Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği ve Denizli Metropol Haber işbirliği ile “DETGİS'in '20. Yılında 20 Duayen İş insanı” programın 17 bölümünde Denizli Metropol’de konuğumuz Duayen İş İnsanı Süleyman İlgeri oldu. İlgeri, kentteki ilk tekstil sektörü girişimlerini Denizli Metropol ekranında anlattı.
ÖZEL RÖPORTAJ
Tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı programın on yedinci bölümünde duayen İşadamı Asil Nakış Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman İlgeri, iş ve özel hayatından kesitler anlattı. DETGİS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Nuri Kes’e mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İşadamı İlgeri, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı.
İlgeri, hem kentin yoğun şekilde tekstile nasıl başladığını, hem de kentteki ilk tekstil sektörü girişimlerini Denizli Metropol ekranında anlattı. İşte o bir hayli ilgi çeken çarpıcı hikayeler…
“1948 yılında Tavas Garipköy’de doğdum. İlkokulu orada okudum. Sonra hafız okuluna gittim. 1960 yılıydı. 15 gün sonra ihtilal oldu. Bizi eve gönderdiler. Bir yaz geçti. Sonra tekrar okula döndüm. 24 ayda Kuran’ı Kerim’i ezberledim. Sonra devamı geldi. Arapça dersleri aldım. İslam, Aile, Miras ve Ticaret Hukuku konularında tahsil gördüm. Tekrar eve döndüm. Sonra bu konularla ilgili öğretmen olarak çalışmaya başladım. Devlet dairesinde bir süre daha çalıştıktan sonra askere gittim. O zaman askerlik 24 aydı. Askerde Hozat’a gittim. Hozat’ı bilmiyorum. Babam mektup yazdı askerliğin Hozat’a çıktı diye yazdı. Baba sen onu yanlış anlamışsındır Yozgat’tır o dedim. Meğer Hozat diye bir yer varmış. Askere Jandarma Komando olarak gittim. Beni 59 gün sonra yazıhaneye aldılar. Disiplin Mahkemesi’nde de katip olarak görev yaptım. Askerliğimi tamamladım. Köye geri döndüm. Babam o zamanlar tütün işi yapıyor. Ona yardım etmeye başladım. 6 ay hiçbir yere müracaat etmedim. Aslında asker sonrası hakkımız varmış. 30 gün içinde başvurursak devam ediyormuşuz devlette çalışmaya. O hakkımız elden gitti. Ne yapayım diye düşünüyorum. Bu arada askerden önce evlendim. Evde eşim ve çocuğum var. Denizli’ye gelmeye karar verdim. Bir akrabamın yanında kuru temizleme işinde çalıştım. Baktım orada bir geleceğim yok. 1 sene orada çalıştıktan sonra bir akrabamla otelciliğe yöneldik. Sonra birkaç arkadaş meşrubat bayiliği yaptık. Kamyonculuk yaptım. Özcan Mahallesi’nde oturuyordum. Arkadaş grubum vardı. Onlarla sohbetler ediyoruz. Babadağlı bir ağabeyim vardı. Bana “Gel sen bu işlerle uğraşma” dedi. Rahmetli İsmail Turgut Tosunoğlu’nun kurduğu bir şirket Küçükerlerin ortağı olduğu bir şirket var. Küçükerler ortaklıktan ayrıldıktan sonra bir boşluk oluşmuş. Bize eli kalem tutan bir adam lazım dediler. Ben görüşelim dedim. İkinci ticari yoldaki dükkana gittim. İsmail Tosunoğlu ile konuştum. “Ben bu işi bilmiyorum. Bilmediğim işte size nasıl yardımcı olabilirim” dedim. “Herkes burada bir yolla bu işe başladı” dedi. “Ben burada işçi olarak çalışayım. Ben sizi, siz beni görün” dedim. O şekilde prensipte anlaştık ve bir hafta sonra tekstil işine başladım. Geçmişte tekstille ilgili hiçbir tecrübem yok. İsmail Bey “Nasıl çalışacağız ne kadar maaş vereceğiz sana” dedi. “Benim çocuklarım var. Bana 600 lira para lazım. Ondan daha ucuza çalışamam” dedim. Anlaştık. Bilmediğim bir iş.
