Denizli Genç İş İnsanları Derneği Üyeleri hem kendilerini, hem de firmalarını “DEGİAD Konuşuyor” programında anlatıyor, bu çok özel söyleşileri Denizli Metropol, Denizli ve Dünyaya aktarıyor… İkinci program yayınlandı. İkinci programın konuğu Gül Çocukevi Kurucusu Gül Şahin oldu.
ÖZEL RÖPORTAJ
DEGİAD üyelerini tanıtan, anlatan program haftanın iki günü Denizli Metropol ekranında… İkinci program yayınlandı. İkinci programda program sunuculuğunu DEGİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emel Demir yaparken, ikinci programın konuğu Gül Çocukevi Kurucusu Gül Şahin oldu… Gül Şahin, programda hem kendini, hem de işini anlattı.
İŞTE O SÖYLEŞİ…
EMEL DEMİR: DEGİAD ve Denizli Metropol iş birliği ile yürüttüğümüz DEGİAD Konuşuyor programının ikincisine hoş geldiniz. Bugün Gül Çocukevi Kurucusu ve DEGİAD Üyesi Gül Şahin ile birlikteyiz. Hoş geldiniz. Uzun yıllardır eğitim sektöründe faaliyet gösteriyorsunuz. Okulunuz Denizli’nin önde gelen okullarından. Ayrıca İstanbul’da bir okulunuz var. Çok aktif çalışan başarılı bir iş kadınısınız. Bir rol modelsiniz. Hiçbir başarı kendiliğinden gelmiyor tabi ki. Bugün hem sizi hem de iş hayatınızın hikayesini dinlemek istiyoruz. Kendinizi tanıtır mısınız?
GÜL ŞAHİN: Öncelikle böyle bir fırsat verdiğiniz için DEGİAD Ailesi’ne teşekkür ediyorum. Bende DEGİAD Ailesindenim. 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi’ne girdiğim yıllarda 16 yaşında bir genç kızdım. Hayallerim vardı tabi ki. İdeallerim vardı. Zaman, hayat şartları, aile yapısı, gelecek kurma, hayatımızı garanti altına alma sorumluluğumuz vardı. 1973 doğumluyum. 1994 yılında mezun oldum ve kendi okulumu açtım, Sevgili ailemin, annemin destekleriyle. Devlet memuru bir annenin çocuğuyum. Bana annemin tanıdığı fırsatla 1994 yılından bu günlere geldik. 27. Yılımızı yaşıyoruz. Ben çok minnettarım. Güçlü bir ekibimiz, ailemiz var. Bunların hepsi birer gurur ve onur bizim için. 2020 yılında 26 yıllık hayalimizi gerçekleştirdiğimiz ve çocuklarımıza birçok fırsatlar, yenilikler sunduğumuz bir okul binası yaptık. Sağlık ve huzurla yarının geleceği olan çocuklarımıza doğru izler bırakma amacındayız. Mekanlar insanların psikolojileri üzerinde çok etkili. Elimizden gelenin en iyisini yapmayı hedefledik, bunun mücadelesini veriyoruz.
EMEL DEMİR: Mezun olduktan hemen sonra kendi işinizi kurma, okul açmak büyük bir cesaret. Bu fikir nasıl oluştu?
GÜL ŞAHİN: Biz şanslı bir nesildik. Hacettepe Üniversitesi’nde okuduğum dönemlerde hocalarımın yedi tanesi profesördü. Her biri ilerleyen yıllarda özel üniversitelerin kurulmasında emekleri oldu. Çeşitli platformlarda görev yaptılar. Bizimle çok ilgilendiler. Hayatımda olan eğitimcilere çok şey borçluyum. 3. Sınıftaydım. SSK’nın bir kreşi vardı. Ben orada staj yaptım. Dört ay sürdü. Disiplin, prensipler her çok farklıydı. Ben o stajın sonunda yüreklendim. Küçük bir sermaye ile farklı bir şeyler yapmak istedim. Biz eğitimcilerin elinde sihirli bir değnek var. doğru bakar, doğru dinlersek, çocuklar birer mucize. Çocuklar dünyaya gönderilmiş çok özel canlılar. Ben bu hayatta böyle bir misyon almalıyım. Ben 2-6 yaş çocuklarına dokunmalıyım. Bunun için ne yapabilirimi düşündüm. Çok teşekkür ediyorum Denizli Halkına. Çok minnettarım. Bana çok güvendiler, inandılar ve çocuklarını emanet ettiler. Eğitimde en önemli şey güven…
EMEL DEMİR: İstanbul’da ve Denizli’deki okullarınızda nasıl bir eğitim sistemi uyguluyorsunuz?
