşağı iner hepimiz koli yapardık. Sekreterinden çaycısına hepimiz kolilemeye yardım ederdik. Geldiğimiz saat belliydi, gittiğimiz saat belli değildi. Eşime dedim ki “Üç tane evladım var. Çocukların annesi de babası da sensin. İleride iyi günlerimiz olacak” dedim. Bu yıllara geldik. Üç evladım şimdi belirli noktalara geldi. Çok emek verdik.     

OSMAN NURİ KES: Başarılı ve duayen bir sanayici olmanın sırrı nedir?

CEMAL ERTUĞRUL: Üç şeye dikkat etmeliyiz. Dürüstlük, kalite ve termin. Bu üçü ihracatta önünüzü açar. Çalışanlarınızla arkadaş olmanız lazım. Biz hep beraberiz. Et ve tırnak gibiyiz. Acıda kederde birlikteyiz. Kadife makinalarını kapatırken, hepimiz ağladık. İsteyerek kapatmadık çünkü. Şartlar öyle gerektirdi çünkü.

OSMAN NURİ KES: Bu tür hikayeler, yaşanmışlıklar gençler için önemli tavsiyeler içeriyor.

CEMAL ERTUĞRUL: Şimdiki gençlerimize ben güveniyorum. Biz okumadık, ilkokulu bitirdik işe atıldık.  Gençler eğitim görüyor şimdi. Üç kez düşünüp bir kez hareket ediyor. Yatırımı ona göre yapıyor gençler. Bizim önümüzü açan olmadı. Deneme yanılma ile geldik bu günlere. Diğer firmalara gittim. Onlardan örnekler aldım.  Çok fazla büyümeye gerek yok. Büyüdükçe hantallaşırsın. Hepsini sen yapacaksın diye bir şey yok. Tamahkar, dürüst olacaksın, azimli,  çalışkan ve sözünün eri olacaksın.

OSMAN NURİ KES: Birçok kriz yaşadınız dönem içinde. Bu krizleri nasıl aştınız?

CEMAL ERTUĞRUL: Ben krizlerde hep makina aldım.  O dönemlerde daha sağlıklı düşünüyorsun. İşin heyecanından normal zamanda düşünmediğin gibi davranıyorsun. Krizlerde yatırıma yönelmek gerekiyor. Daha sağlıklı adımlar atarsın.

OSMAN NURİ KES: Borçlanma ve kredi konusunda görüşleriniz nedir?

CEMAL ERTUĞRUL: Ben 2007 yılına kadar kredi nedir bilmezdim. Alıştık. Kötü alıştık. Kredi yüzde 25’i geçmeyecek. Kredini kapatabilir durumda olmalısın.

OSMAN NURİ KES: Kendinizce şu konuda eksik kaldım dediğiniz bir şey var mı?

CEMAL ERTUĞRUL: Ben bir hata yaptım. Kayserili bir firma olayı yaşadım. İpliği almadan ödeme yaptım. Mecbur kaldık bankalara ödemeye… 500 bin Dolarımız gitti. Önden para vererek hayatta iş yapmam. Biz deli doluyuz o zamanlar. O zamanıma denk geldi. Bunun bedelini ödedim. Tekstil her zaman güzeldir. Tozu da para kendisi de para. Ekmeksiz susuz bırakmaz.

OSMAN NURİ KES: Tekrar dünyaya gelseniz yine bu işi mi yapardınız?

CEMAL ERTUĞRUL: Kesinlikle aynı işi yapardım. Bu mesleğin sonu yok. Her an kendini yeniliyorsun. Bu iş bitmez. Biz mesela ziraatla ilgili yeni bir yatırıma girdik. Toplamazsan dökülüyor. Satmazsan çürüyor. Gıda ayrı bir olay. Tekstilin her şeyi altın.

OSMAN NURİ KES: Çocukluğunuza dönsek, neler hatırlıyorsunuz?

CEMAL ERTUĞRUL: Çocukluğumu yaşadığım pek söylenemez. Ama ilkokul yıllarında okuldan eve gelince çantayı atar top oynamaya giderdim. Babadağ sokaklarında geçti ilkokul yıllarım. Sonra zaten Ankara’ya gittim işe. Küçükken bisikletim olmadı. Şimdi Allah her şeyi verdi. Şimdi torunlara alıyoruz. Biz onlar için varız.

OSMAN NURİ KES: Fuarlarda da karşılaşıyoruz sizinle. Çok cömert olduğunuzu da biliyoruz.  Herkese ikramlarınız olur.

CEMAL ERTUĞRUL: Özlüyoruz şimdi o günleri. Pandemi nedeniyle fuarlarda yok artık.  Standımıza gelen gidene ikramlarımız olur. Keşke o günlere yine dönsek. Biz her yerin neşesiyiz. Çocuklar artık işin başında. Dokuma, pazarlama ve konfeksiyon idarede çalışıyorlar…

OSMAN NURİ KES: İş yaşamınızda sizi heyecanlandıran, mutlu eden en önemli olay neydi?