Daha önce yaptığım işlerde belirli bir karizmam var. Öğrendiğim ilimler var. Orada koli yapacağım. Mal getirip mal götüreceğim. Hamallık yapacağım. Böyle sıkıntılara girince akşam giderken bırakacağım diyorum. Sabah işe gidiyorum. Bayramyerine geldim bir gün. Meydanda ayakkabı boyacıları var. Adamların elleri yüzleri sarılı. Ben burada çok etkilendim. Süleyman İlgeri sen bu işi beğenmiyorsun. Kaloriferli bir dükkanda çalışıyorsun. Seni 1973. Ben tekrar işin içine girdim kendimi verdim. Şirkette 10 ortak vardı. Ben 11. ortak oldum. İpliği ve boyayı öğrendim. Çarşaf yapıyoruz. Paketleyip pazarlanıyor. O dönem şartlar zor. Ben dedim bu iş böyle olmaz. Buraya bir araba alalım dedim. Telefon bile yok. Rahmetli İsmail Beyin ehliyeti yoktu. Bir akrabası olduğunu söyledi Aydın’da. Gittik Bacanak Galeri’ye. Kamyonet alacağız dedik. Baktık araçlar eski. Sağlıklı değil. Beğenmedik. Anadol bayine gittik. Yusuf Şahin adlı bir vatandaş bayi. Yeni çıkmış yeni bir Anadol Kamyonet var. Onu beğendik. Pazarlık ettik. Geçici plakayı taktık. Denizli’ye döndük. Hayat başladı. 6 yıl İsmail Bey ile beraber çalıştık. Çok güzel olaylar yaşadık. Kader birliği yaptık. Müşterileri Ankara, İstanbul, Adana, Antep ve Bursa’da dolaştırdı ve beni tanıştırdı. “Bu bizim arkadaşımız ortağımız” dedi. “Sipariş verip, ödemeleri gönül rahatlığı ile yapabilirsiniz” dedi. Bu söylediklerini yazılı hazırlamış gittiğimiz yerlerde bu zarfı da verdi. Bu benim çok hoşuma gitti, beni çok etkiledi.
Gemileri yaktık. 6 yıl boyunca çok güzel paralar kazandık. Ahmet Nazif Zorlu Bey ile emprime çarşaf işine girdi. Orlon masa yapıyoruz. Bizim masaları o İstanbul’da pazarlıyor, biz onun çarşafları Denizli’de pazarlıyoruz. Müthiş rekabet var piyasada. Herkes çizgili çarşaf yapıyor. Bu iş böyle olmayacak. Ne yapalım diye düşünüyoruz. Denizli Basma çalışmaları var o zamanlar. Emprime çarşaf yapıyoruz. 10 bin kapasite ile çalışıyor. “Kapasite olarak 50 bine kadar çıkabilirim” dedi Rahmetli Esat Sivri. Bu bize bir şey getirdi. Diğer firmalarla aynı desenleri bastırarak herkes kendi markasını koyarak, bunları satmaya başladı. Burada da rekabet başladı. Fiyat kırılınca buna bir çare bulalım istendi. DENTEKS’in oluşması hasıl oldu.