GÜL ŞAHİN: Öğrenmenin yaşı yok. Ekibimle birlikte biz bunu feyiz edindik. Birlikte öğrenmek ve birlikte yaşamak önemli olan. 2004 yılından sonra ben kendimi eğitim yolculuğuna adadım. Dünya üzerindeki alternatif eğitim modelleri, çocuklar üzerindeki testler ve araştırmalar ile çeşitli platformlarda araştırmalar yaptım. İstanbul’daki okulumuz 2013 yılında eğitime başladı. Avrupa modelini kendi sistemimize entegre ettik. Biz okullarımızda çok farklı bir eğitim veriyoruz.
EMEL DEMİR: Okul olarak çocukların sağlığına önem veriyorsunuz. Şimdi de pandemi süreci yaşıyoruz. Bu süreci okulda nasıl yönettiniz?
GÜL ŞAHİN: Hiçbirimizin ön göremediği zamanlar yaşıyoruz. Virüse mücadelede temizlik, maske ve mesafe doğru olan. Biz maske kısmını okullarımızda kullanmadık. Üç yaşındaki çocuk maskeyle nasıl hareket edeceğini, nasıl yaşayacağını bilmiyor. Biz mesafeyi koruduk. Ekibimiz, maske ve siperlikle çalıştı. Çocuklar okula geldiğinde ateş ölçümleri yapıldı. Kıyafetleri değiştirildi. Biz doğa konseptli bir okuluz. Bu bizim en büyük avantajımız. Kendimizi ormana, bahçeye, doğaya attık. Yeni binamızın avantajlarını yaşadık. Tavan yüksekliğimiz, boydan boya açılan pencerelerimiz var. Her sınıfta tek kişilik tuvaletlerimiz bulunuyor. Her sınıfta ayrı mutfağımız var. Bunlar yaşam standartlarımızı arttırdı. Sağlıklı beslenmelerini sağladık. 1 Haziran’dan bu yana resmi kapanış dışında hiç kapanma yaşamadık. Bunu karşılıklı ailelerimizle birlikte başardık. Bütün anne baba ve çalışanlarımızla bu süreci iyi yöneterek, en sağlıklı şekilde bu dönemi geçirdik. Çok karamsar olmamalıyız ve tedbirlerimizi almalıyız. Her vatandaşımızın bununla yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Bu bitecek yeni bir şey gelecek. Yaşam tarzımızı değiştirmemiz gerekiyor.
EMEL DEMİR: Türkiye’de okul öncesi eğitime sizce yeterli önem veriliyor mu?
GÜL ŞAHİN: Üzülerek söylemeliyim ki istenilen seviyede değil. 2008 yılından bu yana Denizli’de 11 köyde anaokulu açılmasına vesile olduk. Herkesin her konuda fikri var. Gerçek olan şu ki, erken çocukluk dönemindeki eğitim için daha çok yolumuz var. Bu konuda eğitimi istenilen seviyeye ne yazık ki getiremedik. Anneannesi bakabilir, bakıcı bakabilir tezini savunduk. İnanın Avrupa’da çocuklar 6-8 aylıkken tanıştırılıyorlar okullarla. Kendi yaşıtları ile bir arada olmayan çocuklar nasıl gelişim sağlar. Üç dört yıl okul öncesi eğitim alan çocuklar için kendini adayan sektördeki tüm arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Çocukların sorumluluğunu alıyorlar. Bu çok özel ve büyük bir sorumluluk. Eğitim, bilinçlenme, doğru ekip o kadar çok alt başlık var ki. Çocuklar mutlaka 21 – 22 aydan itibaren günün en az dört saatini yaşıtlarıyla birlikte geçirmeliler. Çatal bıçak tutamayan çocuklar var. Çocuklarımızın öncelikle kendilerine yetmeleri ve öz bakımlarını yapmaları lazım. Bu da evden anne babadan uzaklaşma ile oluyor. Hiçbir anne baba çocukları ile arkadaş olmaya çalışmasın. Paylaşmak, dinlemek başka bir şey. Çocuklarla aile arasında saygı olmalı. Kurallar olmalı. Çocukların hayır denmesini bilmeleri gerekiyor. Olay aslında sınır problemi. Çocukların sınırı yok. Onlara sınır koymamız lazım.