CEMAL ERTUĞRUL: Biz havluya geçince burası bize dar geldi. Organizede bir yer var babama orayı alacağımı söyledim. Babam “almayalım” dedi. Ben “almamız lazım” dedim ve aldım. 13 dönüm yer. Babam gitmiş Derya Bey ve Kadir Beyi aramış. “Sakın Cemal’e burayı vermeyin” demiş. Arkamda durdular ve yeri verdiler. Allah razı olsun. Sonra babam “Oğlum iyi etmişsin” dedi.

OSMAN NURİ KES: O yıllarda Denizli Organize Sanayi Bölgesi nasıldı?

CEMAL ERTUĞRUL: 27 yıl önceydi. Organize yeni yeni oluşuyordu. Ben birçok Organize dolaştım, Denizli Organize Sanayi Bölgesi gibisini görmedim. Bizimkisi altın, pırlanta gibi. Burada girdiğin yer de çıktığın yerde belli. Ben Antep OSB’yi dolaştım, neresi birinci organize, neresi ikinci organize belli değil. Düzen, intizam yok. Giren çıkanda belli değil. Denizli Organize öyle değil. Çok organize bir OSB’miz var. Arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Avrupa’daki yatırımları görüp, ona göre yapılmış bir Organize Sanayimiz var. Yeni bir otel yapılıyor şimdi. Altına iş yerleri yapılacak. Orada herkesin bir işyeri olmalı. Fabrikaların ürünleri tanıtılmalı. Alıcı oraya buraya gitmeyecek. Organizeye gelecek otele ve işini görüp gidecek. Mükemmel bir olay bence.  

OSMAN NURİ KES: Genç iş adamı ve sanayicilere tavsiyeleriniz ne olur?

CEMAL ERTUĞRUL: Para kazanmak artık kolay değil. Üç kere düşünüp bir kere hareket etmeli. Yatırımı yaparken, önündeki 10 yılı görmesi gerekiyor. Eksiden öyle girenler çok büyük sıkıntılar çekti.

OSMAN NURİ KES: Şimdiki tecrübenizi 20’li yaşlarda edinseydiniz nasıl bir strateji izlerdiniz?

CEMAL ERTUĞRUL: Üç işletme bir arada çalışıyoruz. Üçü iki yapardım. İkiyi bir yapardım. Toplu olunca kontrol daha kolay. Bir kapıdan giren, diğer kapıdan çıkmalı. Ham girip mamul çıkmalı. İhracat yapıyorum diyorsan, bunu yapmak zorundasın. Konfeksiyonu kapatamazsın, Avrupalı müşteri geliyor ve görmek istiyor. Kendi bünyende görmek istiyor.  Hepsi bir yerde olsun istiyor. Entegre tesis olmak her zaman avantajlı.

OSMAN NURİ KES: Sizinle ilgili bir film çekilse ismi ne olurdu?

CEMAL ERTUĞRUL: Yolun başı olurdu ismi. Kendini yenilemek gerekli. Yenilemezsen o işte olamazsın. Rekabet gücün ortadan kalkar.  

OSMAN NURİ KES: 24 saatiniz nasıl geçiyor ?

CEMAL ERTUĞRUL: Pandemi öncesi ve sonrası diye ayırmak lazım. Pandemi öncesi sabah erken geliyoruz. Günlük işlerimizi yürütüyoruz. Akşam çıkışımız belli değil. Pandemi ile birlikte ise farklı. Dağda yaşıyoruz. 09.00’da kalkıyorum. İnternet üzerinden çalışma arkadaşlarımızla görüşüyorum. Akşamları ise torunlarla görüntülü konuşuyoruz. Dört torunum var. İkiz torunlarım doğacak. Bahçede uğraşıyorum. Zeytin ağacı dikiyorum. Üretmek güzel şey. Bir anımı da anlatayım burada. Hiç unutmam. Gece 24.00 sıraları uçaktayız. Arkadaşlar ayarlamış doğum günü pastası almışlar. Bir ses koptu. Herkes tüm yolcular uyandı. Doğum günümü uçakta o saatte kutladık. Değişik bir hatıra oldu benim için.

OSMAN NURİ KES: Her gittiğiniz yerde meyve çekirdekleri topluyorsunuz. Bunu anlatır mısınız bize?

CEMAL ERTUĞRUL: Gittiğim yerlerden topluyorum. O tür meyveleri acaba burada yetiştirebilir miyiz diye düşünüyorum. Yetiştirmeye çalışıyoruz. Üretmek değişik şeyler yetiştirmek merakım var.

OSMAN NURİ KES: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

CEMAL ERTUĞRUL: Özelikle genç nesle başarılar diliyorum. Yolları uzun. Çor günlerdeyiz. Zoru başarmak en güzel. Gençler zoru başarmak için varlar. Başarılı olacaklarına inanıyorum. Gençlerin her zaman arkasındayım. Bana istediklerini çekinmeden sorabilirler. Nevzat Özel Ağabeyimi buradan anmadan geçemeyeceğim. Örnek aldığım bir büyüğümdü. Onun gibisi bir daha gelmez.

CEMAL ERTUĞRUL İLE YAPILAN BU ÇOK ÖZEL RÖPORTAJIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
HABER MERKEZİ

HABER MERKEZİ

0 Yorum

Yorum yaz

fixed-whatsapp-icon