Hepimiz aynı çarşafı yapıp tek marka altında satacağız. Denizli’deki tüm çarşafçıları birleştirelim dendi. Herkes bu şirkete ortak olacak. İpliğini buradan alacak. Malı buraya satacak. Parasını da buradan alacak şartları konunca herkes gitti. Biz dört firma kaldık. Firmanın doğuşu ve kuruluşu böyle başladı. Anlaşma yapıldı. Şirket kurulma işi bana verildi. O dönem danışman firma yok. Birinci noter baş katibi ile sözleşmeyi yazdık. Anonim Şirketler Kanunu’nu ezberledim. 1977 – 78 dönemi. Bugünkü gibi bir günde kurulmuyor şirket. Ön izin alıyorsun Ticaret Bakanlığı’ndan. Şirket sermayesinin yüzde 25’ini bankaya yatırıyorsun. Müracaatı yaptım. Ecevit iktidara geldi. Uzmanlar var. Yanına giremiyorsun. Beni çağırdılar. Bana “Yazılar yanlış bunu düzeltin öyle gelin” dendi. “Şartlar ne” dedik. “Denizli’ye gidin aynı şeyleri yapın düzeltin” dendi. Tarihte önemli. Bir gün geçse olmuyor. Aynı gün tarihli olacak. Dedim ki “Hanımefendi tamamını okusanız ne düzeltilecekse ben düzeltsem” dedim. Bana akıl mı veriyorsun” dedi. Ankara Postanesi’nden yıldırım telefon yazdırdım. O zaman Yönetim Kurulu Başkanı Ali İhsan Kasapoğlu ona ulaşacağım. “Ben geliyorum, Göngör Ağabey bir yaprak ayırsın. Aynı tarihli düzeltmemiz lazım” dedim. Geldim düzeltmeyi yaptık. Döndüm Ankara’ya. Başvuruyu yaptık. Sonra dört kez gittim geldim hatalar nedeniyle. Evrakları aldım gittim kapıda bekliyoruz. İçeri giremiyorsun. Derdini anlatamıyorsun. Hasan Korkmazcan benim arkadaşımdı. Hasan Beyi buldum. O zaman Milletvekili değildi. Müsteşar yardımcısına kadar çıkardı beni. Dosyayı okudu Müsteşar Yardımcısı. Üç hatada o çıkardı. Zor oldu ama 21 günde şirketi kurduk.
6-7 kez Ankara’ya gittik geldik otobüsle. Anonim şirketi kurduk. DENTEKS faaliyete başladı. Bundan büyük bir güç doğdu. Elimiz güçlendi. Denizli’deki mallar daha çok değer kazandı. Bu kez bütün ortaklarla birlikte başladık aktif çalışmaya. 22 ortaklıydı ama dört firma altındaydı. 1983’e kadar çok hızlı şekilde gitti. Bazı sıkıntılar ve ayrılmalar başladı. Ancak DENTEKS ismini her yerde kabul ettirdi. İş tıkanmaya başlamıştı. Özal iktidara gelince ithalat ve ihracat başladı. Nasıl ihracat yaparız diye düşünürken, Sudi Arabistan’da bir müşteri var. Hulusi Bey orada bal satıyormuş. İki kişi gittiler bal götürdüler. Bal ve tekstil maddesi sattılar. Bu müşteri bize “tamam” dedi. “Ben sizden 3 TIR tekstil anlamında mal alırım ama bana 250 ton nohut bulun” dedi.