EMEL DEMİR: Z Kuşağı çocuklarının çok farklı bir nesil olacağı söyleniyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
GÜL ŞAHİN: Yeni gelen nesle ben game over nesil çocuğu diyorum. Başla ve bitir. Yeni nesil çocuklar kendilerine özeller. Çok özel bir nesille birlikteyiz. O yüzden kendimize yatırım yapmalıyız. Hep öğrenmeliyiz. Sorumluluğumuz ağır. Yeni nesil çocuklarının anne babalarında işi zor.
EMEL DEMİR: Eğitimle ilgili bize tavsiye edeceğiniz yayınlar var mı?
GÜL ŞAHİN: Bu dönemde doğanın farkına vardık. Doğa ve çocuk üzerine hangi kitaplar varsa lütfen ebeveynlerimiz kendileri okusunlar; sonra çocuklarına okutsunlar. Çok güzel kitaplar var artık. Eskiden çok zor ulaşıyorduk. Yaşadıkları deneyim ve sorunlarla ilgili az yazılı bol resimli kitapları temin edebilirler.
EMEL DEMİR: Programın sonuna yaklaştık. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
GÜL ŞAHİN: Çok güzel bir iş yaptığıma inanıyorum. Yeniden dünyaya gelsem, yine Gül Şahin olarak gelmek isterdim ve yaptıklarımı tekrar yapardım. İyi ki bu topraklarda yaşıyorum. İyi ki çocuklara dokunuyorum. Hayatımızdan 5 binin üzerinde çocuk geçmiş. Ne mutlu bize. Yaptığı işi iyi yapan herkese saygı duyuyorum. Eğitimin hangi kademesinde olursanız olun, işinizi önemseyin. Çocuklara sorumluluk verin. Hayatı onlarla paylaşın. Hayatı ritmine bırakın. Çok sevdiğim bir söz var. Kalbin aklın bilmediği bir dili vardır, kalp dilinizi dinleyin ve her zaman dilinizle kalbiniz arasında bir bağlantı olsun. Vicdanlı insanlar yetiştirin.
“DEGİAD KONUŞUYOR” PROGRAMINDA DEGİAD ÜYESİ GÜL ŞAHİN, HEM KENDİNİ, HEM DE İŞİNİ ANLATTI
ÖZEL RÖPORTAJ
DEGİAD üyelerini tanıtan, anlatan program haftanın iki günü Denizli Metropol ekranında… İkinci program yayınlandı. İkinci programda program sunuculuğunu DEGİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emel Demir yaparken, ikinci programın konuğu Gül Çocukevi Kurucusu Gül Şahin oldu… Gül Şahin, programda hem kendini, hem de işini anlattı.
İŞTE O SÖYLEŞİ…
EMEL DEMİR: DEGİAD ve Denizli Metropol iş birliği ile yürüttüğümüz DEGİAD Konuşuyor programının ikincisine hoş geldiniz. Bugün Gül Çocukevi Kurucusu ve DEGİAD Üyesi Gül Şahin ile birlikteyiz. Hoş geldiniz. Uzun yıllardır eğitim sektöründe faaliyet gösteriyorsunuz. Okulunuz Denizli’nin önde gelen okullarından. Ayrıca İstanbul’da bir okulunuz var. Çok aktif çalışan başarılı bir iş kadınısınız. Bir rol modelsiniz. Hiçbir başarı kendiliğinden gelmiyor tabi ki. Bugün hem sizi hem de iş hayatınızın hikayesini dinlemek istiyoruz. Kendinizi tanıtır mısınız?
GÜL ŞAHİN: Öncelikle böyle bir fırsat verdiğiniz için DEGİAD Ailesi’ne teşekkür ediyorum. Bende DEGİAD Ailesindenim. 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi’ne girdiğim yıllarda 16 yaşında bir genç kızdım. Hayallerim vardı tabi ki. İdeallerim vardı. Zaman, hayat şartları, aile yapısı, gelecek kurma, hayatımızı garanti altına alma sorumluluğumuz vardı. 1973 doğumluyum. 1994 yılında mezun oldum ve kendi okulumu açtım, Sevgili ailemin, annemin destekleriyle. Devlet memuru bir annenin çocuğuyum. Bana annemin tanıdığı fırsatla 1994 yılından bu günlere geldik. 27. Yılımızı yaşıyoruz. Ben çok minnettarım. Güçlü bir ekibimiz, ailemiz var. Bunların hepsi birer gurur ve onur bizim için. 2020 yılında 26 yıllık hayalimizi gerçekleştirdiğimiz ve çocuklarımıza birçok fırsatlar, yenilikler sunduğumuz bir okul binası yaptık. Sağlık ve huzurla yarının geleceği olan çocuklarımıza doğru izler bırakma amacındayız. Mekanlar insanların psikolojileri üzerinde çok etkili. Elimizden gelenin en iyisini yapmayı hedefledik, bunun mücadelesini veriyoruz.