Rahmetli Tosunoğlu nohut araştırmaya başladı Acıpayam ve Çameli Ovası’nda. İlk ihracatımızı nohut satarak Sudi Arabistan’a gerçekleştirmiş olduk. Daha sonra havlu da sattık aynı müşteriye. Ankara’da Ordu Pazarları, THK ve belediye kooperatifleri var. Aram iyi onlarla mal satıyoruz. Yönetim değiştikçe bizim işler değişiyor tabi. Hep baştan başlıyoruz. Tevfik Bey adlı Adanalı bir arkadaşımız var. Bir Amerikan firması ile görüşme yapmış. Bunlarla temasa geçtik. Onlarla yola çıkıldı. Her şey güzel ama bizim tesisimiz yok. Bursa’dan tezgahlar aldık. Fabrikası kapanmış birinden. 17 kamyonla tezgah getirdim Denizli’ye. Rahmetli Raşit Güntaş ve kardeşleri ile onların oraya bir yer açtık. Çalıştırmaya başladık. Avrupa’dan tezgah getirelim dendi. İhracat yapıyoruz. Avrupa’dan bir müşterimiz gelse nereyi göstereceksin, nereyi dolaştıracaksın. Tesis yok ki. En büyük işi olanın 5 tezgahı var. O da evlerin altında. Sıkıntı tesisin olmaması. En büyük yer bizim yerimizdi. Cillov Apartmanları vardı Doktorlar Caddesi’nde. Bodrum katta 2 bin metrekarelik bir alanda kuruluyduk. Çok büyük badireler atlattık. Ben o dönem Almanya’ya gittim. Almanya’dan kullanılmış tezgahlar getirdik. 1986 yılında Denizli OSB’den DENTEKS yer aldı. Bir inşaat yapılacak. Ben Almanya’daydım. Temel atıldı. Dönünce bana inşaatın başında sen ol dediler. İnşaat bitti. Tezgahları yerleştirip çalıştırmaya başladık. Denizli OSB’de o dönem su yok. Alt yapı yok. Elektrik yok. Bu zor şartlarda çalıştık. Burada olmanın avantaj ve dezavantajları vardı. İşçiler için uzak bir yer. 14 bin metrekare alandaki inşaatı 9 ay içinde bitirdik. Tezgahlar çalışmaya başladı. Sistem oturana kadar bir süre geçti. Birçok yerde işimiz var ama kurumsal değildi. İngiltere’den çok yüklü siparişler aldık. Yetişemiyoruz. Fasoncular var. Onlara veriyorsun ama kalite sorunu yaşıyorsun bu kez. Her şeye rağmen başarılı olduk” dedi.
SÜLEYMAN İLGERİ İLE YAPILAN BU ÇOK ÖZEL RÖPORTAJIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
ÖZEL RÖPORTAJ
Tekstil duayenlerinin hayatlarının anlatıldığı programın on yedinci bölümünde duayen İşadamı Asil Nakış Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman İlgeri, iş ve özel hayatından kesitler anlattı. DETGİS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Nuri Kes’e mesleğe nasıl başladığından, bugünlere nasıl geldiğine kadar birçok konuda tecrübelerini aktaran İşadamı İlgeri, iş yaşamındaki başarısının sırlarını da Denizli Metropol ile paylaştı.
İlgeri, hem kentin yoğun şekilde tekstile nasıl başladığını, hem de kentteki ilk tekstil sektörü girişimlerini Denizli Metropol ekranında anlattı. İşte o bir hayli ilgi çeken çarpıcı hikayeler…
“1948 yılında Tavas Garipköy’de doğdum. İlkokulu orada okudum. Sonra hafız okuluna gittim. 1960 yılıydı. 15 gün sonra ihtilal oldu. Bizi eve gönderdiler. Bir yaz geçti. Sonra tekrar okula döndüm. 24 ayda Kuran’ı Kerim’i ezberledim. Sonra devamı geldi. Arapça dersleri aldım. İslam, Aile, Miras ve Ticaret Hukuku konularında tahsil gördüm. Tekrar eve döndüm. Sonra bu konularla ilgili öğretmen olarak çalışmaya başladım. Devlet dairesinde bir süre daha çalıştıktan sonra askere gittim. O zaman askerlik 24 aydı. Askerde Hozat’a gittim. Hozat’ı bilmiyorum. Babam mektup yazdı askerliğin Hozat’a çıktı diye yazdı. Baba sen onu yanlış anlamışsındır Yozgat’tır o dedim. Meğer Hozat diye bir yer varmış. Askere Jandarma Komando olarak gittim. Beni 59 gün sonra yazıhaneye aldılar. Disiplin Mahkemesi’nde de katip olarak görev yaptım. Askerliğimi tamamladım. Köye geri döndüm. Babam o zamanlar tütün işi yapıyor. Ona yardım etmeye başladım. 6 ay hiçbir yere müracaat etmedim. Aslında asker sonrası hakkımız varmış. 30 gün içinde başvurursak devam ediyormuşuz devlette çalışmaya. O hakkımız elden gitti. Ne yapayım diye düşünüyorum. Bu arada askerden önce evlendim. Evde eşim ve çocuğum var. Denizli’ye gelmeye karar verdim. Bir akrabamın yanında kuru temizleme işinde çalıştım. Baktım orada bir geleceğim yok. 1 sene orada çalıştıktan sonra bir akrabamla otelciliğe yöneldik. Sonra birkaç arkadaş meşrubat bayiliği yaptık. Kamyonculuk yaptım. Özcan Mahallesi’nde oturuyordum. Arkadaş grubum vardı. Onlarla sohbetler ediyoruz. Babadağlı bir ağabeyim vardı. Bana “Gel sen bu işlerle uğraşma” dedi. Rahmetli İsmail Turgut Tosunoğlu’nun kurduğu bir şirket Küçükerlerin ortağı olduğu bir şirket var. Küçükerler ortaklıktan ayrıldıktan sonra bir boşluk oluşmuş. Bize eli kalem tutan bir adam lazım dediler. Ben görüşelim dedim. İkinci ticari yoldaki dükkana gittim. İsmail Tosunoğlu ile konuştum. “Ben bu işi bilmiyorum. Bilmediğim işte size nasıl yardımcı olabilirim” dedim. “Herkes burada bir yolla bu işe başladı” dedi. “Ben burada işçi olarak çalışayım. Ben sizi, siz beni görün” dedim. O şekilde prensipte anlaştık ve bir hafta sonra tekstil işine başladım. Geçmişte tekstille ilgili hiçbir tecrübem yok. İsmail Bey “Nasıl çalışacağız ne kadar maaş vereceğiz sana” dedi. “Benim çocuklarım var. Bana 600 lira para lazım. Ondan daha ucuza çalışamam” dedim. Anlaştık. Bilmediğim bir iş.
Daha önce yaptığım işlerde belirli bir karizmam var. Öğrendiğim ilimler var. Orada koli yapacağım. Mal getirip mal götüreceğim. Hamallık yapacağım. Böyle sıkıntılara girince akşam giderken bırakacağım diyorum. Sabah işe gidiyorum. Bayramyerine geldim bir gün. Meydanda ayakkabı boyacıları var. Adamların elleri yüzleri sarılı. Ben burada çok etkilendim. Süleyman İlgeri sen bu işi beğenmiyorsun. Kaloriferli bir dükkanda çalışıyorsun. Seni 1973. Ben tekrar işin içine girdim kendimi verdim. Şirkette 10 ortak vardı. Ben 11. ortak oldum. İpliği ve boyayı öğrendim. Çarşaf yapıyoruz. Paketleyip pazarlanıyor. O dönem şartlar zor. Ben dedim bu iş böyle olmaz. Buraya bir araba alalım dedim. Telefon bile yok. Rahmetli İsmail Beyin ehliyeti yoktu. Bir akrabası olduğunu söyledi Aydın’da. Gittik Bacanak Galeri’ye. Kamyonet alacağız dedik. Baktık araçlar eski. Sağlıklı değil. Beğenmedik. Anadol bayine gittik. Yusuf Şahin adlı bir vatandaş bayi. Yeni çıkmış yeni bir Anadol Kamyonet var. Onu beğendik. Pazarlık ettik. Geçici plakayı taktık. Denizli’ye döndük. Hayat başladı. 6 yıl İsmail Bey ile beraber çalıştık. Çok güzel olaylar yaşadık. Kader birliği yaptık. Müşterileri Ankara, İstanbul, Adana, Antep ve Bursa’da dolaştırdı ve beni tanıştırdı. “Bu bizim arkadaşımız ortağımız” dedi. “Sipariş verip, ödemeleri gönül rahatlığı ile yapabilirsiniz” dedi. Bu söylediklerini yazılı hazırlamış gittiğimiz yerlerde bu zarfı da verdi. Bu benim çok hoşuma gitti, beni çok etkiledi.