EMEL DEMİR: Mezun olduktan hemen sonra kendi işinizi kurma, okul açmak büyük bir cesaret. Bu fikir nasıl oluştu?
GÜL ŞAHİN: Biz şanslı bir nesildik. Hacettepe Üniversitesi’nde okuduğum dönemlerde hocalarımın yedi tanesi profesördü. Her biri ilerleyen yıllarda özel üniversitelerin kurulmasında emekleri oldu. Çeşitli platformlarda görev yaptılar. Bizimle çok ilgilendiler. Hayatımda olan eğitimcilere çok şey borçluyum. 3. Sınıftaydım. SSK’nın bir kreşi vardı. Ben orada staj yaptım. Dört ay sürdü. Disiplin, prensipler her çok farklıydı. Ben o stajın sonunda yüreklendim. Küçük bir sermaye ile farklı bir şeyler yapmak istedim. Biz eğitimcilerin elinde sihirli bir değnek var. doğru bakar, doğru dinlersek, çocuklar birer mucize. Çocuklar dünyaya gönderilmiş çok özel canlılar. Ben bu hayatta böyle bir misyon almalıyım. Ben 2-6 yaş çocuklarına dokunmalıyım. Bunun için ne yapabilirimi düşündüm. Çok teşekkür ediyorum Denizli Halkına. Çok minnettarım. Bana çok güvendiler, inandılar ve çocuklarını emanet ettiler. Eğitimde en önemli şey güven…
EMEL DEMİR: İstanbul’da ve Denizli’deki okullarınızda nasıl bir eğitim sistemi uyguluyorsunuz?
GÜL ŞAHİN: Öğrenmenin yaşı yok. Ekibimle birlikte biz bunu feyiz edindik. Birlikte öğrenmek ve birlikte yaşamak önemli olan. 2004 yılından sonra ben kendimi eğitim yolculuğuna adadım. Dünya üzerindeki alternatif eğitim modelleri, çocuklar üzerindeki testler ve araştırmalar ile çeşitli platformlarda araştırmalar yaptım. İstanbul’daki okulumuz 2013 yılında eğitime başladı. Avrupa modelini kendi sistemimize entegre ettik. Biz okullarımızda çok farklı bir eğitim veriyoruz.
EMEL DEMİR: Okul olarak çocukların sağlığına önem veriyorsunuz. Şimdi de pandemi süreci yaşıyoruz. Bu süreci okulda nasıl yönettiniz?
GÜL ŞAHİN: Hiçbirimizin ön göremediği zamanlar yaşıyoruz. Virüse mücadelede temizlik, maske ve mesafe doğru olan. Biz maske kısmını okullarımızda kullanmadık. Üç yaşındaki çocuk maskeyle nasıl hareket edeceğini, nasıl yaşayacağını bilmiyor. Biz mesafeyi koruduk. Ekibimiz, maske ve siperlikle çalıştı. Çocuklar okula geldiğinde ateş ölçümleri yapıldı. Kıyafetleri değiştirildi. Biz doğa konseptli bir okuluz. Bu bizim en büyük avantajımız. Kendimizi ormana, bahçeye, doğaya attık. Yeni binamızın avantajlarını yaşadık. Tavan yüksekliğimiz, boydan boya açılan pencerelerimiz var. Her sınıfta tek kişilik tuvaletlerimiz bulunuyor. Her sınıfta ayrı mutfağımız var. Bunlar yaşam standartlarımızı arttırdı. Sağlıklı beslenmelerini sağladık. 1 Haziran’dan bu yana resmi kapanış dışında hiç kapanma yaşamadık. Bunu karşılıklı ailelerimizle birlikte başardık. Bütün anne baba ve çalışanlarımızla bu süreci iyi yöneterek, en sağlıklı şekilde bu dönemi geçirdik. Çok karamsar olmamalıyız ve tedbirlerimizi almalıyız. Her vatandaşımızın bununla yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Bu bitecek yeni bir şey gelecek. Yaşam tarzımızı değiştirmemiz gerekiyor.