Gemileri yaktık. 6 yıl boyunca çok güzel paralar kazandık. Ahmet Nazif Zorlu Bey ile emprime çarşaf işine girdi. Orlon masa yapıyoruz. Bizim masaları o İstanbul’da pazarlıyor, biz onun çarşafları Denizli’de pazarlıyoruz. Müthiş rekabet var piyasada. Herkes çizgili çarşaf yapıyor. Bu iş böyle olmayacak. Ne yapalım diye düşünüyoruz. Denizli Basma çalışmaları var o zamanlar. Emprime çarşaf yapıyoruz. 10 bin kapasite ile çalışıyor. “Kapasite olarak 50 bine kadar çıkabilirim” dedi Rahmetli Esat Sivri. Bu bize bir şey getirdi. Diğer firmalarla aynı desenleri bastırarak herkes kendi markasını koyarak, bunları satmaya başladı. Burada da rekabet başladı. Fiyat kırılınca buna bir çare bulalım istendi. DENTEKS’in oluşması hasıl oldu.
Hepimiz aynı çarşafı yapıp tek marka altında satacağız. Denizli’deki tüm çarşafçıları birleştirelim dendi. Herkes bu şirkete ortak olacak. İpliğini buradan alacak. Malı buraya satacak. Parasını da buradan alacak şartları konunca herkes gitti. Biz dört firma kaldık. Firmanın doğuşu ve kuruluşu böyle başladı. Anlaşma yapıldı. Şirket kurulma işi bana verildi. O dönem danışman firma yok. Birinci noter baş katibi ile sözleşmeyi yazdık. Anonim Şirketler Kanunu’nu ezberledim. 1977 – 78 dönemi. Bugünkü gibi bir günde kurulmuyor şirket. Ön izin alıyorsun Ticaret Bakanlığı’ndan. Şirket sermayesinin yüzde 25’ini bankaya yatırıyorsun. Müracaatı yaptım. Ecevit iktidara geldi. Uzmanlar var. Yanına giremiyorsun. Beni çağırdılar. Bana “Yazılar yanlış bunu düzeltin öyle gelin” dendi. “Şartlar ne” dedik. “Denizli’ye gidin aynı şeyleri yapın düzeltin” dendi. Tarihte önemli. Bir gün geçse olmuyor. Aynı gün tarihli olacak. Dedim ki “Hanımefendi tamamını okusanız ne düzeltilecekse ben düzeltsem” dedim. Bana akıl mı veriyorsun” dedi. Ankara Postanesi’nden yıldırım telefon yazdırdım. O zaman Yönetim Kurulu Başkanı Ali İhsan Kasapoğlu ona ulaşacağım. “Ben geliyorum, Göngör Ağabey bir yaprak ayırsın. Aynı tarihli düzeltmemiz lazım” dedim. Geldim düzeltmeyi yaptık. Döndüm Ankara’ya. Başvuruyu yaptık. Sonra dört kez gittim geldim hatalar nedeniyle. Evrakları aldım gittim kapıda bekliyoruz. İçeri giremiyorsun. Derdini anlatamıyorsun. Hasan Korkmazcan benim arkadaşımdı. Hasan Beyi buldum. O zaman Milletvekili değildi. Müsteşar yardımcısına kadar çıkardı beni. Dosyayı okudu Müsteşar Yardımcısı. Üç hatada o çıkardı. Zor oldu ama 21 günde şirketi kurduk.