EMEL DEMİR: Türkiye’de okul öncesi eğitime sizce yeterli önem veriliyor mu?
GÜL ŞAHİN: Üzülerek söylemeliyim ki istenilen seviyede değil. 2008 yılından bu yana Denizli’de 11 köyde anaokulu açılmasına vesile olduk. Herkesin her konuda fikri var. Gerçek olan şu ki, erken çocukluk dönemindeki eğitim için daha çok yolumuz var. Bu konuda eğitimi istenilen seviyeye ne yazık ki getiremedik. Anneannesi bakabilir, bakıcı bakabilir tezini savunduk. İnanın Avrupa’da çocuklar 6-8 aylıkken tanıştırılıyorlar okullarla. Kendi yaşıtları ile bir arada olmayan çocuklar nasıl gelişim sağlar. Üç dört yıl okul öncesi eğitim alan çocuklar için kendini adayan sektördeki tüm arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Çocukların sorumluluğunu alıyorlar. Bu çok özel ve büyük bir sorumluluk. Eğitim, bilinçlenme, doğru ekip o kadar çok alt başlık var ki. Çocuklar mutlaka 21 – 22 aydan itibaren günün en az dört saatini yaşıtlarıyla birlikte geçirmeliler. Çatal bıçak tutamayan çocuklar var. Çocuklarımızın öncelikle kendilerine yetmeleri ve öz bakımlarını yapmaları lazım. Bu da evden anne babadan uzaklaşma ile oluyor. Hiçbir anne baba çocukları ile arkadaş olmaya çalışmasın. Paylaşmak, dinlemek başka bir şey. Çocuklarla aile arasında saygı olmalı. Kurallar olmalı. Çocukların hayır denmesini bilmeleri gerekiyor. Olay aslında sınır problemi. Çocukların sınırı yok. Onlara sınır koymamız lazım.
EMEL DEMİR: Z Kuşağı çocuklarının çok farklı bir nesil olacağı söyleniyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
GÜL ŞAHİN: Yeni gelen nesle ben game over nesil çocuğu diyorum. Başla ve bitir. Yeni nesil çocuklar kendilerine özeller. Çok özel bir nesille birlikteyiz. O yüzden kendimize yatırım yapmalıyız. Hep öğrenmeliyiz. Sorumluluğumuz ağır. Yeni nesil çocuklarının anne babalarında işi zor.
EMEL DEMİR: Eğitimle ilgili bize tavsiye edeceğiniz yayınlar var mı?
GÜL ŞAHİN: Bu dönemde doğanın farkına vardık. Doğa ve çocuk üzerine hangi kitaplar varsa lütfen ebeveynlerimiz kendileri okusunlar; sonra çocuklarına okutsunlar. Çok güzel kitaplar var artık. Eskiden çok zor ulaşıyorduk. Yaşadıkları deneyim ve sorunlarla ilgili az yazılı bol resimli kitapları temin edebilirler.
EMEL DEMİR: Programın sonuna yaklaştık. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
GÜL ŞAHİN: Çok güzel bir iş yaptığıma inanıyorum. Yeniden dünyaya gelsem, yine Gül Şahin olarak gelmek isterdim ve yaptıklarımı tekrar yapardım. İyi ki bu topraklarda yaşıyorum. İyi ki çocuklara dokunuyorum. Hayatımızdan 5 binin üzerinde çocuk geçmiş. Ne mutlu bize. Yaptığı işi iyi yapan herkese saygı duyuyorum. Eğitimin hangi kademesinde olursanız olun, işinizi önemseyin. Çocuklara sorumluluk verin. Hayatı onlarla paylaşın. Hayatı ritmine bırakın. Çok sevdiğim bir söz var. Kalbin aklın bilmediği bir dili vardır, kalp dilinizi dinleyin ve her zaman dilinizle kalbiniz arasında bir bağlantı olsun. Vicdanlı insanlar yetiştirin.
“DEGİAD KONUŞUYOR” PROGRAMINDA DEGİAD ÜYESİ GÜL ŞAHİN, HEM KENDİNİ, HEM DE İŞİNİ ANLATTI
0 Yorum