6-7 kez Ankara’ya gittik geldik otobüsle. Anonim şirketi kurduk. DENTEKS faaliyete başladı. Bundan büyük bir güç doğdu. Elimiz güçlendi. Denizli’deki mallar daha çok değer kazandı. Bu kez bütün ortaklarla birlikte başladık aktif çalışmaya. 22 ortaklıydı ama dört firma altındaydı. 1983’e kadar çok hızlı şekilde gitti. Bazı sıkıntılar ve ayrılmalar başladı. Ancak DENTEKS ismini her yerde kabul ettirdi. İş tıkanmaya başlamıştı. Özal iktidara gelince ithalat ve ihracat başladı. Nasıl ihracat yaparız diye düşünürken, Sudi Arabistan’da bir müşteri var. Hulusi Bey orada bal satıyormuş. İki kişi gittiler bal götürdüler. Bal ve tekstil maddesi sattılar. Bu müşteri bize “tamam” dedi. “Ben sizden 3 TIR tekstil anlamında mal alırım ama bana 250 ton nohut bulun” dedi.
Rahmetli Tosunoğlu nohut araştırmaya başladı Acıpayam ve Çameli Ovası’nda. İlk ihracatımızı nohut satarak Sudi Arabistan’a gerçekleştirmiş olduk. Daha sonra havlu da sattık aynı müşteriye. Ankara’da Ordu Pazarları, THK ve belediye kooperatifleri var. Aram iyi onlarla mal satıyoruz. Yönetim değiştikçe bizim işler değişiyor tabi. Hep baştan başlıyoruz. Tevfik Bey adlı Adanalı bir arkadaşımız var. Bir Amerikan firması ile görüşme yapmış. Bunlarla temasa geçtik. Onlarla yola çıkıldı. Her şey güzel ama bizim tesisimiz yok. Bursa’dan tezgahlar aldık. Fabrikası kapanmış birinden. 17 kamyonla tezgah getirdim Denizli’ye. Rahmetli Raşit Güntaş ve kardeşleri ile onların oraya bir yer açtık. Çalıştırmaya başladık. Avrupa’dan tezgah getirelim dendi. İhracat yapıyoruz. Avrupa’dan bir müşterimiz gelse nereyi göstereceksin, nereyi dolaştıracaksın. Tesis yok ki. En büyük işi olanın 5 tezgahı var. O da evlerin altında. Sıkıntı tesisin olmaması. En büyük yer bizim yerimizdi. Cillov Apartmanları vardı Doktorlar Caddesi’nde. Bodrum katta 2 bin metrekarelik bir alanda kuruluyduk. Çok büyük badireler atlattık. Ben o dönem Almanya’ya gittim. Almanya’dan kullanılmış tezgahlar getirdik. 1986 yılında Denizli OSB’den DENTEKS yer aldı. Bir inşaat yapılacak. Ben Almanya’daydım. Temel atıldı. Dönünce bana inşaatın başında sen ol dediler. İnşaat bitti. Tezgahları yerleştirip çalıştırmaya başladık. Denizli OSB’de o dönem su yok. Alt yapı yok. Elektrik yok. Bu zor şartlarda çalıştık. Burada olmanın avantaj ve dezavantajları vardı. İşçiler için uzak bir yer. 14 bin metrekare alandaki inşaatı 9 ay içinde bitirdik. Tezgahlar çalışmaya başladı. Sistem oturana kadar bir süre geçti. Birçok yerde işimiz var ama kurumsal değildi. İngiltere’den çok yüklü siparişler aldık. Yetişemiyoruz. Fasoncular var. Onlara veriyorsun ama kalite sorunu yaşıyorsun bu kez. Her şeye rağmen başarılı olduk” dedi.
SÜLEYMAN İLGERİ İLE YAPILAN BU ÇOK ÖZEL RÖPORTAJIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ…
0 Yorum